Gençlik yeni anayasa istemiyor!

Tayyip Erdoğan başkanlık sistemi için bastırdıkça anayasa tartışmaları daha da alevleniyor. AKP, “Gençlik yeni anayasa istiyor” adlı yoğun bir kampanya başlatmış durumda. Oysa biz ısrarla vurguluyoruz. Emekçi halkın değil burjuvazinin yeni bir anayasaya ihtiyacı var!

Peki, gençlik anayasa tartışmalarının neresinde duruyor? Bu konuya cevabımız yine aynı: gençliğin yeni bir anayasaya ihtiyacı yok!

Anayasalar sınıflar arası güç ilişkilerinin bir özetini sunar. Sınıflar arasındaki mücadeleden bağımsız bir şekilde anayasa tartışmasına girmek ancak burjuvazinin işine yarar! Bugün burjuvazinin işçi sınıfına karşı topyekûn bir saldırısı ile karşı karşıyayız. Kıdem tazminatı hakkının gasp edilmeye çalışılması ve kiralık işçi düzenlemeleri bu saldırılarının tipik örnekleri. Sermayenin istediği yeni ve ekonomik anayasa da bu saldırıların bir devamı, hatta taçlandırılması olarak görülmeli.

Zaten mevcut anayasada yer alan hakların birçoğu fiiliyatta yasaklanmış durumda. Mesela anayasaya göre halkın izin almadan gösteri ve yürüyüş düzenleme hakkı bulunuyor. Fakat gerçek hayatta gösteri düzenlemek isteyen herkes istisnasız polis saldırısına uğruyor. Devletin doğrudan engelleyemediği durumlarda ise devreye DAİŞ bombacıları giriyor. Dolayısıyla toplantı ve gösteri hürriyeti için yeni bir anayasaya gerek yok! 12 Eylül anayasasında yer alan hakların kullanılması için bile mevcut siyasi durumun sorumlularının yenilgiye uğratılması gerekiyor. 12 Eylül anayasası bile kendisine dar gelen sermaye düzeninin temsilcisi AKP ve Erdoğan’ın iktidarı altında yapılacak herhangi bir anayasa gerici bir anayasa olacaktır!

YÖK için de bu söylediklerimiz geçerli. Yeni bir anayasa düzenlemesi ile YÖK kaldırılsa dahi üniversiteler için değişen bir şey olmayacaktır. Üniversite yönetimlerinde mezhepçi, milliyetçi ve piyasacı insanlar yer alıyor. Her üniversitede bir tane YÖK var diyebiliriz. Öyle ki üniversitelerde afiş yasakları ile siyaset yapmak yasaklanmaya çalışılıyor. Tayyip Erdoğan’ı eleştiren bildirilerinin dağıtılması yasaklanıyor. Ve bütün bunlar bizzat rektörlüklerin talimatı ile gerçekleştiriliyor. O halde bizim için öncelikli görev üniversiteleri bu sermaye sınıfının mezhepçi, milliyetçi temsilcilerinden kurtarmaktır. Parayı, satırı, copu üniversiteden dışarı atmaktır. Bu görev ise anayasa tartışmaları ile değil ancak mücadele ile gerçekleştirebiliriz.

Gençlik adım adım otoriter bir rejim inşa etme yolunda olan Tayyip Erdoğan’ın iktidarı altında yapılacak yeni anayasa tartışmalarına prim vermemelidir. Zira yurt sorunundan paralı eğitime, anadilde eğitimden bilimsel ve laik eğitime kadar gençliğin hiçbir sorunu anayasal sorunlar değildir. Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda diyebiliriz ki yeni bir anayasa tartışmasına girmeden önce mevcut sınıflar arasındaki güç ilişkilerini değiştirmek lazım. Yani Erdoğan’ıyla, AKP’siyle sermayeyi yenilgiye uğratmak gerekiyor. İçeride Kürt halkına savaş açıp Ortadoğu’da mezhep savaşını kışkırtanları yenilgiye uğratmak gerekiyor. Bütün bunları üniversitelerde mücadeleyi yükselterek ve işçi sınıfının mücadelesine omuz vererek yapabiliriz.


Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Mayıs 2016 tarihli 79. sayısında yayınlanmıştır.