DİP’in Arjantin’de anti-Semitizm oylaması üzerine görüşleri: Devrimci partilerde Bolşevik çalışma usullerini yeniden canlandıralım!

DİP’in Arjantin’de anti-Semitizm oylaması üzerine görüşleri: Devrimci partilerde Bolşevik çalışma usullerini yeniden canlandıralım!

Aşağıdaki metin Haziran sonunda Arjantin’in federal sisteminde kendisi de bir parlamentoya sahip olan başkent Buenos Aires’in meclisinde, anti-Siyonizme anti-Semitizm damgası vurmayı hedefleyen bir gerici yasa tasarısı oylanırken devrimci Marksist partilerin milletvekillerinin yanlışlıkla olumlu oy kullanmaları dolayısıyla doğan kriz konusunda Devrimci İşçi Partisi’nin hem bu partilere hem de geniş devrimci kamuoyuna yaptığı açıklamadır. Tartışma uluslararası bir tartışma olduğu için metin önce İngilizce yazılmış ve RedMed sitesinde (ve sitemizin İngilizce bölümünde) yayınlanmıştır. Aşağıda okurlarımız için metnin Türkçe çevirisini yayınlıyoruz. Metin dar anlamda yaşanan olayın ötesine geçerek günümüz solu için Bolşevik parti inşası yöntemlerini savunuyor.

 

FİT (Solun ve İşçilerin Cephesi) milletvekillerinin Buenos Aires parlamentosunda (CABA) İHRA’nın Siyonist İsrail devletine yöneltilen her türlü eleştiriyi anti-Semitizm olarak tanımlayan anti-Semitizm tanımının oylanması sırasında yaptıkları hata deneyimi ve ardından yayınlanan düzeltme, bütün Marksistlere gerçek dünyada devrimci siyasetin nasıl yürütülmesi ve nasıl yürütülmemesi gerektiğini öğretmesi bakımından çok önemlidir.

1. Genel olarak FİT milletvekilleri, özel olarak da PO dünyadaki en gerici örgütlerden birinin hazırladığı bir önerge lehine oy vererek korkunç bir hata yapmıştır. Daha sonra düzeltilmiş olsa da bu hata ilk duyulduğunda Arjantin ve dünya solunda şaşkınlığa ve kafa karışıklığına sebep oldu. Dünyanın her yerindeki enternasyonalist devrimcilerin, ama özellikle de bizim gibi Ortadoğu’da mücadele edenlerin politik faaliyetinde hayati önem taşıyan bir alanda kafa karışıklığı yarattı. Pek çok haber kalıcı izler bırakır. Herkes duyduğu haberin devamını takip etmez. Kimileri kanıtlar ortaya çıktıktan sonra dahi kasten iftira atmaya devam edebilir. Anti-Semitizm tanımı içeren bir önergeye arka planını araştırmadan lehte oy vermek devrimciler için kabul edilemez bir hatadır.

2. Daha sonraki gelişmeler FİT milletvekillerinin verdikleri oyun politik yönelimlerine ve kanaatlerine ters olduğunu göstermiştir; nitekim FİT milletvekilleri “Düzeltme” adında bir belge yayınlayarak lehte oylarını geri çekmiş, CABA divan heyetinin de kendi oylarını buna göre kayda almasını istemişlerdir. Bu olgu ortadayken FİT milletvekillerinin Siyonizm’e “teslim olduklarını” ve Filistin halkına “ihanet” ettiklerini iddia etmek gerçekleri inkâr etmektir. Bugüne kadar hiçbir sol parti ihanet eylemini geri almamıştır; FİT milletvekillerinin önergenin gerçek içeriğinin lehine oy vermeyi amaçladığını ama sonradan baskı karşısında geri adım attıklarını düşünmek de anlamsızdır. Bu şekilde düşünmek onları hain pozisyonuna değil, aptal konumuna sokar; çünkü bu düşünce onların ihanet eylemini gerçekleştirirken bunun için keskin ve şiddetli biçimde kınanacaklarını bilmediklerini ima etmektedir! Açıktır ki bu, savunulamayacak bir bakış açısıdır.

3. Ancak, bu “hata” parlamentonun anti-demokratik çalışma usullerinin (önergeleri incelemek için süre olmaması, çok sayıda önergenin birlikte oylanması, söz alma imkânının olmaması vs.) ardına sığınılarak açıklanamaz. “Düzeltme” metninin yaptığı budur. Bunun savunulacak tarafı yoktur. Burjuva parlamentosu düşman toprağıdır. Devrimci Marksistler kapitalist hâkimiyetin bu pek merkezi kurumuna girerken bunu bilirler ya da bilmelidirler. Dolayısıyla tuzaklara ve beklenmedik baskınlara karşı sürekli tetikte olmalıdırlar. FİT milletvekilleri bu olayda kabul edilemez bir hata yapmıştır. Sözü geçen partilerin bu konuya çok dikkatlice eğilmesi gerekir.

4. Bu yadsınamaz gerçek, sözü geçen partilerde bir siyasi, bir de örgütsel eksiğe işaret etmektedir. Siyasi olarak, burjuva parlamentosunun proleter devrimciler için bir savaş alanı olduğu konusunda farkındalığın aşındığının göstergesidir. Dolayısıyla parlamenter faaliyetin rutinine adaptasyona işaret etmektedir. En ince ayrıntısına kadar üzerinde durulması gereken konu budur; hatta ilkinden daha da radikal bir “düzeltme” daha gerçekleştirilmelidir.  

5. Örgütsel olarak, iki partinin de hatanın, bu kabul edilemez hatayı yapan milletvekillerinin bizzat kendileri tarafından düzeltilmesi ile yetinmesi olgusu, çok büyük olasılıkla bu partilerin Bolşevik çalışma usullerinin ne olduğuna dair anlayışlarında uzun vadeli bir aşınma olduğunun ispatıdır. İlk dört kongresi devrimci Marksistler için açıkça programatik ve örgütsel olarak bağlayıcı birer kaynak olan Komünist Enternasyonal, burjuva parlamentosunda çalışırken proleter devrimcilerin kullanacağı metot konusunda nettir. “Komünist Enternasyonal’e Katılmanın Koşulları” içerisinde 11. Paragraf bariz biçimde bu konu üzerinedir. Bunun alması gereken somut biçim ve kullanılacak somut yöntem ise, Komintern’in yine İkinci Kongresi’nde kabul edilen “Komünist Parti ve Parlamento” adlı kararda formüle edilmiştir: “Komünistlerin Parlamento Grubu’nun çalışmalarından, Komünist Parti’nin Merkez Komitesi sorumlu olmalıdır” (Bahsi geçen kararın 3. Bölümü’nün 1. Paragrafı, vurgu bize ait.) Bu bir kez daha, DİP’in, uluslararası akımımızın sinesinde, Trotskizm olarak anılan siyasi alanın 21 Koşul’un özünde neyi ifade ettiğine hiç önem vermeyen akımlarla dolu olduğunu vurgulayarak defalarca önerdiği gibi, 21 Koşul’un önemini göstermektedir. Bu olay uyarılarımızın ne kadar isabetli olduğunu kanıtlamıştır.

6. Bu vaka aynı zamanda olayların somut gelişimi üzerinde gerekli inceleme yapılmadan varılan keskin yargıların sağlıklı devrimci bir siyaset için hiçbir zaman iyi bir rehber olmadığını da göstermiştir. Önümüzdeki meselenin somut gelişmesinin bütün yönleriyle araştırılması gereklidir; bu araştırmanın yerini önyargılara dayalı aceleci yargılar alamaz. DİP bu meseleye, duruma ilişkin gerçekçi bir değerlendirmeye ulaşana kadar her bir detayı ve her bir gelişmeyi inceleyerek yaklaştı. Bu sebeple olaylar henüz sıcakken belirttiği görüşleri sonradan geri çekmek zorunda kalmadı. Marksist yöntem budur.

FİT milletvekillerinin korkunç hatasından ve ardından bu hatanın düzeltilmesinden çıkartılacak dersler vardır. Bu talihsiz olaydan ders çıkarmalıyız. Atasözünün dediği gibi, “bir musibet, bin nasihatten yeğdir.” Şayet tabii kişi o musibetten ders çıkarmaya hazırsa! Ne yazık ki, son yıllarda yaşanan bütün felaketlere rağmen, Dördüncü Enternasyonal’in mirasını sürdürdüğünü iddia eden çeşitli hareketler ders çıkartmamakta ısrarcı. Bu defa durumun böyle olmayacağını içimizdeki iyimserlikle umuyoruz.

Hamiş: Jorge Altamira kısa bir yazı ile bizi PO’nun hatasını İstanbul’dan örtbas etmeye çalışmakla suçluyor. Bunun sebebi bizim önceki olaylarla, ilk oylamayla ve sonradan düzeltilmesiyle ilgili söyleyecek hiçbir şeyimizin olmadığını düşünmesi. Altamira’nın devrimci deneyimine sahip birinin bir halk düşmanıyla, yani OSA’nın (Arjantin Siyonist Organizasyonu) Siyonistleriyle mücadele ile dost Marksist partilere yönelik eleştirimizi aynı düzeyde ele almış olması yakışık almamıştır. Bizim için düşmanla mücadele önceliklidir. Marksist dostlarımıza yönelik eleştirimize gelince, Altamira’nın kendi yazısını internet sitesinde yayınladığı gün, biz PO’ya zaten bir eleştiri mektubu göndermiştik çünkü PO, PTS’den farklı olarak, 4. Enternasyonal’in yeniden kuruluşu mücadelesinde bizim yakın bir ortağımız olagelmiştir. Nihayet, burada yayınlanan bu doküman 15 Temmuz tarihinde yazılmıştı ve yayına hazırlanmaktaydı. Yazıyı tam yayınlayacağımız sırada kendisinin partimize yönelik tamamen geçersiz eleştirisine rastladık. Alelacele sonuçlara varan Marksistler için çıkartılacak bir ders daha.

 

Devrimci İşçi Partisi

(DİP)

15 Temmuz 2020