Erdoğan giderayak Merkez Bankası’nı boşalttı! Bilanço 60 milyar dolar ekside!
Erdoğan’ın istibdad rejimi ayakta kalmak için döviz rezervlerini tüketti, ülkeyi ağır bir dış borç batağına soktu. Seçimlere yaklaşırken dolar kurunu 20 TL’nin altında tutmak için Katar’a Suudi Arabistan’a Birleşik Arap Emirlikleri’ne el açan iktidar topladığı milyarlarca doları piyasaya sürerek çarçur etti. Örneğin Suudi Arabistan’dan Merkez Bankası’na mevduat olarak geldiği söylenen 5 milyar dolar günler içerisinde buhar olup uçtu. Bu süreçte Merkez Bankası brüt rezervler (borç ve takas edilmiş dövizler düşülmeden hesaplanan toplam tutar) 126 milyar dolardan 116 milyar dolara indi. Aynı süreçte net rezervler de eksi 8,5 milyar dolara kadar geriledi. Takas edilmiş ve 1 yıl içinde vadesi geldiğinde Türk lirasına çevrilecek dövizleri (SWAP) de hesaba kattığımızda bilanço eksi 59 milyar dolara çıkıyor.
Merkez Bankası kara günler için döviz ve altın tutması gerekirken batak duruma düşürüldü. Bu durumun iyileşeceğine dair de hiçbir emare yok. Tam tersine 15 Mayıs’ta ülkeyi giderek derinleşen bir borç batağı bekliyor. Dış borç stoku 450 milyar dolar. Ekonomiden sürekli döviz çıkışı var. Ocak ayında 9 milyar dolar, Şubat’ta da 8 milyar dolar cari açık verildi. 12 aylık cari açık son 10 yılın zirvesine çıkarak 55 milyar dolar oldu. Bu borç batağı ancak borçla çevrilebiliyor. İstibdad rejimi ile ülkenin risk primi 500 baz puanı geçtiği için yüzde 10 tefeci faiziyle döviz borçlanması yapılıyor. İşte Erdoğan’ın güya faiz karşıtı politikasının geldiği yer Türkiye’nin faiz zincirine vurulmasıdır.
Ve Erdoğan eğer iktidarda kalırsa kendisini iktidarda tutan tefecilere faiziyle birlikte ödemelerini yapacak, faturayı da işçi sınıfına kesecektir. Buna itiraz edenleri de her zaman yaptığı gibi terörist, hain, darbeci olarak niteleyecektir. Faiz zincirlerini kırmak için Millet İttifakı’ndan medet umamayız. Çünkü onlar da bu borcu emekçi halka ödetecek bir ekonomi politikasıyla geliyor. Kılıçdaroğlu yanına Babacan’ı alarak itiraz edenlere “enkaz devraldık” diyecek.
İşçi sınıfı ve emekçi halk için tek çıkış yolu dış borçların reddedilmesi, sermaye kontrollerine gidilmesi, serbest döviz ticaretinin yasaklanması ve dış ticarette devlet tekeli ile planlı bir ekonomiye geçiştir. Yani faturanın sermayeye ve emperyalizme kesilmesidir.