Kıdem tazminatı tavanı iş güvencesine ve emeklilik hakkına saldırıdır!

kıdem tavanı

TÜİK’in resmi enflasyon oranını açıklaması ve memur maaş zamlarının netleşmesinin ardından işçilerin iş güvencesi ve emeklilik hakları açısından son derece önemli olan kıdem tazminatı tavanı da yeniden belirlenerek 46.652 lira oldu. Bu rakam asgari ücretin 2,3 katına denk geliyor. Kıdem tazminatı tavanının gerilemesi, patronların işçi çıkarmada karşılaştıkları mali yükü azalttığı için iş güvencesini zedelemektedir. Ayrıca kıdem tazminatı tavanı geriledikçe işçilerin emeklilikte ellerine geçecek olan toplu para da azalmaktadır. Kıdem tazminatı tavanı ilk getirildiğinde asgari ücretin 7,5 katı olarak belirlenmişti. Eğer bu oran bugün geçerli olsa idi kıdem tazminatı tavanı 195 bin lira olacaktı.

12 Eylül askeri diktatörlüğünün işçi düşmanı uygulamalarından biri!

Kıdem tazminatının asgari ücretin 7,5 katını geçemeyeceğini düzenleyen kanun maddesi 1979’da Anayasa Mahkemesi tarafından kaldırılmış, 12 Eylül askeri diktatörlüğünün işçi düşmanı icraatlarından biri kıdem tazminatı tavanını yeniden getirmek olmuştu. Daha sonra bir yıl için ödenecek kıdem tazminatı tavanı en yüksek devlet memuruna bir hizmet yılı için ödenecek azami emekli ikramiyesi olarak belirlendi. Dolayısıyla memur maaşlarına yapılan zamla birlikte kıdem tazminatı tavanı da yeniden belirlenmektedir. Bu şekilde yıllar içinde kıdem tazminatı tavanının göreli değeri sürekli azalmış ve nihayet bu yıl başında net asgari ücretin 2,3 katına kadar gerilemiştir. Tavan uygulaması ile bugün brüt 46.652 (36.800 lira net) üzerinde ücret alan tüm işçiler için kıdem tazminatı hakkı gasbedilmektedir.

Tuzağa dikkat! Kıdem tazminatı tavanını kıdem tazminatını toptan gasbetmek için kullanacaklar!

Kıdem tazminatı tavanı uygulaması iş yerlerindeki kıdemli ve kalifiye işçileri patronların işten atma saldırıları karşısında güçsüz ve güvencesiz bırakmaktadır. Yıllarca çalışmış sadece emeğini harcamakla kalmamış, sağlığını da fabrikalarda, tersanelerde, madenlerde kaybetmiş işçilerin emeklilikte ellerine geçecek olan kıdem tazminatı miktarı da bu şekilde budanmaktadır. Kıdem tazminatı hakkının bu şekilde budanması yakın zamanda kıdem tazminatına yönelik daha büyük bir gasp saldırısının da gerekçesi yapılacaktır. Kıdem tazminatı hakkını kaldırarak fona devretme ve bir tür özel emeklilik sigortası sistemine dönüştürme planı yıllardır var. Bu plan işçi sınıfından gelen baskılarla zaman zaman rafa kaldırılıyor. İngiliz Mehmet’in Orta Vadeli Programı (OVP) ile raftan tekrar indirilmiş durumda. Bu planı hiçbir zaman biz işçilerin hakkını gasbedeceğiz diyerek sunmadılar tabii ki. Bu saldırıyı “zaten işçilerin çoğunluğu kıdem tazminatını alamıyor” ya da “işten kendi isteğiyle ayrılanlar da kıdem tazminatı alabilmeli” gibi argümanlarla gerekçelendirdiler. Şimdi yeni bir argüman geliyor. “Zaten kıdem tazminatı tavanı az, fona devredilirse işçi daha fazla gelir elde edecek” diyecekler.

Kıdem tazminatına dokundurtma! Kıdem tazminatı tavanının kaldırılması için mücadele et!

Diğer gerekçeler gibi bu da bir tuzaktır. Hepsinin ortak noktası “kıdem tazminatı”nın patron tarafından ödenmesi zorunluluğunu kaldırmaktır. İşten çıkartmalarda patron üzerindeki tek caydırıcı unsurdan kurtulmak istiyorlar. İşçi sınıfı bu tuzaklara düşmemelidir. Kıdem tazminatını bir kırmızı çizgi olarak savunmalıdır. Kıdem tazminatının değil, 12 Eylül darbesinin marifeti olan kıdem tazminatı tavanının kaldırılması için mücadele edilmelidir.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ocak 2025 tarihli 184. sayısında yayınlanmıştır.