Enflasyon canavarı halkı eziyor! Sermaye ise sömürüyü arttırarak enflasyondan da fayda sağlıyor!

Enflasyon canavarı halkı eziyor! Sermaye ise sömürüyü arttırarak enflasyondan da fayda sağlıyor!

Enflasyon canavarı emekçi halkın karşısına tüm korkunçluğu ile çıkmış durumda. TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon rakamlarına kimse güvenmiyor. Eylül ayında açıkladıkları yüzde 19,58 yıllık enflasyonun çarşıda pazarda karşılığı yok. Nitekim akademisyenlerin TÜİK’ten ayrı hesapladığı ve her ay bültenle duyurduğu rakamlara göre gerçek enflasyon yıllık yüzde 44! Bu basit bir hesaplama farkı değil. Çünkü halk bir yıl önce aldığına yüzde 44 fazla ödüyor. Ama işçiye emekçiye yapılan zamlar TÜİK’in uyduruk rakamlarına göre yapılıyor. Böylece enflasyon sayesinde işçinin emekçinin cebinden sermayeye ve devlete kaynak aktarılıyor. Enflasyon bir tür emek hırsızlığının kılıfı haline geliyor.  

Patronların dolar sevinci!

Döviz kurlarındaki artış yani daha doğru bir ifadeyle Türk lirasındaki sürekli değer kaybı, iğneden ipliğe zam gelmesine ve halkın giderek yoksullaşmasına neden oluyor. Sermaye ise -özellikle ihracat yapanlar ve Türkiye’ye ucuz emek sömürmeye gelen yabancı sermaye- Türk lirasının değer kaybetmesinden avantaj sağlıyor. Çünkü yabancı para cinsinden emek maliyetlerinden tasarruf ediyorlar.  

Mesela Mercedes yöneticisi Ulrich Bastert’in bir uluslararası ticaret fuarında söylediği şu sözleri unutmuyoruz: “Türkiye’de ürettiğimiz otobüsleri yüzde 50’ye yakın yerli kaynaklardan tedarik ediyoruz. Bu açıdan baktığımızda TL’deki değer kaybından geçici olarak bir avantajımız var diyebiliriz. Bunun yanında işçilik maliyetlerimizde de geçici bir avantaj elde ettik.” Benzer bir fırsatçılık örneğini ise İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği Başkanı Mustafa Gültepe sergiliyor: “Dolar kurunun olması gereken nokta 9 lira, rekabet etmem için kur 9 lira olmalı, kur 8,75’e inerse ayakta kalma şansım yok…”

Zam yok kayıp var! İşçi emekçi için yüzde 44’ten azı kayıpları telafi etmiyor!

Asgari ücret zammına yaklaşırken, artan enflasyonla birlikte yüzdelik zam oranı anlamını yitiriyor. Çünkü patronlar işçi maliyetlerinden tasarruf ederken işçi ve emekçi yıl boyunca satın alma gücü açısından geriye düştü. Geçen yılbaşında zamla birlikte asgari ücret 376 dolar idi. Dolar kuru 7,47’den 9,5’a çıktı ve asgari ücret şimdi 294 dolara düştü. Yüzde 30 zam olsa fark ancak sıfırlanıyor. Bu meseleye sadece döviz açısından bakarsak böyle. Kimse dolarla maaş almadığına göre, mal ve hizmetlerdeki pahalılığa bakarsak da gerçek enflasyon olan yüzde 44’ten aşağı yapılan her zam oranı işçinin emekçinin kaybetmesi anlamına geliyor.

Devrimci İşçi Partisi diyor ki: Enflasyon canavarına karşı çözüm ücretlerde Eşel Mobil!

  • Gerçek enflasyonun tespiti, sendikalardan, tüketici örgütlerinden ve bilim insanlarından oluşan fiyat denetim komiteleri tarafından yapılsın!
  • Eşel mobil sistemiyle tüm ücretlere yılda ya da 6 ayda değil her ay gerçek enflasyon oranında otomatik zam!
  • Toplu sözleşmelerde her türlü ücret zammı eşel mobil ile belirlenen taban ücret üzerine eklensin!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2021 tarihli 146. sayısında yayınlanmıştır.