Çözüm gaz bulmakta değil emperyalist zincirleri kırmakta!

Çözüm gaz bulmakta değil emperyalist zincirleri kırmakta!

Nedense seçimler yaklaştığı zaman doğalgaz ve petrol keşiflerinde bir artış oluyor. Bu yeni bir şey değil. Seçim öncesi petrol ve doğalgaz müjdesi verme işini ilk kez Demokrat Parti başlatmış. 1957’de Trakya’da zengin petrol bulundu müjdesi verilmiş. Daha sonra her seçim öncesi petrol ve doğalgaz keşifleri duyurmak alışkanlık haline gelmiş. AKP’li yıllarda da bu müjdeler artarak devam ediyor. Trakya’da sayısız kere petrol ve doğalgaz bulunduktan sonra Akçakoca açıklarında 2004, 2006 ve 2020’de üç defa doğalgaz bulunduğu müjdesi veriliyor. Sakarya’da 2009 ve 2016’da iki defa doğalgaz, Diyarbakır’da, Mardin’de, Şırnak’ta petrol kaynakları bulunuyor. Bir kez daha seçim öncesi iktidarın petrol ve doğalgaz keşiflerinde gaza bastığı görülüyor.

Erdoğan’ın müjdelerine yandaş gazeteciler bile artık inanmıyor

Son olarak Erdoğan yaptığı bir açıklamada Batı Karadeniz’de bulunan doğalgaz yataklarının 1 trilyon liralık bir maddi değere ulaştığından bahsediyor. Böyle söylendiğinde insanın içinden “işte kurtulduk” diyesi geliyor. Erdoğan da zaten insanlar böyle desin istiyor. Ancak aslında herkes bu rakamların farazi olduğunun ve söz konusu değerin ekonomiye aktarılmasının çok uzun zaman alacağının farkında. O kadar ki Erdoğan müjdeyi açıkladığında kendini alkışlatmak için özel bir uyarı yapmak zorunda kalıyor: “Basın mensuplarımız da hiç alkışlamıyor ha. Yanlış iş mi yaptık?” Basın mensuplarının işi alkışlamak değil haber yapmak. Ama Erdoğan’dan azarı işittikten sonra bile son derece cılız alkışlar geliyor. Doğru iş yaptık diyebilmek için önce doğruyu söylemek gerekir. Bu seçim müjdelerine artık kimse (yandaş gazeteciler bile!) inanmıyor! 

Sondaj müjdesi ile fatura kâbusu bir arada

Bu kadar çok müjde verilmesine rağmen Türkiye’nin petrol ve doğalgazda dışa bağımlılığı azalmak bir yana artıyor. TPAO (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) verilerine göre Türkiye’de enerji talebinin dışa bağımlılık oranı 90’lı yıllarda yüzde 50’lerde iken bugün yüzde 70’ler seviyesine çıkıyor. Türkiye’nin enerji ithalatının 2022 yılında 140 milyar dolarla rekor kırdığı, yıl boyunca elektriğe yüzde 184, doğalgaza yüzde 164 zam geldiği, tüm bu müjdeler açıklanırken aynı anda doğalgaz hizmet bedeline EPDK (Enerji Piyasaları Denetleme Kurulu) tarafından yüzde 84 zam yapılmış olduğu ise tartışmasız birer gerçek olarak karşımızda duruyor. Yandaş troller “pencereleri açın, kombileri sonuna kadar yakın” derken elektrik ve doğalgaz faturaları evlere hiç de müjdeli şekilde değil tersine kâbus gibi rakamlarla geliyor.

Müjdeli günler işçi sınıfı iktidarında

Mesele petrol ya da doğalgaz rezervi keşfetmek değildir. Ekonominin emperyalizme bağımlılığına son verilmedikçe bulunan rezervlere de yine BP, Total, Shell gibi emperyalist tekeller ve onlarla ortaklık içindeki yerli görünümlü şirketler sahip olmaktadır. Bu tür ortaklıklar TPAO verilerine göre Türkiye’deki rezervlerin yüzde 50’sinden fazlasını oluşturuyor! Mesele petrol ve doğalgaz bulmak olsaydı dünyanın en bağımsız ülkeleri körfez ülkeleri olurdu. Oysa bu ülkelerde, bir avuç petrol şeyhinin, Amerikan ve İngiliz emperyalizminin bu ülkelerin kaynakları üzerindeki hakimiyetine bekçilik yaptığı bir düzen hüküm sürmektedir. Diğer uçta ise enerjide tamamen dışa bağımlı olmasına rağmen sosyalist planlamayla kalkınmasını sağlamış olan Çin bulunmaktadır. Bugün Çin ekonomisinin yaşadığı sorunlar ve Çin işçi sınıfı ve köylülüğünün maruz kaldığı eşitsizlikler petrol ve doğalgaz yokluğundan değil, ülkede kapitalizmin restore edilmesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’nin emekçi halkı için müjdeli günler ancak emperyalist zincirleri kıracak devrimci bir işçi iktidarındadır.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ocak 2023 tarihli 160. sayısında yayınlanmıştır.