“Türkiye tek yürek” kampanyasının gerçek yüzü: Emekçi halkın yüreği gözünü para bürümüş kapitalistlerle bir atmıyor!
Depremin ardından televizyonlarda “Türkiye tek yürek” sloganı ile canlı yayında bağış toplama kampanyası yapıldı. Bu programda Merkez Bankası başta olmak üzere devlet kurumlarının ve kamu bankalarının bağış yapması haklı olarak çok tartışıldı. Devletin parayı bir cebinden alıp diğer cebine koymasını bir dayanışma ve yardımlaşma seferberliğiymiş gibi göstermesi trajikomikti!
Ancak bu tartışma özel sektörün “bağış” adı altında sergilediği çirkin oyunun önüne geçti. Birbiri ardına canlı yayına bağlanan patronlar yüzbinlerce hatta zaman zaman milyonlarca lirayı bulan bağışlar yaptılar. Bağış rakamları ne kadar yüksek olursa olsun günün sonunda kazanan patronlar oldu. Çünkü bu bir dayanışma kampanyası değil reklam kampanyasıydı!
Kanıtlar ortada! Bu yayın önce bir reklam kampanyası olarak planlanmıştı. Reklamcılar Derneği “Türkiye Tek Yürek” programı için reklam tarifesini tüm üyelerine e-posta olarak gönderdi. Reklam saniye fiyatı 20 bin TL olarak belirlenmişti. Daha sonra reklam yayını ile gelir elde etme formatından çıkarılıp bağış toplanacak bir programa çevrildi. Ama onun bile yazılı olmayan bir tarifesi vardı. Yapılan bağış tutarına göre şirketlerin isminin alttan geçen bantta yazması, sadece sunucular tarafından anons edilmesi ya da telefonla programa bağlanma gibi seçenekler şirketlere sunuldu. Bu bile programın şirketler için kârlı bir reklam kampanyası olduğunu ispatlamaya yeter.
Ama hesap da ortada! Depremin ardından şirketler doğal olarak yazılı ve görsel medyada reklam faaliyetlerini durdurdu. Yaklaşık bir ay boyunca da reklam vermediler. Bu şirketlerin yıllık reklam bütçeleri 500 milyonlardan başlıyor, 1 milyar TL’yi geçebiliyor. Yani bu şirketler deprem dolayısıyla reklamlara ara verdikleri için bütçelerinden Şubat ayı için ayırdıkları milyonlarca liradan zaten tasarruf etmişlerdi. Reklama ayırdıkları paranın çok daha azını “bağış” kisvesi altında harcadılar.
Bu sözüm ona bağışın reklam değeri de ölçülebilir. Şirketlere ilk başta e-posta ile gönderilen tarifeye göre ekranda 1 dakika görünmenin reklam değeri 1,4 milyon TL. Reyting hesabına göre de aşağı yukarı benzer bir değer ortaya çıkıyor. “Türkiye Tek Yürek” programı 29.68 reyting almış, şu anda TV’de ortalama fiyatları ile hesaplandığında 1 dakikalık reklamın değeri yine 1 milyon TL’yi geçiyor. Burada da bitmiyor. Bağış verilen rakam kurumsal vergi matrahından düşüldüğü için 1 milyon TL bağış yapan bir şirket yüzde 20’den 200 bin lira da vergi avantajı elde ediyor. Şimdi bu hesapla yapılan bağışları tekrar düşünün!
Sermaye verdiği her kuruşun karşılığını fazlasıyla alırken emekçi halk karşılık beklemeden seferber oldu. Kimisi bedenen bölgeye koştu. Kimisi yardım topladı. Ayın sonunu nasıl getireceğim diye her kuruşun hesabını yapan işçi emekçi aileleri ellerinde avuçlarında ne varsa deprem bölgesine gönderdiler. Bağış kampanyasından bile kâra geçenlerin düzenidir kapitalizm! Bu düzenin kalbi yoktur, “tek yürek” olan sadece emekçi halkımız olmuştur!