Mısır’da sınıf mücadelesi yükseliyor
Eylül ayının ikinci yarısında Mısır ardı ardına gelen grevlerle sarsıldı. Özellikle kamu sektörü işçileri ve kamu emekçileri arasından yüz binlerce çalışan, kendi sektörlerine özgü taleplerle greve gittiler, sokağa çıktılar. Bütün bu mücadeleleri birbirine bağlayan ortak talep ise asgari ücretin % 200 oranında arttırılması idi. Bu grev dalgası, siyasal alanda tıkanıklıklar yaşayan Mısır devrimine ihtiyacı olan zinde gücü sağlayabilir.
Mısır yeni ders yılına öğretmen greviyle başladı. 17 Eylül Cumartesi okulların açıldığı gün, aynı zamanda 1,5 milyon dolayındaki öğretmenin Bağımsız Öğretmenler Sendikası’nca greve çağrıldığı gündü. Grev adım adım yayıldı, geçen hafta ortasında katılımın % 50’yi aştığı iddia edildi. Bağımsız Öğretmenler Sendikası’nın talepleri arasında sözleşmeli öğretmenlere kadro verilmesi, 600 bin öğretmenin gecikmiş terfilerinin yapılması, ortalama öğretmen ücretinin 500 Mısır lirasından (83 dolar) 3000 Mısır lirasına (500 dolar) çıkarılması gibi taleplerin yanı sıra Eğitim Bakanı’nın görevden alınması da var. Öğretmenler aynı zamanda Başbakanlık önünde gösteriler de düzenlediler. 24 Eylül Cumartesi günü yetkililerin verdiği bazı vaadler karşılığında, grev geçici olarak askıya alındı. Sendika, vaadler yerine getirilmediği takdirde grevin yeniden başlayacağını ifade ediyor.
Otobüs şoförleri ve doktorlar
Kahire’de belediyenin otobüs şirketinin çalışanları (şoförler, bilet görevlileri, teknisyenler vb.) öğretmenlerle aynı gün, yani 17 Eylül’de greve gittiler. Bu grevin başında da Bağımsız Ulaştırma İşçileri Sendikası var. Yaklaşık 45 bin işçinin çalıştığı sektör için talepler arasında 100 maaşlık bir kıdem tazminatı, üniforma, otobüslerin yenilenmesi gibi talepler dikkat çekiyor. Şoförler ve diğerleri, öğretmenlerin başbakanlık önünde yaptıkları bazı gösterilere de katıldılar.
Sayıları 100 bine ulaşan doktorlar ise bu iki kategoriden daha da önce, 10 Eylül’de greve başlamıştı. Onların talepleri arasında ücret artışlarının dışında, doktorların can güvenliğinin sağlanması ve sağlık harcamalarının bütçe içindeki payının % 3’ten % 15’e çıkarılması dikkat çekiyor. Doktorlar grevi, Süveyş, İsmailiye, Garbiye gibi kentlerde % 100’e yakın, İskenderiye’de % 70 oranında katılım sağlamakla birlikte başkent Kahire’de nispeten zayıf kalıyor. Grev hâlâ devam ediyor.
Telefon ve liman işçileri de
Ülkenin büyük telefon şirketi Mısır Telekomünikasyon’un işçileri 30 Eylül için grev ilan etmiş durumda. Ülkenin tek özelleştirilmiş limanı olan, Kızıldeniz üzerindeki Süveyş’te bulunan Ayn Sohna limanı işçileri ise, 21-25 Eylül arasında militan bir grevle hemen hemen tam bir zafer kazandılar. 4.000 işçinin katıldığı grevde işçiler ücretlerin yeniden yapılandırılması ve iş güvenliği konusundaki taleplerine olumlu yanıt ve devlet yetkililerinden garanti aldıkları için greve son verdiler. Grevciler zafer duygusu içinde “Ekmek, Özgürlük, Sosyal Adalet!” sloganıyla işbaşı yaptılar.
Bütün bu grev hareketleri arasında hâkim konumda olan kamu sektörü işçi ve emekçilerinin ortak talebi ise İssam Şeref hükümetinin geçtiğimiz Temmuz ayında vaad ettiği, kamu sektörü için 700 Mısır lirası (116 dolar) tutarındaki asgari ücretin mutlaka uygulamaya konulmasıydı. Türkiye standartları ile bile son derecede düşük olan bu düzey, üstüne üstlük daha önceki asgari ücretin % 200 oranında arttırılmasıyla ulaşılmış bir rakamdı! Bu, Mübarek rejiminin Mısır işçi sınıfını nasıl sefil koşullarda yaşamaya mecbur kıldığını çıplak biçimde ortaya koyuyor. Ne var ki, Şeref hükümeti de Temmuz’da bu artışı vaad etmekle birlikte bir türlü uygulamaya sokmadığı için bütün kamu çalışanları grevlerinde ortak talep olarak bunu benimsemiş durumda.
Kamu sektörü için uygulanması ihtimal dâhilinde olan asgari ücrete, Mısır Ticaret Odaları Birliği başkanı El Vekil özel sektör söz konusu olduğunda karşı çıkıyor. El Vekil’e göre, sanayide önemli payı olan hazır giyim sektörü, maliyetlerinin % 70’i ücretlerden oluştuğu için 700 Mısır lirası düzeyindeki asgari ücret uygulandığı takdirde rekabet gücünü yitirecektir. Böylece, Mısır’ın, son yıllarda Türk şirketlerinin de yaygın olarak yararlandıkları, düşük ücret sayesinde yabancı sermaye cezbetmeye dayalı sanayileşme modelinin çirkin yüzü kendini açıkça ortaya koyuyor.
Mısır devrimine aşı
Mısır devrimi, bir yandan İslamcı hareketlerin giderek katılaşması, bir yandan da ülkeyi yönetmekte olan Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi’nin giderek karşı devrimci bir konuma geçmesi ve devrimin iki kanadını (İslamcıları ve devrimci gençliği) birbirine karşı oynama taktikleri dolayısıyla zor günle geçiriyor. Aşırı derecede dar siyasi terimlere sıkıştırılmış devrimci söylemin, Mısır’ın büyük kitlelerini kavraması için sınıf mücadelesi büyük bir olanak yaratıyor. Mısır devrimi, bazılarının sandığının aksine, aynı zamanda sınıf mücadelesi dinamikleri üzerinde yükseliyor. Gerek öğretmenlerin, gerek ulaştırma işçilerinin sendikalarının, yukarıda görüldüğü gibi “Bağımsız” adını taşımasının anlamı tam da bu. 25 Ocak devrimi, Mübarek’in devrilmesinden önceki birkaç gün içinde patlayan büyük grev hareketinin itilimiyle rejimin kontrolü altındaki taşlaşmış resmi sendikalara alternatif, rejimden bir yeni bağımsız sendikal hareketin doğmasına da tanık olmuştu. İşte bugün bu sendikalar sınıf mücadelesinin önemli aktarma kayışları oluyorlar. Ama elbette sendikaların içerisinde bile, sınıf mücadeleci Marksist hareketlerin İslamcı akımlarla mücadelesi hayati önem taşıyor. Mısır devrimci hareketi, bu grev dalgasıyla ihtiyaç duyduğu canlandırıcı ortamı yakalayabilir.