Banka çöküşlerine tek çözüm kamulaştırma!
Mart ayı banka çöküş ayı oldu. Önce Amerika’da yeni teknoloji kullanan küçük işletmelerin bankası olarak bilinen Silicon Valley Bank ve aynı anda Signature Bank adlı iki bölgesel banka, mudilerinin paniği sonucunda çökerken First Republic adlı bir başka banka ABD Merkez Bankası Federal Reserve (Fed) operasyonuyla zar zor kurtuldu. Fed büyük Amerikan bankalarının (JPMorgan Chase, Bank of America, Citigroup, Wells Fargo) her birinin 5’er milyar dolar, Wall Street bankaları Goldman Sachs ve Morgan Stanley 2’şer buçuk milyar dolar katkıda bulunmasını sağladı ve bunu 30 milyar dolara tamamlayarak üçüncü bir bankanın çökmesini engellemiş oldu. Bunlara paralel olarak borsalarda banka hisseleri baş aşağı düşmeye başladı. Bu düşüşler Fed müdahale edip bankaları ve mudileri kurtardıkça durdu ama ardından yeni sorunlar keşfedildikçe tekrar başladı.
Amerika tam nefes alacakken, Silicon Valley Bank’in Kaliforniya’sından 10 bin kilometre uzakta Avrupa’nın bankacısı İsviçre’de Crédit Suisse çöküş sinyalleri verdi. Bu sefer Avrupa borsalarında banka hisseleri düşmeye başladı. Crédit Suisse vakası Amerika’daki bankalardan daha ciddi idi. Çünkü 570 milyar dolar varlığıyla bu banka İsviçre’nin iki numarası idi ve 2008 finans çöküşünden sonra icat edilen bir terimle “sistem açısından önemli finansal kuruluş” (Systematically Important Financial Institution, SIFI) statüsünde idi. (Örneğin Silicon Valley 210 milyar dolarlık öz varlığı ile bu kategoriye girmek için ulaşılması gereken 250 milyar doların altındaydı.) Dolayısıyla, Crédit Suisse sallantısı burjuvaziyi ve devletlerini çok daha büyük bir endişeye soktu. Ancak önce devlet 54 milyar dolarlık bir yardım hattı açtı. Arkasından iki numarayı bir numaraya, yani UBS bankasına yangın sonrası satış fiyatına (3,2 milyar dolar!) satarak çöküşü engelledi.
Bu iki olaydan sonra da borsalarda düşüşler yaşandı. Avrupa’nın sorunlu olduğu bilinen bazı bankaları (en önemlisi Alman Deutsche Bank) kötü sinyaller verdi. Ama Mart aynının sonunda banka krizi şimdilik durulmuş görünüyor.
Krizin arkasında ne var?
Bu olayları açıklayacak faktörleri şöyle sıralayabiliriz. Önce kredi sisteminin kapitalizmde doğası çelişkilidir. Kredi sistemi bir ülkenin ekonomik kaynaklarının dağılımını, yani ekonominin geleceğini belirler. Yani aslında kamusal bir iş görmektedir. Ama sistem bütünüyle özel tekelci sermaye gruplarına, yani bankalara teslim edilmiştir. Bankalar kârlarını arttırmak için ağır risk alırlar, sonunda çöküş ciddi bir olasılık haline gelir. Sistemin toplumsal bir önemi olduğundan banka krizleri başka bütün sektörlerden daha ağır sonuçlar yaratır.
İkinci neden bankaları denetleyen kuruluşların aslında sermayenin kendisinin hizmetkârı olan burjuva devletinin organları olmasıdır. Bu organlar (merkez bankaları, mevduat sigorta kuruluşları, Maliye ve/veya Hazine Bakanlıkları) teknik bakımdan ne kadar donanımlı olsalar da sermayeyi korumaya yatkın oldukları için bankaların kârını arttıracak iddialı ve riskli projelerine karşı çıkamazlar, ancak aşırı durumlarda müdahale ederler, o zaman da çok geç kalmış olabilirler. Bankalar batar ya da devletçe kurtarılır.
Neden bugün?
2023 Mart ayı uluslararası banka krizini tetikleyici nedeni merkez bankalarının (Türkiye dışında!) hemen hemen her yerde enflasyonu kontrol altına almak için faizleri arttırmasıdır. Mesela Silicon Valley Bank elinde ABD Hazinesinin sabit faizli tahvillerinden çok tuttuğu için ortaya bankacılıkta “faiz riski” denen risk çıkmıştır. Faizler yükselirken bankanın elindeki varlık sabit faizli varlıklarda yoğunlaşmışsa bu bankanın ağır bir zarara girmesine yol açar. Tetikleyici faktör budur. Bu da bir bankada paniğine yol açmış, herkes parasını çekmek isteyince bankalar çökmüştür.
Ama en önemlisi, dünya ekonomisinin bir Büyük Depresyon döneminden geçiyor olmasıdır. 2008 büyük finans krizinden sonra dünya kapitalizmi ağır bir ekonomik krize girdi. Kapitalist devletler bunun çözümünü ekonomiyi suni biçimde canlandıracak düşük faiz oranlarında buldu. Bugün enflasyon ve başka nedenlerle faizlerin arttırılması zorunlu hale gelince yolun sonu göründü. Banka krizi Üçüncü Büyük Depresyon olarak andığımız bu büyük dünya krizinin bir ifadesidir. Demek ki bu sefer atlatılabilse bile bu krizler büyük ihtimalle tekrarlanacaktır.
Öyleyse tek çözüm her ülkede işçi sınıfının önünü çektiği mücadelelerle bankaların işçi denetiminde kamulaştırılması ve bütün bunların tek bir kamu bankasında birleştirilmesidir.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2023 tarihli 163. sayısında yayınlanmıştır.