Batı Kürdistan’dan elinizi çekin!

 

Temmuz ayının sonlarında, Suriye’nin Kürt bölgelerinde bulunan kentlerin yönetimini eline alarak özerk bir Batı Kürdistan oluşturma yolunda ilk adımları atan Kürt Yüksek Konseyi ve onun en içindeki en güçlü parti olan Partiya Yekîtiya Demokrat (PYD-Demokratik Birlik Partisi), gerek Esad rejiminin, gerekse Türkiye devletinin çeşitli oyunlarıyla karşı karşıya kalıyor, varlığını kendi gücüne yaslanarak sürdürmeye çalışıyor.

Eylül başında Kamışlı’da (Qamishlo) ve bazı başka kasabalarda Suriye ordusunun güçleri Kürt gençlerini askere almaya kalkışınca, Batı Kürdistan halkının kendisini ve yeni kazanılmış haklarını savunmak amacıyla kurulmuş olan Yekîneyên Parastina Gel (YPG) milisleri Suriye askerlerini tutukladı, ama karşılıklı anlaşmayla her iki taraf da tutukluları serbest bıraktı. Daha sonra Beşar Esad’ın zalim kardeşi General Mahir Esad komutasındaki bazı birliklerin Suriye Kürdistanı yönüne hareket ettiği söylentisi çıktı, ama bu doğrulanmadı. Bütün bunlar, Esad rejiminin yeni özerk yapıdan memnuniyetsiz olduğunu, bu yüzden Batı Kürdistan’ın gücünü sınıyor olabileceğini düşündürüyor.

Esad rejiminin memnuniyetsizliğinin kaynağını, PYD’nin Suriye muhalefetine karşı ince ayrımlara dayanan tavrı oluşturuyor olabilir. PYD eşbaşkanı Salih Müslim, Özgür Gündem gazetesine verdiği demeçte (6 Eylül 2012), Kürtleri Suriye devriminin bir parçası olarak gören muhalefet güçleri ile Suudi Arabistan ve Katar’ın desteklediği, Hatay’da konuşlanmış ve Kürtleri düşman gören güçleri birbirinden kesin hatlarla ayırıyor. Bu da tam tamına Suriye’deki mücadelede devrim ile Vahhabi karşı devriminin iç içe yürüyor olduğu olgusunun bir izdüşümü. İşte, PYD’nin emperyalizmin kontrolündeki karşı devrimci Suriye Ulusal Konseyi-Özgür Suriye Ordusu (SUK-ÖSO) güçleriyle değil, ama Suriye devriminin güçleriyle yakın durması, Esad rejiminin memnuniyetsizliğini açıklayan faktör olabilir.

Öte yandan, Afrin’de sınırı kontrol eden YPG milislerinin SUK-ÖSO bağlantılı üç kişiyi gözaltına alması da, Salih Müslim’in isim vererek anlattıkları da, Türkiye devletinin, çeşitli ajanları ve provokatörleri aracılığıyla bölgeyi karıştırmaya çalıştığını ortaya koyuyor. Batı Kürtleri, iki gerici güç arasında kendilerini özgürlüğe taşıyacak uzun ince yolda yürürken Türkiye işçi sınıfı ve sosyalist hareketinin desteğini hak ediyorlar.

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Eylül 2012 tarihli 35. sayısında yayınlanmıştır.