Boğaziçi Üniversitesi Soma Dayanışması Paneli
Boğaziçi Üniversitesi'nin idari ve akademik personeli ile öğrencileri tarafından kurulan Boğaziçi Soma Dayanışması, “Soma: Hakikat, adalet ve mücadele” konulu, iki gün süren bir sempozyum düzenledi. Soma'da yaşamını yitiren maden işçilerinin eşleri ile, halen orada madenlerde çalışmakta olan işçilerin katıldığı sempozyum, Boğaziçi Üniversitesi'nin güney yerleşkesinde yapıldı ve çok sayıda izleyici iki gün boyunca madenlerle ilgili pek çok mesele hakkında fikir paylaşımında bulunma şansını elde etmiş oldu.
Sempozyumun ilk günü açılış konuşmasını Zeynel Gül gerçekleştirdi. Gül;bilgi üretip, adalet, hafıza ve hakikat mücadelesine katkısunmanın ötesine geçerek, olasıseçenekler üzerine kafa yorulmasıgerektiği inancında olduklarınıbelirtti. Ardından, ilk konuşmacıBoğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Buğra,çeşitli verilerle desteklediği konuşmasında 1980’den sonra başlayan ve taşeronlaşmayla beraber büyük bir ivme kazanan, toplu işsözleşmesi sayılarında ve sendikalaşma oranlarında meydana gelen düşüşten bahsetti. Dünya haftalık çalışma saatlerinde Türkiye’nin Dünya'da dördüncüsırada olduğunu ifade eden Buğra, ayrıca işcinayetlerinde yoğun çalışma saatlerinin ciddi bir etken olduğunu söyledi. Buğra, yaşanan ölümlerin maalesef ancak toplu olunca dikkat çektiğini, Türkiye’de her gün üçden fazla işcinayeti yaşandığınıifade ettikten sonra, facia sonrasıyaşananlarada değinerek, hükümetin yaşananıbir doğal afet gibi göstermek için elinden gelen yaptığınısöyledi. Buğra ayrıca, son dönemde sosyal yardımlar yoluyla, AK Parti hükümetleri tarafındanadalet mücadelesinin önünün kesilmeyeçalışıldığınıbelirtti.
Daha sonra Boğaziçi Soma Dayanışmasıüyesi Fethiye Erbil, Soma ‘Soma işcinayeti gözlem ve aktarım’ön raporunu sundu. Facia öncesi, facia anıve facia sonrasışeklinde raporun üçaşamaya ayrıldığınıbelirten Fethiye Erbil, raporda geçen birkaçcümleden aktarımda bulundu. Raporda geçen şu ifadeler gerçekten kan dondurucuydu: Maden ocaklarının durumunu anlatan madenci yakınları, ‘ölümüne üretim’anlayışının çok ağır çalışma koşullarına sebep olduğunu söyledi. Ölen maden işçisi eşi “Yemek arasıon beşdakika, yemek yerken özel bir yer yok bir köşe bulup yersin, Tuvalet mi? Tuvalet yok, her yer tuvalet zaten.Raporda ayrıca, sermaye, sarısendika, şirketten oluşan şeytan üçgeninin Soma faciasında asıl fail olduğu da belirtildi. Faciadan önce şirketin işgüvenliği önlemlerini almadığından hiçbir acil eylem planıve yaşam odasıbulunmadığından, bunlarıdenetleyen Çalışma Bakanlığımüfettişlerinin bunlarıgörmezden geldiğinden ve bu noktada Bakan'a kadar giden piramitte herkesin suçlu olduğundan bahsedildi. Türkiye Kömür İşletmelerinin(TKİ) madenlerininözel şirketlere kiralanmasının, buralarda hukuka aykırıbir şekilde dayıbaşıusulüyle taşeron sistemi uygulanmasının doğrudan hükümet politikalarının sonucu olduğu ve işçilerin ölümünde, buna normal bir kaza anlayışıyla bakan anlayışın sorumlu olduğu belirtildi.
3. oturumda konuşmacıSoma maden işçileri, Disk Dev. Maden Sen. örgütleme sorumlusu Ethem Akdoğan, Erhan Bilgin, Alpkan Birelma katıldı. Oturumda Alpkan Birelma taşeronun hukuki tanımınıve Türkiye’de gelişimini anlattı. Daha sonra Erhan Bilgin Petrol-iş’teki sendikal deneyimlerini paylaştı. Taşeronla mücadelede sendikaların geçkaldığınıbelirten Erhan Bilgin Türkiye’de taşerona karşıyapılmışüçbüyük hareketin öneminden bahsetti. İlk olarak Gaziantep’te hiçbir sendikaya sahip olmayan on beşbin taşeron işçisinin haklarıiçin işbırakıp daha sonra Teksif aracılığıyla haklarınıaldığınıanlattı. İkinci olarak Greif çuval fabrikasıişçilerinin farklıtaşeronda olmasına rağmen birlikte fabrikayıişgal edip işverenle pazarlık masasına oturduğunu söyledi. Sendika bürokrasisi ve uygulanan bazıyanlışstratejiler nedeniyle başarısızlığa uğrasada bu direnişin öneminden bahsetti. Son olarak ise Petrol-işYarımca şubesinde mücadele sonucu Petkim ve Tüpraşişçilerinin kadroya alınmasından bahsetti. Ethem Akdoğan ise Soma’da yaşadıklarıörgütlenme sürecini patronun ve sarısendikanın yaptığıahlaksızlıklarıanlattı. Akdoğan konuşmasında, Soma maden işçilerininİmbat Madencilik'te örgütlenme deneyimlerini aktardı. Maden işçilerine verilen sözlerin yerine getirilmesinin ancak işçiler kaymakamlığın önüne yürüyünce ve eylemselliklerde bulununca gerçekleştiğini söyleyerek, TBMM'de yasal düzenleme yapılırken, Işıklar maden işçisine verilmeyecek olan ikramiyenin işçiler işbırakınca yasaya eklendiğini belirtti.
Daha sonra verilen arada ise, Boğaziçi Folklor Klübüfarklıdillerde türküler söyledi.İlk günün son oturumunda ise, Çiftçi-Sen başkanıAbdullah Aysu, Tütün-Sen başkanıAli Bülent Erdem,Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü'nden Huricihan İslamoğlu, ve Soma'dan gelen bir tarım işçisi konuştular.
Cumartesi günügerçekleştirilen oturumlarda TMMOB Maden Mühendisleri OdasıBaşkanıAyhan Yüksel,facianın boyutundan ve hazırladıklarırapordan bahsetti. İşgüvenliğinin sağlanmasıile ilgili denetim yetkilerinin sermayeye değil meslek örgütlerine verilmesi gerektiğini ifade eden Yüksel, işgüvenliği uzmanlarının maaşının ve çalışma haklarının devlet tarafından sağlanarak güvence altına alınmasıgerektiğini belirtti. İşgüvenliği denetiminde birinci dereceden sorumlu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıile Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının görevlerini yerine getirmediğini belirtti.
Daha sonraki oturumda, işcinayetlerinin hukuki boyutuna değinildi. Meclisteki Soma komisyonundan gelen bir milletvekili Meclistekiçalışmalarıve hükümetin olaya bakışınıanlattıvesavcılığın, bilir kişi raporundan yüksek makamlardakileri zan altında bırakan ifadeleri çıkarttığınısöyledi. Disk Dev-Maden Sen avukatıise, davanın uzatılmaya çalışıldığından bahsetti. Hükümetin başta şirketi korurken sonra gösterilen aşırıtepkiden ve şirketin hatalarından sonra şirketi feda ettiğinden yandaşmedyadan Yahudi şirketi ve benzeri ifadelerle saldırdığıifade edildi.
Bu oturumun ardından, Soma’da kadın olmak konulu bir panel gerçekleştirildi. Ekonomiyi ve sendikayıyeniden düşünmek konulu panelde Gökkuşağıhareketinden ve müşterekler oluşumundan katılımcılar alternatif bir tabandan örgütlübir sendika ve büyüme değil küçülme daha az tüketip daha az üretilen bir modelin nasıl hayata geçirilebileceğinden bahsettiler.
Son oturumdan sonra gerçekleştirilen forumda Soma’dan gelen bir öğrenciarkadaşımız, mücadelenin ortaklaşmasıgerektiğinden bahsederek, bunun için Manisa Celal Bayar üniversitesinde oluşacak bir hareket için her türlüdesteği yapacağınıifade etti. Yine son oturumda söz alan bir İTÜöğrencisi Maden Fakültesi işgal deneyiminden bahsetti veişgal sonunda elde edilen kazanımlarıaktardı, işgal sonunda kurulan Taşeron izleme komisyonunun faaliyetlerinden bahsetti. Öğrenci arkadaşımız, İTÜ’de kurulacak olan işgüvenliği kulübünün çalışmalarınıda aktardı. Boğaziçi Soma dayanışması, İTÜmeclisi ve diğer okullardan öğrencilerin birlikte hareket etmesi gerektiği ifade edildi. Bununla ilgili ilk adım olarak Boğaziçi Soma dayanışmasıve İTÜişgüvenliğinin benzer bir paneli İTÜ’de örgütleyebileceği konuşuldu. Sempozyumun sonunda, Soma’da hayatınıkaybeden işçilerin anısına, isimlerinin yer aldığıbir sunum gösterildi.