Bu düzenin bize sunduğu geleceksizlik! Geleceğin için örgütlü mücadeleye!

Sorunun kökü derindeyse, sorunu kökünden söküp atmak için gün yoldaşlaşmayı artırmanın günüdür. Sadece LYS türü sınavlarla rakipleştirilen sıra arkadaşlarının değil, aynı eğitim anlayışının mağduru olan farklı tür liselerin öğrencilerinin, dershanelerin ağından kurtulamamış lise mezunlarının, staj sömürüsüyle hayatlarından bezdirilen meslek lisesi öğrencilerinin ve tabii üniversitelilerin yoldaşlaşması tek kurtuluş umududur.

Döneme yine harç zamlarıyla merhaba dedik

 

Üniversiteler bu sene yine eylemlerle açıldı. Öğrencilerin tepkisinin nedeni yine aynıydı: harç zamları. 2009 yılında yüzde beş yüzlük harç zammı hamlesi öğrencilerin karşı duruşu nedeniyle başarıya ulaşamayan AKP hükümeti, bu sefer dolambaçlı bir yöntemle harçlara zam yapmak istiyor. Bu yönteme göre, alttan ders alan öğrenciler, harçlarının yanı sıra alttan aldıkları derslerin kredileri oranında “katkı payı” yatıracaklar.

Okuldan atmayı kaldırmakla övünen hükümetin bu hamlesi sonucu okulu iki-üç sene uzayan bir öğrenci, özel üniversite fiyatlarına yakın paralar ödemek zorunda kalacak. Ayrıca, harçlarını ödeyebilmek için çalışmak zorunda olan emekçi çocukları, çalıştıklarından dolayı takip edemedikleri derslerden başarısız olacaklar, başarısız olacakları dersler oranında da daha fazla harç yatırmak zorunda kalacaklar ve sonu okulu bırakmaya kadar giden bir girdabın içine girecekler.

Tepkiler geri adım attırdı ama sorunun kaynağı olan sistem yerli yerinde

Bu kararın açıklanmasının ardından anında gelişen bir tepkinin ürünü olan birkaç öğrenci eyleminden sonra YÖK başkanı Yusuf Ziya Özcan bu kararın geri alınacağını duyurdu. Ancak Bakanlar Kurulu'nun kararını YÖK Başkanı olarak nasıl geri alacağı hakkında bir açıklama yapmadı. Öğrencilerin tepkisinin ardından uygulama şimdilik askıya alınmış gibi görünse de belirsizlik sürüyor.

Bu karar sermayedarlar adına ülkeyi yöneten AKP'nin neoliberal eğitim anlayışının basit bir yansımasıdır. 12 Eylül'le hesaplaştığı iddia edilen AKP, aslında, 12 Eylül'ün YÖK'e yüklediği işlev olan üniversite sisteminin sermayeye bağımlı kılınmasını kendinden önceki hükümetler gibi devam ettirmektedir. Bu politikanın sonucu olarak eğitim, parayla alınıp satılan, tamamen sermayenin hizmetinde bir meta olmakta, iyi üniversitelerin kapıları emekçi çocuklarına kapatılarak sadece üst sınıfların çocuklarına açılmakta, Anadolu’nun her köşesine açılan sayısız üniversite ise gençler arasında işsizliği gizlemek amacıyla kullanılmaktadır. “Memleket meselesi” meslek liseleri emekçi çocuklarının okul sıralarından itibaren sömürülmeye hazırlandığı bir sermaye kurumu gibi çalışmaktadır. Harçlara ilişkin uygulama şimdilik askıya alınmış olabilir ama bu ve benzeri uygulamaları üreten sistem yerli yerinde duruyor. Avına saldırmak için pusuya yatmış bekliyor.

Liseliler geleceklerine ipotek koyanlara dur demeli

Üniversite öğrencileri, okullarının sermayeye kul köle edilmesi için her gün yinelenen girişimlere karşı mücadele ederken, liseliler de kendilerine dayatılan geleceksizliğe karşı mücadeleye girişmelidir. Üniversiteler üzerinde yapılan mücadele en çok liselileri ilgilendirmektedir. Liseliler, iktidarın yeni uygulamalarını ve kendileri hakkında aldığı kararları kaygılı gözlerle izlemektense, geleceklerine örgütlülükleriyle el koymak durumundadırlar. Tıpkı ülkelerinin gündeminden aylardır inmeyen Şilili liseliler gibi kendi geleceklerine ipotek koyanların planlarını bozmalıdırlar.

Hükümetin şifre skandalının ortaya çıkmasından sonra ülkenin dört bir yanında sokağa çıkan binlerce liselinin haberini gazetemiz sayfalarından “Rakipler Yoldaş Olunca” başlıklı bir yazıyla duyurmuştuk. Sistemin birbirlerini rakip olarak görmesini istediği binlerce genç yan yana bu sistemin pisliklerine karşı sokaklarda haykırdı. Rakipler yoldaşlaşınca egemenler korkuya kapıldı, liselilerin eylemini sonlandırmaya yönelik operasyonlar başlatıldı. Ancak yoldaşlaşanlar sistemin korkusunu çok iyi gördüler.

Sistemi kökünden sökmek gerek

Harçlara yapılan zamlar geri alınmalıdır. Bu uğruna mücadele etmeye değecek bir taleptir. Ama unutmayalım eğitimin paralı olmasına da karşı çıkmalıyız. Harçlar kaldırılmalı, her düzeyde eğitim ücretsiz olmalıdır. Eğitimin ticarileşmesine de toptan dur demek gerek. Eğitim sisteminin orasını burasını düzelterek çözülecek sorunlar yok elimizde. Ticaret, rekabet, adaletsizlik kapitalizmin abecesidir. Aynı olgular eğitim sistemine de derin kökler salmış, adeta eğitim sisteminin iliklerine işlemiştir. Adaletsiz düzenin adaletli eğitim sistemi olur mu?

Sorunun kökü derindeyse, sorunu kökünden söküp atmak için gün yoldaşlaşmayı artırmanın günüdür. Sadece LYS türü sınavlarla rakipleştirilen sıra arkadaşlarının değil, aynı eğitim anlayışının mağduru olan farklı tür liselerin öğrencilerinin, dershanelerin ağından kurtulamamış lise mezunlarının, staj sömürüsüyle hayatlarından bezdirilen meslek lisesi öğrencilerinin ve tabii üniversitelilerin yoldaşlaşması tek kurtuluş umududur. Çünkü bu düzen hiç kimseye bir gelecek sunmamaktadır. Gelecek devrimdedir, gelecek mücadelededir. Geleceği yaratmak için öğrenciler örgütlü mücadeleye, Devrimci İşçi Partisi'ne!

* Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ekim 2011 tarihli 24. sayısında yayınlanmıştır.