Ölümünün 50. Yılında Che: Hâlâ istemedikleri kadar yaşıyorsun!

Che gönüllü çalışma

Ernesto Che Guevara'nın, CIA ajanlarının desteğiyle Bolivya devletinin askerleri tarafından yargısız infaz edilişinin 50. yılındayız. Ölümünden hemen önce CIA ajanı ne düşündüğünü sorduğunda, Che son sözünü söylemişti: "Devrimin ölümsüzlüğü!" Che'nin uğruna savaştığı ve yaşamını verdiği mücadele bayrağı, elli yıldır yeni kuşakların isyanında dalgalanıyor.

Che, zihinlere Küba devrimi ile kazındı fakat sadece Latin Amerika ile sınırlı kalmadı; devrimci yaşamı ve mirasıyla dünya sosyalist hareketinin ilham veren bir savaşçısı oldu. Che'nin otuz yıl sonra bulunan cenazesi Küba'ya götürülmek için bir kasabada bekletilirken, kasabanın duvarında "Che: istemedikleri kadar yaşıyorsun" yazıyordu. Evet, Che ölümsüzdür, elli yıldır yaşıyor ve yaşamaya devam edecek.  

Enternasyonalist bir devrimci

Arjantinli bir hekim olan Che bir motosikletle Latin Amerika'yı gezdiği dönemde her yerde sömürü sisteminin hâkim olduğunu fark etmiş ve adım adım Marksizme yaklaşmıştır. Küba'da 26 Temmuz Hareketi'ne katılmış, gerilla mücadelesi vermiştir. Küba Devrimi'nin Kübalı olmayan tek önderidir. Muzaffer devrimin ardından bir işçi devletinin üst düzey yöneticiliğini bırakıp, diğer coğrafyalara devrimi yaymak için çabalamıştır. Latin Amerika ile sınırlı kalmayıp bir yılını Afrika Kongo'da devrimci faaliyetle geçirmiştir. Che'yi başka ülkelere, hatta bambaşka bir kıtaya, Afrika'ya devrimci faaliyete sürükleyen maceraperestlik değil onun devrimci Marksist bilinci ve enternasyonalizme olan bağlılığıydı. Che, enternasyonalizmi sadece teoride değil aynı zamanda pratikte de savunan bir devrimciydi. Sosyalizmin zaferinin asla tek ülkede olamayacağının bilincindeydi.

SSCB’de bürokrasinin üretimi arttırmak için maddi özendiricilere yönelmesi ve parça başı ücret gibi yabancılaştırıcı yöntemlere başvurmasına karşı çıktı. Ekonomi Bakanlığı yaptığı Küba’da izlediği politika tam tersi oldu. Bizzat kendisi fabrikalarda, üretim tesislerinde kol emeğiyle üretime katıldı. Bunu tüm parti ve devlet yöneticileri açısından mecbur kılmaya çalıştı. Che’nin ekonomi bakanlığının ofisinden fabrikaya ve tarlaya inmesiyle, en önemli liderlerinden olduğu devrimin ona sunması muhtemel ayrıcalıklara sırtını dönüp devrimi yaymak için kıtaları gezmesi aynı devrimci bilincin ve aşkın sonucudur.

Gerilla stratejisi

Che, Leninizme bağlı bir devrimcidir. Leninizm; proletaryanın öncü partisinin kurulmasını, kitleler içinde çalışmayı ve devrim vakti işçi sınıfının silahlandırılmasını benimser. Hiçbir mücadele metodunu da kategorik olarak reddetmez. Nesnel ve öznel koşulların, somut durumda somut olarak tahlil edilmesiyle doğru mücadele taktiklerinin benimsenmesini öngörür.  Che ise Küba devrimi deneyimini genelleştirerek gerilla savaşını stratejik olarak benimsemiştir. Bu Che için ölümcül bir hata olmuştur. Kongo’da gerilla stratejisi, beklediği sonucu vermemiş, Bolivya’da ise hayatına mal olmuştur. Ne var ki Che Guevara’nın zaferleri kadar yenilgisi de ileriki kuşaklara ilham vermiştir.  

Che Guevara'nın ortaya koyduğu gerilla stratejisi Türkiye gençlik hareketi tarafından da benimsendi. 1968 gençlik hareketi artık TİP'in çizdiği parlamenter sınırlara sığamıyor ve devrimci bir arayış içine giriyordu. Deniz, Mahir, İbrahim, Sinan ve nice genç devrimci TİP reformizminden koparak devrimci bir atılım gerçekleştirdiler ve bunu Che'nin benimsediği gerilla savaşı yoluyla yapmaya çalıştılar. Maceracılıkla ya da çocukça bir hevesle değil tamamen, devrim için doğru olduğuna inandıkları için attıkları bu adım Leninist örgütlenme modelini terk etmelerine neden oldu. 1968 gençlik hareketi işçiden, köylüden kopuk değildi. Fakat 15-16 Haziran yaşanmışken, işçi sınıfı devrimci potansiyelini ortaya koymuşken, proletaryanın öncü partisini kurmak yerine öncü gerilla savaşına yönelmeleri bu bağlarını zayıflattı. Che Guevera'nın devrimci ateşi, fedakârlığı, dayanışması, ezilenlerin davasına adanmışlığı Türkiye’nin genç devrimcilerinde vücut bulmuştu. Che, bir Arjantinli olarak Küba’dan Kongo’ya oradan Bolivya’ya elde silah savaşmıştı, 1968 gençlik hareketinin öncüleri de Filistin’e gidip İsrail’e karşı çarpıştılar. Arap halkının davasını kendi davaları olarak gördüler.

Hem Ernesto Che Guevara hem de Türkiye devrimci gençlik hareketi bizim öncüllerimiz olmuştur. Che Guevara'nın devrimci enternasyonalizmi, kahramanlığı, 1968 gençlik hareketinin fedakârlığı, dayanışması, devrimci azmi bugünün devrimci gençliğinin mayasıdır. Che'nin düşünceleri hayattadır ve onun düşüncesi yeni kuşakların bilincinde kökleşmelidir. Che'nin siyasi vasiyetnamesi gibi görülebilecek son büyük açıklaması olan "Tricontinental'e Mesaj"ında belirttiği gibi: "Başka bir değişim mümkün değildir: ya sosyalist devrim ya da devrimin karikatürü!" 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Eylül 2017 tarihli 96. sayısında yayınlanmıştır.