BirGün’ün “kadife devrim”i!
Arap devrimini “ABD’nin Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmesi” olarak nitelemekte ısrar eden BirGün gazetesi, geçtiğimiz günlerde başarılması zor bir gazetecilik yaparak, kuzuyu kurt, kurdu kuzu haline getirdi!
Gazetenin birinci sayfasında alt alta iki haber yer aldı. Birincisinde Mısır’da iktidardaki Yüksek Askeri Konsey’in (YAK) emrindeki askeri polisin Tahrir meydanında göstericilere uyguladığı vahşet (haklı olarak) kınanıyor. Ama BirGün bel altından bir darbe fırsatını kaçırmıyor. Haberin manşeti “Mısır’da ‘bahar’ değil vahşet!” Yani demeye getiriyor ki, ne baharı (bizim zaten benimsemediğimiz bir terim), ne devrimi? Mısır’da bildiğiniz vahşi diktatörlüklerden biri var. Altındaki ikinci haber ise Çek Cumhuriyeti’nin eski cumhurbaşkanı ve oyun yazarı Vaclav Havel’in ölümünü bildiriyor. Başlık şu: “‘Kadife devrim’in öncüsü öldü”. BirGün’ün “kadife devrim” olarak nitelediği şey, 1989’da (Çekler ve Slovaklar henüz aynı ülke içinde yaşarken) Çekoslovakya’nın halkının ayağa kalktığı olaylar dizisi sonucunda bu ülkede rejimin çökmesi. Sert bir rejim altında büyük kitlesel olaylar yaşandığı halde kimsenin burnu kanamadığı için, Batı basını buna “kadife devrim” adını takmıştı.Çöktü de ne oldu? Çekoslovakya, 1947’den itibaren büyük üretim ve dolaşım araçlarında kamu mülkiyeti ve merkezi planlama temelinde işleyen, yani kapitalizmin ilga edilmiş olduğu bir sosyo-ekonomik düzene sahipti. Kimileri bunu “sosyalizm” diye niteliyordu, kimileri “komünizm”. Bizim geleneğimizde bu ülkelere “bürokratik olarak yozlaşmış işçi devleti” denir. Ama hangi isimle anarsanız anın, Çekoslovakya kapitalist değildi. 1989 olaylarından sonra kapitalizme geri döndü. BirGün gazetesi kapitalizmin yeniden tesis edilmesinin önünü açan olaya “devrim” adını veriyor!
Doğu Avrupa diye anılan ülkelerin bazılarında kitlelerin devrimci karakter taşıyabilecek ve bürokratik yozlaşmayı aşarak sosyalizme geçişin yolunu açabilecek isyanları, çeşitli nedenlerle liberalizmin, emperyalist Batı’ya yamanmanın, sonunda da kapitalizmin yeniden tesisinin yolunu döşedi. O gün kafaların karışmasını anlamak mümkün. Ama bugün, 22 yıl sonra kapitalizmin yeniden tesisini “devrim” diye nitelemeye ne diyeceğimizi bilemiyoruz.
BirGün yazı işleri bunu becerir de, BirGün’ün köşe yazarı durur mu? Ertesi gün sendikacı yazar Yaşar Seyman bayrağı devralıyor. Havel’e “heval” diyor! Havel’in ölümü için “derin acısını” dile getiriyor. “Kadife Devrim’in öncüsünü” “geride bıraktıkları” ile anıyor. Nedir Havel’in geride bıraktıkları? Bazı tiyatro oyunları ve kapitalistleşmiş iki ülke: Çek Cumhuriyeti ve Slovakya. Havel Çekoslovakya’da kapitalist restorasyon hareketinin lideriydi. Yaşar Seyman kapitalizmin yeniden kurulmasında bu kadar mı sevinilecek bir şeyler buluyor?
Israrla söylüyoruz. Solun yaşadığı tahribatın içine devrimleri ve karşı devrimleri tanıyamamak hastalığı da katıldı. Mısır’da devrimciler, yarı yolda tıkanmış bir devrimin önünü açmak için canlarını veriyorlar, BirGün “ne baharı?” diye soruyor. Ama kapitalizmin yeniden kurulmasını devrim diye selamlıyor.
Eskiden yönünü kaybetmişlere “sağına sarmısak, soluna soğan” mı önerilirdi?