İşsizlikte kara rekor

İşsizlikte kara rekor - yeni

İktidar ekonomide pembe tablolar çizedursun, işsizlik rekor üstüne rekor kırmaya devam ediyor. TÜİK tarafından açıklanan rakamlar işsizlikte 2008-2009 krizinin zirvesini de aştığımızı gösteriyor. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 14 ile 2009’da yaşanan yüzde 13,9’luk zirveyi de aştı ve rekor kırdı. Resmi işsiz sayısı 4,5 milyon! Sadece İŞKUR’a kayıtlı işsiz sayısı (Haziran ayı rakamı) 4 milyon 418 bin kişi. Ancak bu rakamlar çeşitli sebeplerle iş aramayan 2 milyon 300 bin (bu rakamın yarım milyonu iş aramaktan ümidini kesmiş olanlardan oluşuyor), mevsimlik çalışan 100 bin, daha fazla çalışmaya hazır olduğu halde eksik sürelerde çalıştırılan 330 bin kişiyi kapsamıyor. Bunlar da hesaba katıldığında geniş tanımlı yani gerçek işsiz sayısı 7 milyona (6 milyon 890 bin) yaklaşıyor. Bu tablo krizin faturasının giderek daha da ağırlaşan biçimde emekçi sınıflara ödetildiğinin bir göstergesidir. Bu kara rekor, ilk fırsatta işten çıkarmalara yönelen ve daha az işçiyi daha çok çalıştırarak kârlarını korumaya çalışan sermayenin ve ona arka çıkan siyasi iktidarın ortak eseridir.  

Resmi rakamlar dahi korkunç bir tablo ortaya koyuyor

Mevsim etkisinden arındırılmamış resmi rakamlara göre ülke çapında işsizlik oranı Mayıs'ta geçen yılın aynı ayına göre 3,1 puan artarak yüzde 12,8'e işsiz sayısı da 1 milyondan fazla artarak 4 milyon 157 bin kişiye yükseldi. Gençler için durum daha da vahim 15-24 yaş arası gençlerde işsizlik oranı 5,5 puan aratarak yüzde 23,3 oldu. Üstelik bu oranlar sadece genç sayısının artışıyla izah edilemeyecek durumda çünkü istihdam edilenlerin sayısı, Mayıs'ta geçen yıla göre 869 bin kişi azalarak 28 milyon 269 bin kişiye düştü.

Sadece işsizlik artmadı güvencesiz çalışma da arttı

Mayıs'ta herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı geçen yıla göre, 0,7 puan artarak yüzde 34,4 oldu. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı ise 0,4 puan artış göstererek yüzde 22,8 olarak hesaplandı.

En çok bedeli kadınlar ödüyor

Mayıs 2018'de yüzde 12,4 olan kadın işsizliği 2,5 puan artarak Mayıs 2019'da yüzde 14,9 seviyesine yükseldi. Tarım dışı kadın işsizliği ise yüzde 18,9 oldu. Çalışan kadınlar işten çıkartılıyor, iş arayan kadınlar giderek daha zor iş bulabiliyorlar. Bir yıl ve daha uzun süredir işsiz olanlar içinde kadınların sayısı yarım milyonu geçti ve oran olarak yüzde 31’e ulaştı.

Mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam

Üstelik bunların hepsi mevsim etkisiyle yani yaz sezonu sebebiyle geçici işlerde çalışanlar hesap edilerek ortaya çıkan rakamlar. Bir de mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik var. Mevsimsel etkilerle yaz aylarında nispeten düşük, özellikle Ocak Şubat aylarında çok daha yüksek oranlar görülmektedir. Örneğin geçtiğimiz Ocak ve Şubat aylarında yüzde 14,7’ye kadar gelmişti. Ancak bu rakamlar mevsim etkisinden arındırıldığında 13,8 olarak hesaplanmıştı bu rakam Mayıs için yüzde 14 olarak açıklandı. Bu açıklama işsizlikte yükselişin devam ettiğini gösteriyor ve böyle devam ederse kış aylarında yüzde 15’leri bulan hatta geçen bir işsizlik tehlikesi bizleri bekliyor.

İşsizlik rakamları sermayenin sınıf saldırısının bilançosudur

Bu kara tablonun adı siyasi iktidarın dilinde dengelenmedir. Tercümesi ise krizin faturasının işçi sınıfına ve emekçilere ödetilmesidir. Yani ekonomik dengelenme adı altında, maaşlar enflasyona yeniliyor, güvencesiz çalışma artıyor, işsizlik almış başını gidiyor. Ama patronlara teşvik, vergi affı, kredi yapılandırma son hız devam ediyor. Memleketi idare edenlerin kimi üç kimi dört maaş alıyor. Tüm ailesine bazen birden fazla iş bulunuyor ama sıra bize yani milyonlarca işçi ve emekçiye gelince “dengeleniyoruz”!

Çözümü, sorunu yaratanlar değil yaşayanlar getirecek

Söylenenin tam tersine dengesizlik ve eşitsizlik artıyor. Zengin ve yoksul arasındaki uçurum derinleşiyor. Hükümetin ve sermayenin beraberce anlattıkları başarı hikâyeleri emekçi halkın günbegün yaşadığı bir felaket senaryosundan başka bir şey değildir. Sermayenin düzeninde ve onun iktidarında iş de aş da yok! O halde çözüm sermayenin hâkimiyetine ve onun iktidarlarına son vermekten geçiyor. İşsizlik kader de doğal afet de değildir. Çözümü, işten çıkartma yapan işyerlerinin kamulaştırılmasından, ücretlerde kesinti olmaksızın çalışma saatlerinin azaltılmasından ve mevcut işlerin çalışan nüfusa bölüştürülmesinden geçmektedir. Bu çözümü gerçekleştirecek olan da yine sorunu yaşayanların yani işçi ve emekçilerin hükümeti olacaktır.