Avrupa’da sarsıntılı Kasım
Dünya devriminin üçüncü dalgası tüm dünyada bir kez daha ayağa kalkıyor. Her kerameti Avrupa’dan ve Amerika’dan bekleyenlere nispet yaparcasına, devrim dalgasının merkezi bu aşamada Ortadoğu’da ve Latin Amerika’da bulunuyor. Yine de Avrupa da bir ölçüde devrim dalgasının daha özel olarak ise Üçüncü Büyük Depresyon’un etkisiyle sarsıntılar yaşamaya devam ediyor.
Gerçek gazetesi en başından bu yana, Üçüncü Büyük Depresyon döneminin sonucunun bir yandan kitle mücadeleleri ve devrimler bir yandan ise yükselen faşizm ve ön-faşizm olduğunu yineliyor. Faşizmin yükselişini görüp devrimlere burun kıvırarak yılgınlığa düşenlere de, yükselen faşizm tehlikesini görmeyenlere de Nazım’ın dizeleriyle sesleniyor: “O, yalnız ağaran tanyerini görüyor/ben, geceyi de/Sen, yalnız geceyi görüyorsun/ben ağaran tanyerinide”. Avrupa’nın Kasım ayı, hâlâ kanıta ihtiyaç duyanlar vardıysa, bu tespitimizi doğrular nitelikteydi.
İspanya'da ön-faşizmin yükselişi
İspanya'da bir yıl öncesine kadar kimselerin adını duymadığı Vox adlı ön faşist parti, Nisan seçimlerinde mecliste 24 koltuk almıştı. 10 Kasım'da yapılan genel seçimlerde ise oylarını katlayan Vox 52 sandalye kazanarak ve bir zamanlar dünya solunun yeni umudu gibi pazarlanan Pablo İglesias’ın Podemos’unu (daha doğrusu yeni ittifaklarıyla kurdukları “Unidas Podemos”u) geçerek ülkenin üçüncü büyük partisi haline geldi. Peki kimdir bu Vox? Partinin lideri Santiago Abascal, Nisan’daki seçim zaferleri sonrası yaptığı “balkon konuşmasında partisinin programını çok basitçe özetlemişti. Bu daha başlangıç diyen Abascal, “yeniden fetihe başlıyoruz" diyordu. "Yeniden fetih" yani 15. yüzyılda İspanyol monarşisinin Endülüs’ün son Arap devletlerini yenerek İberya’yı yeniden ele geçirmesi. Abascal’ın programı açıktır, bu sefer ülkesinde mülteci olarak bulunan göçmenlere karşı taarruz, en başta da Arap ve Müslümanlara! Abascal’ın akıl hocalarını anlamak için de allame-i cihan olmak gerekmiyor. Abascal bağıra bağıra, İspanya’nın Fas’taki sömürge toprağı Melilla’ya Trump’ınkine benzer bir duvar çekip göçü önleme sözü veriyor. Seçim sloganı daha da açık “İspanya’yı bir kez daha muhteşem kıl”, yani Trump’ın “Amerika'yı yeniden büyük yapma” sloganının kelime kelime tercümesi.
Sarı Yelekliler: “Macron, bu bizim ilk yıldönümümüz, seninse son!”
Bir yandan da Avrupa’nın çeşitli noktalarında kitleler mücadele için sokakları doldurmayı sürdürüyor. Sarı Yelekliler, ilk sokağa çıkışlarının yıl dönümünde, dillerinde “Macron, bu bizim ilk yıldönümümüz, seninse son!” sloganlarıyla tekrar on binleriyle Fransa sokaklarındaydılar. Paris’te bir Sarı Yeleklinin gözünü kaybettiği ve yoğun polis saldırısı görülen eylemlerde, uluslararası akımımızın Fransa’daki grubu olan ROR militanları da bu yıldönümünde yine sarı yelekleriyle barikatlardaydı.
Yunanistan'da Politeknik Ayaklanması'nın yıldönümünde kitlesel eylem
Avrupa’nın başka bir köşesinde, Yunanistan’da ise başka bir yıldönümü vardı. Atina’da ve Selanik’te on binler 17 Kasım’da sokaklara inerek, Amerikancı cunta için sonun başlangıcı olan 1973 Politeknik Ayaklanması’nı andılar. Politeknik binasında başlayan yürüyüşlerini her sene olduğu gibi ABD elçiliği önünde bitirerek düşmanlarının kim olduğunu da açıkça göstermiş oldular. Bu, yeni sağcı hükümetin iktidarındaki ilk kitle eylemi olurken, eylemin akşamında Eksarhia bölgesi yoğun bir polis saldırısı ve gözaltı dalgasına maruz kaldı. Yunanistan’daki eylemlerde de, uluslararası akımımızın Yunanistan seksiyonu olan EEK (İşçilerin Devrimci Partisi) militanları yerlerini aldı.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2019 tarihli 123. sayısında yayınlanmıştır.