Zilan katliamının 92. yıldönümü: Katliamların tekrar yaşanmaması için işçilerin birliğini, halkların eşitliğini savunmaya!

12 Temmuz 1930’da Erciş nahiyesinde bu coğrafyada Kürt halkına karşı işlenmiş olan en vahşi katliamlardan biri gerçekleştirildi. En kanlı biçimi Zilan deresinde yaşandığı için Zilan katliamı olarak anılan bu katliamda çocuk, yaşlı, kadın demeden 15 binden fazla insanın öldürüldüğü, 44’ten fazla köyün de yakıldığı hesaplanıyor. Zilan katliamında Erciş’in ve civarındaki bölgelerin dağları dereleri bombalandı, hayvanları bile katledildi. Zilan deresinde katliamın izleri bugün bile durmaktadır. Halk arasında, toplu infazların olduğu yerlerde hâlâ ot yeşermemekte olduğuna dair söylentiler dolaşmaktadır.

Türk hâkim sınıfları Milli Mücadele döneminde emperyalist işgalin sonlandırılması için kendileriyle aynı uluslararası basıncı paylaşan Kürt hakim sınıflarıyla bir ittifak içine girmişlerdi. Emperyalist işgalin yenilmesi ve Kemalist önderliğin milli mücadelenin tek önderi konumuna gelmesiyle birlikte Kürtlerle ittifakın biçimi değişmeye başladı. Türk burjuvazisi yeni kurulan devletin hâkim burjuvazisi olmak için Kürt halkıyla kurulan ittifakı bozdu, Kürt halkına karşı şovenist bir taarruz başlattı. Zilan katliamından sonra dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün “bu ülkede sadece Türk ulusu etnik ve ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur” sözleri de bunun Türk burjuvazisinin sözcülerinin kendi ağzından çıkmış kanıtıdır. Kürt halkına karşı başlatılan taarruz Şark Islahat Planı, Takriri Sükûn Kanunu ile resmileşmiştir. Bu taarruz Kürtlerin yerinden yurdundan edilmesi ve Kürtçenin yasaklanmasıyla bir asimilasyon politikası halini almıştır. Öyle ki Kürtlerin bir ulus olarak varlığının inkarına kadar ileri gitmiştir.

Ağrı İsyanı, Türkiye burjuvazisinin inkâr ve asimilasyon politikalarına karşı Kürt halkının serhildanıydı. Ağrı dağının çevresinde yaşayan Celali aşiretine mensup köylüler zorunlu göç politikasını kabul etmeyip Ağrı dağına çıkarak isyanı başlatmış, isyan kısa sürede çevre ilçelere yayılmış ve ulusal bir serhildana bürünmüştür. Kürt halkının haklı taleplerini kabul etmeyen Türkiye burjuvazisi, isyanın öncüleri içinden para karşılığı halkına ihanet edecek bir eğilim de bulamayınca Kürt halkına karşı toplu katliamlara başladı. Zilan katliamı işte bu olayların sonucunda olmuştur.

Kürt halkının üzerinde yaşadığı toprakları dört parçaya ayıran bölgenin sömürgeci devletleri, Kürt halkının her parçada kendi haklarını kazanmak için verdikleri mücadeleleri kanlı katliamlarla bastırmaya çalıştı. Sömürgeci devletler kadar emperyalist devletler de Kürt halkının özgürlük mücadelesinin tasfiyesi için bu katliamlara ortak olmuştur. Dersim katliamında kullanılan silahlar, Halepçe katliamında kullanılan gazlar gibi, Zilan katliamında kullanılan uçaklar da sömürgeci devletlere emperyalist devletlerin verdiği teçhizatlardı. Emperyalizm Kürt halkının bağımsızlık mücadelesinin destekçisi değil köstekçisi olmuştur. Emperyalizm ile işbirliği değil, emperyalizme karşı mücadele ile Kürt halkı özgürlüğünü kazanır.

Zilan katliamı, Kürt halkına karşı gerçekleşen onlarca katliamdan biridir. Zilan katliamının sorumlusu Türk emekçilerin alınterinin ürününü yiyen Türk burjuvazisidir.

Türk ve Kürt halkının barış içinde yaşayacağı ve katliamların yaşanmayacağı bir gelecek için halkların eşitliğini, işçilerin birliğini savunalım!

Zilan katliamını yapanlarla helalleşmeyeceğiz, katliamın hesabını Türk ve Kürt emekçiler soracak!