25 Kasım kadın yürüyüşünün ardından
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nde, İstiklal Caddesi’nde bir yürüyüş düzenlendi. Yürüyüşe Devrimci İşçi Partili kadınlar, Filmmor Kadın Kooperatifi, Sosyalist Feminist Kolektif, KESK’li, DİSK’li, TMMOB’lu ve çeşitli kurumlardan yüzlerce kadın katıldı.
Galatasaray Lisesi önünden başlayan ve Taksim tramvay durağında sona eren yürüyüş boyunca “Kadın düşmanı Tayyip Erdoğan!”, “Bağır herkes duysun, erkek şiddeti son bulsun!”, “Jin jiyan azadi!” sloganları atıldı.
Taksim tramvay durağında yapılan basın açıklamasının ardından eylem sona erdi. Eylem sırasında göze çarpan noktalardan birisi, aynı saatlerde Tünelden Takim’e doğru yürüyüş yapan “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” ile ayrı eylemler örgütlenmiş olmasıydı. Benzer sloganları atan, aynı amaç için bir araya gelmiş olan ve bakış açısında ciddi bir fark olmadığı sloganlardan anlaşılan kadın topluluklarından birisi Galatasaray’da yürüyüşün başlamasını beklerken, diğeri onun yanından geçip meydana doğru yürüyüşüne devam etti.
Diğer bir nokta ise, Galatasaray’dan başlayan yürüyüşte, hiçbir kuruma ait bir logonun bile dövizlerde veya bayraklarda bulunmuyor olması ve kapitalist sistem ile erkek egemen sistem arasındaki sıkı ilişkiyi vurgulayan hiçbir sloganın, düzenleyiciler tarafından attırılmamış olmasıydı. Oysa ki, kadına yönelik şiddetin faili tek başına psikolojik sorunu olan erkekler değil, erkek egemen sistem. Ve bu sistem kadınları düşük ücretli güvencesiz işlere mahkûm eden, kreş taleplerini göz ardı eden, hukuk sistemiyle taciz ve tecavüzü basit bir suça ve kadın bedenini satılık bir metaya dönüştüren kapitalist sistem tarafından her gün yeniden üretiliyor ve destekleniyor. Dolayısıyla kapitalist sistemi karşısına almayan ve emekçi kadınları mücadelenin ön saflarına katamayan bir kadın eylemi, çözüm noktasında da yeterince etkili olamayacaktır. Atılan sloganlardaki gibi “Kadın düşmanı” olan sadece Tayyip Erdoğan değildir. Tayyip Erdoğan burjuvazinin temsilcisi olan hükümetin başbakanıdır ve işçi ve ezilenlere karşı, temsil ettiği sınıfa uygun bir tavır sergilemesi kadar doğal bir şey yoktur.
Kadına yönelik şiddete karşı mücadele gününde “Sığınma hakkı talep eden her kadına sigortalı, güvenceli iş”, “Haksız tahrik indirimine son”, “Kadınlar yaşamak için örgütlenmeye” dövizleriyle yürüyen Devrimci İşçi Partisi, kapitalist sistemin devrilmesini, kadın mücadelesinin zafere ulaşması için bir önkoşul olarak görüyor ve bunun için de diğer alanlarda olduğu gibi kadın mücadelesinde de emekçi kadınların, mücadelenin başını çekmesi gerektiğini düşünüyor. Erkek egemen kapitalist sisteme karşı yürütülecek olan mücadelede en büyük kazanımlar ancak bu perspektifle elde edilebilecektir.