Sırbistan’da emperyalist talana karşı mücadele

Sırbistan’da emperyalist talana karşı mücadele

Geçtiğimiz Ağustos ayından beri başta başkent Belgrad olmak üzere Sırbistan’ın genelinde lityum madenlerinin bir uluslararası tekel olan İngiltere-Avustralya sermayeli Rio Tinto şirketi tarafından işletilmesine karşı dev gösteriler düzenlendi. Eylemlerde yollar, tren istasyonları ve köprüler kapatılıp trafik akışları engellendi. Yüzlerce gösterici gözaltına alındı ve üç kişi “kamu düzeni ve huzurunu bozdukları” gerekçesiyle hapis cezasına çarptırıldı. Sırbistan’ın batısındaki Yadar Vadisi, büyük lityum yataklarına sahip. 2022 seçimlerinden önce ülkede yine benzer gösteriler meydana gelmiş ve Cumhurbaşkanı Aleksander Vuçiç halktan gelen tepkilerin sonucunda geri adım atıp yargı üzerindeki otoritesini kullanarak Rio Tinto’nun Yadar’daki madenleri işletme ruhsatını iptal ettirmişti. Görünen o ki uluslararası tekellerin Sırbistan’daki lityum rezervlerine tekrar göz dikmesiyle birlikte mücadelenin fitili bir kez daha ateşleniyor.

Zengin lityum madenlerinden pay kapmaya çalışan tek tekel elbette Rio Tinto değil. Aynı zamanda elektrikli araç üretiminde dünya pazarında Çin ve ABD’den geri kalan AB’nin emperyalist tekelleri de talan yarışının içinde. Lityum anlaşması 2022 seçimlerinden sonra hasır altı edilmişti. Ancak geçtiğimiz Temmuz ayında Anayasa Mahkemesi lityum anlaşması için 2022’de verilen durdurma kararını iptal etti ve bunun üzerine lityum madenlerinin işletilmesi tekrar gündeme geldi. Tesadüf bu ki Anayasa Mahkemesi’nin bu kararından yaklaşık bir hafta sonra AB’nin emperyalistleri; Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Mercedes Benz’in CEO’su Ola Källenius, AB Komisyon Başkanı Maroš Šefčovičve, Stellantis tekelinin (Fransız, Hollanda ve İtalyan tekellerinin birleşmesiyle kurulan bir şirket) CEO’su Carlos Tavares, Belgrad’a bir ziyarette bulundular. Bu ziyaretin ardından Mercedes-Benz ve Stellantis tekelleri Rio Tinto ile madenlerin işletilmesi konusunda görüşmelere başlayıp Yadar Vadisi’nin talan edilmesinde mutabakata vardılar. Çevrecilik, ekoloji konusunda dünyaya pek dersler veren Avrupalı emperyalistler, iş kendi çıkarlarına gelince doğasına sahip çıkan Sırpları “dış mihrak” ilan etmeye girişti bile!

Maden projesinin işletilmesine en başta yerli Yadar halkı karşı çıkıyor. Büyük bölümü ağaçlarla kaplı olan Yadar Vadisi, bölge halkının yerinden yurdundan edilmesinin de ötesinde topyekûn bir doğa katliamı ile karşı karşıya. Bir avuç emperyalist şirketin kâr hırsı pahasına hiçbir merkezi planlama yapılmadan, kamu sağlığını ve ortak yaşamı hiçe sayan bir doğa katliamı; toprak ve su kirliliği, yeşil alanların ve tarım arazilerinin yok edilmesi gibi birçok kalıcı riski beraberinde getiriyor. Fakat ülke çapındaki eylemler gösteriyor ki Sırbistan halkı kendilerine ait olan doğal kaynakların uluslararası tekellere peşkeş çekilip talan edilmesine izin vermeyecek!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2024 tarihli 181. sayısında yayınlanmıştır.