Ekonomi 101

Ekonomi 101-

Bilim Kurulu adını taşıyan, aslında AKP hükümetinin politikalarının üstünü güya bilimin tarafsızlık şalı ile örtmeye yarayan heyetin bir üyesi, televizyonda istisnai bir cesaretle kendisini sıkıştıran program sunucusuna son çare olarak çıkışıyor: “Ne yani 83 milyona test mi yapacağız?” Demagojinin sayısız tekniği arasında bir önermeyi abartarak gülünç hale getirmek ayrıcalıklı bir yer tutar. Ama sunucu yine de cesaretle test gerekliliğini savununca, profesör hükümet politikalarını savunma telaşından eli ayağı birbirine dolaşmış, kendi kalesine golü atıveriyor: “Teste o kadar çok kaynak mı ayıracağız?”

Mart ayının ortalarında, yani Türkiye’de virüsün ilk günlerinde, Bilim Kurulu üyelerinden bir başkası, hem de kökeninin sol olduğunu daha sonra öğrendiğimiz biri, çok sayıda test yapılmasının neden yanlış olduğunu (!) anlatmak için laboratuvarları boş yere bununla işgal etmenin doğru olmadığını ileri sürmüştü. Biz de çeşitli konuşma ve yazılarımızda hükümet politikalarının bir tıp profesörü tarafından yapılan bu yüz kızartıcı savunusunu eleştirdikten sonra “neyse ki artık vazgeçtiler” demiştik. Yanılmışız! Yukarıdaki olay Mayıs’ın ilk günlerinde oldu. Yani vazgeçmemişler. Sadece susmuşlar!

“Teste o kadar çok kaynak mı ayıracağız?” Ayıracaksınız beyefendi, ayıracaksınız! Kaynak dediniz mi sizin alanınızdan çıkıyoruz, artık tıp değil iktisat konuşuyoruz. Bizim bilimimizi konuşuyoruz. Siz her akşam halkın “zaplama hakkı”nı bile ihlal ederek profesoryanın rektörlük ya da bakanlık peşindeki diğer temsilcileriyle söz birliği içinde burjuva medyasının kanallarında resmi görüşü anlatıp “bilim” adına kafa ütülüyorsunuz. Biz de size azıcık iktisat öğretelim.

Ekonominin başlangıç yasası toplumun kaynaklarının dağılımıyla ilgilidir. Sizin muhtemelen kulak vereceğiniz tek iktisat okulu olan burjuva iktisadı, ekonomi bilimini “kıt kaynakların alternatif kullanımlar arasında dağılımı” olarak tanımlar. Biz bir de Marx’a kulak vermek zorunda bırakalım sizi: “Toplumsal emeğin belirli oranlarda dağılımı konusundaki zorunluluğun toplumsal üretimin belirli bir biçimi tarafından ortadan kaldırılamayacağı, olsa olsa ortaya çıkış tarzının değiştirilebileceği açıktır. Hiçbir doğa yasası ortadan kaldırılamaz. Farklı tarihsel durumlar içinde değişebilecek olan, yalnızca, bu yasaların kendilerini, içinde ortaya koydukları biçimdir. Toplumsal emeğin karşılıklı bağlarının bireysel emeğin  ürünlerinin özel mübadelesi [değişimi] içinde ortaya çıktığı toplum düzeninde, emeğin bu oransal dağılımının kendisini ortaya koyduğu biçim ise, bu ürünlerin mübadele [değişim] değeridir.”

Marx’ın diline alışık değilsinizdir. Sizin için tercüme edelim: “Kaynak dağılımı (yani üretici emek dağılımı) bütün çağlar için geçerlidir. Kapitalist toplumda bunun mekanizması fiyattır” diyor. Marx, sermaye de işin içine sokulduğunda, kapitalizmin kaynak dağılımını kârlılık hesapları temelinde yaptığını kanıtlar.

Şimdi siz bütün dünya ve Türkiye devasa bir kriz içindeyken, saptanabilen vak’a sayısı her hafta bir milyon artarken, ölü sayısı daha şimdiden 300 bine doğru yükselirken “kaynakları teste mi ayıracağız?” diyerek karşınızdaki cesur sunucu kadını susturmaya çalışın. Dünya ekonomisi çöküyor beyefendi haberiniz var mı? Bunun nedeni virüsün doğal özelliği değil. Bunun nedeni kapitalizmin planlamaya değil fiyat mekanizmasına ve insan ihtiyaçlarına değil sermayenin ihtiyaçlarına dayanması. Yani piyasa mekanizmasına ve kâr açlığına dayanması. Çin’deki virüs Batı’ya gelmeden kapitalistin çıkarı yığınak yapmayı, yani kaynakları virüsle mücadeleye ayırmayı engellediği için şimdi kapitalist dünyanın tamamı ve de Türkiye piyasanın değil Azrail’in yasalarına tâbi yaşıyor!

Ama siz hâlâ ısrar ediyorsunuz: Gerekli kaynaklar teste ayrılmasın. Teste ayrılmasın, sağlık çalışanlarını korumaya ayrılmasın, solunum cihazı üretimine ayrılmasın, ayrılmasın da ayrılmasın. Bir “pik” tutturmuşsunuz, “borsa indi mi çıktı mı?” oyununun yerine onu koydunuz hepiniz (çünkü borsanız çakıldı, nakavt oldu), onu konuşup halkı uyutmaya çalışıyorsunuz. Sermayenin çıkarlarını karşınıza almadıkça, devlet eliyle planlama yapıp kaynakları virüsle mücadeleye ayırmadıkça, salgını sona erdiremezsiniz. Dünya Sağlık Örgütü “test, test, test” diyor, siz “83 milyona test mi yapacağız” diye demagoji yapıyorsunuz.

Şimdi de bir “normalleşme” tutturdunuz gidiyor. Daha virüsü kontrol altına bile almadan bu ne acele. Çünkü sermayedarlar paracıkları gidiyor diye telaş içindeler. Evlerinden çıkmadan işlerini yönetecekler, milyonları sokağa, fabrikalara, tersanelere, madenlere, depolara sürecekler, virüs hepimizi yeniden kırıp geçirecek. Birinci rezaletten ders mers almadınız, şimdi ikinci felaketi hazırlıyorsunuz, Trumplarla birlikte.

Test yapın. Bizi demagojiyle susturamazsınız, gerekirse 83 milyona yapın! İhtiyaç bu. Bunu sizin biliminiz söylüyor. İhtiyaç olunca kaynak ayrılmalı. Bunu bizim bilimimiz söylüyor. Yat, özel uçak, helikopter pisti, lüks konut, cip, pahalı mücevherat, profesör cübbesi üretmeyiverin. Kaynakları Koronavirüse ayırın! Siz yapmazsanız, işçi sınıfı iktidarı alır, bankaları kamulaştırır, tek devlet bankası haline getirir, kaynakları gerçekten ihtiyaç olan yere, halkın sağlığına ayırır!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mayıs 2020 tarihli 128. sayısında yayınlanmıştır.