Amerikan metal işçilerinin zaferi
Gerçek gazetesinin Kasım sayısında dünyanın en büyük traktör ve iş makinesi üreticilerinden John Deere şirketinin 10 bin işçisinin 14 Ekim’de greve çıktığı yazılmıştı. Haberin yazıldığı gün sendika yönetimi şirketten gelen yeni bir öneri üzerinden bir ön anlaşma yapmıştı. Ama Amerikan sendika hareketinin en önemli kazanımlarından birine göre sendika yönetimi toplu iş sözleşmelerini tabana onaylatmadan imzalayamıyor. Dolayısıyla, haberimiz, “bakalım işçiler onaylayacak mı?” diye bitiyordu.
Aslında şirketin yeni önerisi işçiler için tam anlamıyla bir zafer görünümü taşıyordu. Şirket başta ilk yıl için yüzde 5, sonraki yıllar için ise yüzde 3 önermişti. Oysa ABD’de enflasyon uzun yıllardır ilk kez yükselerek yüzde 5 seviyesine ulaşmış bulunuyor. Yani önerilen sıfır zam oluyordu. Ekim sonunda 15 günlük grevden sonra şirket bu sefer ilk yıl için yüzde 10, sonraki yıllar için ise yüzde 5 öneriyordu. Bunun yanı sıra grev bitirilirse her işçiye 8.500’er dolar da prim verilecekti. Bu açıkça grevin kazandığı anlamına geliyordu, ama işçiler bu öneriyi yüzde 55’e 45 reddettiler.
Sınıf dayanışması esastır
İşçilerin bu kadar açık kazanımlara rağmen yeni teklifi reddetmesinin nedeni, şirketin işçiler arasına nifak tohumları ekme çabasına karşı işçilerin sınıf dayanışmasını sağlama çabasıydı. Burada da iki ayrı faktör rol oynuyordu.
Birincisi, sağlık sigortası ile ilgiliydi. Amerika’da sağlık konusunda devletin kapsamlı bir güvence sağlamaktaki eksikliği dolayısıyla sendikaların mücadelesi sonucunda patron işçilere sağlık sigortası paketleri sağlar. Patron bu aşamada gelecekte işe alınacak işçilere sağlık sigortası paketi sağlanmayacağını açıklamıştı. Sermayenin kıdem tazminatının fona devredilmesi adı altında gasp edilmesine yönelik nabız yoklama girişimleri sırasında eski işçilerin etkilenmeyeceğini söylemesi gibi! İşçiler buna karşı çıktılar. Kendileri bu yeni kuraldan hiç ama hiç etkilenmeyecek gibi görünmekle birlikte yeni işçilerin de sağlık sigortasından yararlanması konusunda ısrarcı oldular. Aslında bu sınıf dayanışması, yeni hükmün kendi aleyhlerine de kullanılabileceğini kavramalarındandı. Patron bir süre sonra eski işçilerin yerine daha ucuza mal olacak yeni işçileri yerleştirme mücadelesine girişebilirdi. Yani sınıf dayanışması her işçi için yararlıdır.
İkincisi, teşvik sistemi hem çok karmaşık olduğu için birçok işçiyi kapsamayabilecek nitelikteydi hem de “ilave işçiler” diye ikincil konuma itilen bazı işçileri bütünüyle dışlıyordu. İşçiler buna da karşı çıkıyor, sistemin bütün işçileri aynı şekilde değerlendirmesini talep ediyordu.
Kasım ortasında patron işçilerin kararlığı karşısında bu iki konuda da yelkenleri suya indirdi. Zafer! Amerika’nın United Auto Workers (Birleşik Otomobil İşçileri Sendikası) adlı sendikasında örgütlenmiş işçiler büyük bir zaferle bu sefer yüzde 61 oranında anlaşmaya olumlu oy kullandılar. Darısı Türkiye metal işçisinin başına!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2021 tarihli 147. sayısında yayınlanmıştır.