Küba’da Trotskiy’in mirasının izinde uluslararası konferans
Küba’nın başkenti Havana’da, Mayıs ayının ilk haftasında 6-8 Mayıs tarihleri arasında, Lev Trotskiy’in mirası üzerine bir konferans gerçekleşti. Konferansın çağrısı ve örgütlenmesi, Juan Marinello Kültürel Araştırma Merkezi, Franz Hinkelammert Eleştirel Toplumsal Düşünce Kürsüsü ve Havana Üniversitesi Felsefe Bölümü tarafından yapıldı. Kübalıların yanı sıra, birçok Latin Amerika ülkesinden, Kuzey Amerika’dan, Avrupa’dan ve Asya’dan katılımcıların yer aldığı konferans, Küba bir işçi devleti olduktan sonra, devrimin altmışıncı yılında, devrimin topraklarında bu büyük devrimci önder adına yapılan ilk etkinlik olma özelliğini taşıyordu. Küba devriminin kazanımlarının ve bizzat işçi devletinin varlığının emperyalizmin saldırganlığı ve bürokrasinin yalpalamaları karşısında tehdit altında olduğu bir anda, ülkenin bağrından çıkan, tüm dünyanın devrimci Marksistlerine yapılan uluslararası konferans çağrısı, restorasyona karşı mücadele açısından da büyük önem taşıyordu.
Devrimci İşçi Partisi, Küba’dan yükselen bu çağrıya özel bir önem atfederek konferansa Fransa’daki kardeş grubu ROR’dan (Proleter Devrimci Yeniden Doğuş) bir temsilci ile birlikte katıldı. Her iki temsilcinin konferansta yaptığı konuşmaların yanı sıra açtığı stantla DİP’i ve ROR’u tanıtan İngilizce ve İspanyolca broşürleri, Venezüella’nın emperyalizme karşı savunulması, 8 Mart ve 1 Mayıs’ta mücadele çağrılarının yer aldığı uluslararası bildirileri hem uluslararası katılımcılara hem de konferansa konuşmacı ya da dinleyici olarak katılan Kübalılara ulaştırdı. Devrimci Marksizm dergisinin yılda bir kez yayınlanan İngilizce özel sayısı Revolutionary Marxism'in 2017, 2018 ve 2019 sayılarının yanı sıra, uluslararası akımızın İngilizce ve İspanyolca olarak çift dilli yayınlanan teorik yayını World Revolution/ Revolución Mundial de standımızda yer aldı.
Konferansın ikinci gününde DİP temsilcisi, “Trotskiy İstanbul’da, Nazım Hikmet Havana’da” başlıklı bir konuşma yaptı. Kübalı katılımcılara bizzat kendi dillerinde seslenebilmek için İspanyolca yapılan konuşma, uluslararası katılımcılar için de İngilizceye çevrildi. Yoldaşımız, büyük ilgi çeken konuşmasını, bir işçi devleti olarak Küba’yı emperyalizme, kapitalist restorasyona ve bürokrasiye karşı savunmanın devrimci Marksistler için bir zorunluluk olduğunun altını çizerek bitirdi ve konuşma konusu hakkında daha ayrıntılı bilgi almak isteyenleri dışarıda bulunan standımıza davet etti. Özellikle Küba’nın savunmasına dair yapılan vurgu, salonda bulunan Kübalılardan büyük alkış aldı.
ROR temsilcisinin son gün yaptığı konuşmanın başlığı ise “Sürekli Devrim, Trotskiy ve Che” şeklindeydi. Marx’tan Trotskiy’e kadar Sürekli Devrim kavramının kısa bir tarihçesini veren yoldaşımız, Küba devrimin sürekli devrimin çok iyi bir örneği olduğunu başka örneklerle kıyaslayarak anlattı. Che Guevara’nın temsil ettiği devrimci önderliğin dünya devrimi için uğraşlarından örnekler veren yoldaşımız, Che’nin Ekim Devrimi’nden yarım asır sonra dünya devriminin güncelliğini hatırlattığını, bize düşenin de Che’den yarım yüzyıl sonra dünya devrimi için mücadele etmek olduğunu vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.
Üç gün yoğun tartışmaların ardından sonlanan etkinliğin kapanış konuşmasını, etkinliğin Kübalı düzenleyicilerinden birisi gerçekleştirdi. Bir ilk olan bu etkinliğin gerçekleştiği tarihlerin rastgele seçilmediğini vurgulayan konuşmacı, başlangıç tarihinin Marx’ın doğumuna, bitiş gününün ise, Trotskiy’in kurucusu olduğu Kızıl Ordu’nun Nazi barbarlığını yenilgiye uğratmasına denk geldiğini belirtti. Bu konuşmanın ardından etkinlik, hep bir ağızdan çeşitli dillerde Enternasyonal marşının okunması ile sona erdi.
Konferansın düzenleyicileri, katılımcılara Küba devrimine ve Trotskiy’in mirasına dair konferans dışı etkinlikler de planlamıştı. Konferansın ikinci günü akşam, Lev Trotskiy’in sürgünde geçirdiği yılları konu alan tamamlanmamış bir belgeselin gösterimi, yönetmeninin katılımıyla gerçekleşti. Lev Trotskiy’in hayatının sürgünde geçen döneminde özellikle son yıllarında çevresinde yer alan birçok kişiyle 1970’lerde yapılmış röportajlardan oluşan ham malzemenin üzerine inşa edilen belgesel tüm katılımcılardan büyük bir ilgi gördü.
Konferansın bitiminden sonra ise etkinliği düzenleyen Kübalı devrimciler, katılımcıları, Küba devriminin en belirleyici muharebesinin verildiği Santa Clara şehrine götürdü. Che Guevara’nın ve Bolivya’da şehit düşen yoldaşlarının mozolesinin de bulunduğu anıtın yanı sıra, karşıdevrimciler için büyük bir yenilgi anlamına gelen “Zırhlı Tren Pususu”nun anıtı da ziyaret edildi.
Konferans, verimli tartışmaların yanı sıra Küba’nın emperyalizme ve kapitalist restorasyona karşı savunulması açısından Kübalı devrimcilerle güçlü bağların kurulmasını sağlaması bakımından önemli bir zemin oluşturdu.