İşçinin ekonomisi: Bağış yaparken bile kâr edenlerin düzeni

Bağış yaparken bile kâr edenlerin düzeni

Erdoğan’ın açıkladığı “biz bize yeteriz Türkiye” başlıklı bağış kampanyasına katılmak için büyük şirket ve holdingler sıraya girdiler. Ancak bu büyük patronların yardımseverlik gösterisi de her şeyleri gibi sahteydi. En büyük şirketler milyon liralık bağışlarla sıranın üstünde yer aldılar. Çünkü konu şirketler olduğunda bağış miktarı büyüdükçe fedakârlık ve yardımseverlik değil vergi indirimleri artıyor.

Kurumlar ve Gelir Vergisi kanununa göre Cumhurbaşkanının açtığı kampanyaya yapılan bağışlar vergi indirimine giriyor

520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Diğer İndirimler" başlıklı 10. maddesinin 1. fıkrasında “Kurumlar vergisi matrahının tespitinde; kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından sırasıyla aşağıdaki indirimler yapılır: ... hükmü belirtildikten sonra (e) bendinde de “Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdî bağışların tamamı”nın indirim konusu yapılabileceği ifade edilmektedir. Patron şirket üzerinden değil şahsi olarak bağışta bulunduğunda da değişen bir şey yok. Aynı ifade gelir vergisi kanununun 89. maddesinin 10. fıkrasında aynı kelimelerle yerini alıyor.

Reklama 1 milyar 287 milyon harcayan Koç Holding için 20 milyon ne ki?

Büyük patronlar yaptıkları bağışları vergiden düşmekle kalmıyorlar, aynı zamanda reklam bütçesinden de tasarruf ediyorlar. Bağış yapmak şirketler için aynı zamanda bir reklam vesilesi. Örneğin Koç Holding 20 milyon liralık bağışla özel sektörde en çok bağış yapan şirketlerin başında geldi. Bu rakam çok büyük görünebilir. Ama holdingin toplam reklam giderleri içinde devede kulak. Koç Holding’in 2019 yılı faaliyet raporundaki reklam giderleri tam 1 milyar 287 milyon 371 bin lira!

Billboarda reklam asacağına bağış yap

Büyük şirketler bir reklam kampanyası başlattığında bunun maliyeti 4 milyon lira ile 15 milyon lira arasında değişebiliyor. Bu şirketler yılda birçok kez bu kampanyalardan düzenliyor. 20 milyon lira bu açıdan pahalı ama etkili bir reklam kampanyası olarak da düşünülebilir. Koronavirüs salgını dolayısıyla şirketlerin reklam harcamalarında azalma olduğu biliniyor.  Özellikle reklam pazarının yüzde 9’unu oluşturan açık hava reklam kampanyaları büyük oranda kesilmiş durumda. Koç Holding sadece açık hava reklamlarından kesintiye gitmiş olsa bu yaklaşık 100 milyon liralık bir tasarruf edecektir. 100 milyon lira nerde 20 milyon lira nerde?  

Ayni yardımlar da vergiden düşüyor! Bağış yap stokları erit!

Ayrıca Kurumlar Vergisi Kanunu sadece nakdi yardımları değil ayni yardımları da vergiden düşme olanağı tanıyor. Mesela Filli Boya bu fırsatı hemen değerlendirenlerden. Milli Eğitim Bakanlığı’na 10 milyon lira değerinde boya yardımı yapmışlar. Acaba hangi renk? Okullar açıldığında MEB, öğrencilerin moralleri düzelsin diye okulları rengarenk yaptık derse elde kalan boyaların bakanlığa itelenmiş olduğunu anlarız. Vergi indirimi üstüne stok maliyetlerinden kurtulmak da cabası.

Patronlar böyle Cumhurbaşkanını nasıl sevmesin?

Kampanyanın en büyük katılımcıları ise kamu kuruluşları. Mesela Merkez Bankası 100 milyon lira ile, Ziraat Bankası 62 milyon, Vakıflar Bankası ve Halkbank da 50 milyon lira ile kampanyaya katılıyor. Devlet bir cebinden alıp öbür cebine koyarken tüm bu paraların daha sonra emekçi halktan KDV, ÖTV vb. olarak çıkarılacağını biliyoruz. Türk-İş, Hak-İş ve Memur-Sen de kesenin ağzını açanlardan. İşçinin emekçinin aidatını bağışlamak kolay. Hak savunmaya gelince ise ağızlarını bıçak açmıyor. Bu sendikaların suskunluğu patron sendikası TİSK’in bağışladığı 20 milyonu fazlasıyla çıkartmasını sağladı. Sendikalar kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin dayatmasına karşı çıkmayınca patronlar maaş yükünü işsizlik sigortası fonuna yıkma olanağına kavuştu. Herkes IBAN’a takıldı ama mesele çok daha fazlasıydı. Tüm bunlara Erdoğan’ın kampanyası vesile oldu. Patronlar böyle Cumhurbaşkanını sevmesin de ne yapsın? Her durumda kazandırıyor. Kazan kazan dedikleri bu olsa gerek… Emekçi ve yoksul halk ise yine kaşıkla aldığına bakıp kepçeyle gideni görmüyor.

***

İşçi sınıfına Korona faturası

AKP iktidarı ilk iş olarak sermayeye kalkan olsun diye 100 milyar liralık destek ve teşvik paketi açıkladı. İşçi ve emekçilere ise yine acı reçete yazıldı:

  • İşten çıkartmalarla yine fatura emekçiye kesildi, gerçek işsiz sayısı 8 milyona dayandı.
  • İşten atılmayanların kısa çalışma ödeneği ile gelirinin yüzde 40’ı kesildi. Üstelik bu rakam işçinin işsizlik ödeneği hakkından mahsup edilecek. Cumhurbaşkanının mahsup edilmemesine karar verme yetkisi var. Ama tabii ki bu yetkisini kullanmıyor.
  • İşten çıkartmak yasaklanıyor yalanı ile zorunlu ücretsiz izin yasal hale getirildi. Patronlar kıdem ve ihbar tazminatı ödemekten kurtuldu. Ücretsiz izne çıkartılan işçi işsizlik sigortası fonundan verilecek 1117 liraya talim edecek.
  • Patronlara her türlü destek ve teşvik için kesenin ağzı açıldı ama asgari ücretli yine vergiden muaf tutulmadı. Yaz aylarından itibaren vergi dilimi zulmü yine işçinin belini bükecek

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mayıs 2020 tarihli 128. sayısında yayınlanmıştır.