Ukrayna savaşı: Emperyalizmin çirkin yüzü berraklaşıyor
Ukrayna savaşı 24 Mayıs’ta üçüncü ayını doldurdu. Bu üç ay içinde askerî alanda önemli değişiklikler yaşanırken aynı zamanda savaşın gerçek politik nitelikleri de berrak biçimde ortaya çıkmaya başladı.
Savaş ilk başladığında, emperyalizm bütün dünyayı bu savaşı Putin’in komşularını işgal ederek hâkimiyetine alma hırsının bir sonucu olduğuna inandırmak için elinden geleni yaptı. Rusya bir saldırgan güç olarak Ukrayna’yı işgal etmek ve ezmek istiyordu. Öyleyse, masum Ukrayna’nın savunulması, Rusya’nın şeytanlaştırılması, ekonomik yaptırımların yanı sıra sosyal ve kültürel alanlardan (sanat, müzik, spor, eğitim vb.) dışlanarak bir “parya ülke” haline getirilmesi gerekiyordu.
Savaşın ikinci evresi
Şimdilerde durum çok değişmiş, tam da DİP’in işin başından itibaren izah ettiği gerçekler doğrulanmış, emperyalizmin çirkin yüzü açık biçimde ortaya çıkmıştır. Bu ikinci evre askerî alanda yaşanan gelişmelerin politik ve ideolojik alanda yol açtığı değişimin ürünüdür.
Askerî alandaki ana gelişme, Rusya’nın Ukrayna başkenti Kiev’i ele geçirme konusundaki başarısızlığı sonucunda ülkenin kuzey ve batı bölgelerinden geri çekilmesi ve doğu ve güney üzerinde yoğunlaşmasıdır. Bilindiği gibi ülkenin doğusundaki Donbas (Don Nehri havzası) bölgesinde, 2014 Maydan kalkışmasından sonra Ukrayna’nın Rusça konuşan nüfusu üzerinde kurulan ağır baskı dolayısıyla bu azınlığın kurmuş olduğu Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri vardır. Bunlar on binin üzerinde ölü pahasına Ukrayna’nın liberal-Nazi kırması yeni iktidar bileşimine karşı kendi kaderlerini tayin haklarını öne sürerek bağımsızlık uğrunda büyük yol kat etmişlerdir. İşte Rusya şimdi askerî ağırlığı bu bölgeyi fethetmeye vermektedir.
Rusya’nın Kiev ve başka hedeflerden ziyade zaten güçlü olduğu doğu ve güney üzerinde durmaya başlaması politik ve ideolojik boyutlar bakımından da dengeleri etkilemiştir. Rusya’nın askerî alandaki ricatı, bu alanlarda da değişikliklere yol açmıştır.
DİP’in iddiaları doğrulanıyor
Son gelişmeler DİP’in savaşın en başından itibaren akıntıya karşı iddia ettiği görüşleri berrak biçimde doğruluyor. Batı bu aşamada amacının, Ukrayna’nın özgürlüğü falan değil, Rusya’yı zayıflatmak ve dizlerinin üzerine çöktürmek olduğunu ortaya koymuştur. NATO, savaşın devamını arzuladığını sözcülerinin ağzından çıkan itiraflarla belli etmiştir: 6-7 Nisan NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı sonrası NATO genel sekreterinin “savaş uzun sürecek” açıklaması, 20 Nisan’da Mevlût Çavuşoğlu’nun “Bazı NATO ülkeleri Rusya’yı zayıflatmak amacıyla savaşın uzamasını istiyor” ifşaatı, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in 25 Nisan Kiev ziyaretinde Rusya ordusunun gücünü yitirmesinin amaçlandığını açıklaması, Ukrayna’ya sağlanan silahların değerinin her geçen gün artması (ABD Kongre’sinin benimsediği son paket 40 milyar doları aşkındır). Nihayet, geçen hafta ABD’nin NATO nezdindeki büyükelçisi, “ABD Rusya’nın stratejik bir yenilgiye uğramasını bekliyor” itirafını yapmıştır. Savaş kışkırtıcıları açıkça emperyalistlerdir! Ukraynalıların ölümünden ve sefaletinden sorumlu olan onlardır!
Bu tutum değişikliğinin sonucu, Antalya ve İstanbul toplantılarında anlaşmaya çok yaklaşan Rusya ile Ukrayna’nın arasının yeniden açılması, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’nin ülkesinin “tarafsızlığı” ve NATO üyesi olmama taahhüdünü kabul etme noktasından bugün tam zafer havasına girerek barışa sırt çevirmesi olmuştur.
Çatlaklar
Bu açılma saçılma, aynı zamanda emperyalist kampta çatlakların ortaya çıkmasına yol açmıştır. ABD’nin ünlü eski dışişleri bakanı Henry Kissinger, kapitalist meşveret meclisi Davos’ta NATO ülkelerinin Zelenski’ye baskı yaparak barış imzalatmasını tavsiye etmiştir. ABD’nin en önemli gazetesi New York Times, yayın kurulunun bir yazısıyla yeni politikanın karşısına çıkmıştır. ABD Kongresi’nde bir yandan Trumpçılar, bir yandan da Biden’ın partisinden bazı unsurlar homurdanmaya başlamıştır.
Avrupa kendi içinde bölünmeye başlamıştır. Eskiden Sovyet etki alanı olan Doğu Avrupa’nın birçok ülkesi keskin Rusya düşmanlığı sergilerken Batı Avrupa’nın büyük ülkeleri (Almanya, Fransa, İtalya) ABD tutumundan uzaklaşmaktadır. İtalya Başbakanı Mario Draghi, geçtiğimiz haftalarda bir barış girişimi başlatmıştır. Fransa ve Almanya, Ukrayna tahılı üzerindeki ablukanın kaldırılması için Putin’le müzakereye girişmiştir.
NATO’yu yenilgiye uğratmalıyız, gönüllü savunucularını teşhir etmeliyiz!
Her şey gösteriyor ki, NATO salt Rusya’yı dizleri üzerine çöktürmek, sömürgeleştirmek, hatta fırsat bulursa parçalamak amacıyla bir nükleer dünya savaşı çıkarma riskini bile göze almaktadır. Öyleyse her ülkenin işçi sınıfının görevi, NATO’yu yenilgiye uğratmak olmalıdır. Bugün çocuklarımızın hayatını korumanın yolu NATO’dan çıkmaktan ve NATO’yu yıkmaktan geçiyor.
Tabii kendine “sosyalist” adını verip Ukrayna savaşını konuşurken NATO’nun adını ağzına almayanları da insan içine çıkamaz hale getirmeliyiz.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2022 tarihli 153. sayısında yayınlanmıştır.