Baskılar KESK’i Susturamayacak!
KESK yirmi yılı aşkın muazzam mücadelelerle oluşmuş bir emekçi örgütüdür. Onu AKP hükümetinin saldırılarına terk etmeyeceğiz. Kürt hareketi milyonların desteklediği bir halk hareketidir. Tasfiye edilmesine izin vermeyeceğiz.
AKP hükümetinin, nelerden ve kimlerden ölesiye korktuğunu açık etmekte üzerine yok.Birçok ülke ekonomik krizin etkileriyle sarsılırken ve Türkiye’de de büyük bir depremin yaşanacağı, burjuva iktisatçıları tarafından bile kabul edilirken, AKP sistemi sarsacak her gücün üzerine gitmelidir ki, krizi rahat atlatabilsin.
Türkiye’de kriz anında burjuvaziye hesap sorabilecek, mücadeleci kamu emekçilerinin nerede örgütlü olduğu herkes tarafından bilinir: KESK. Her ne kadar güç kaybetmiş, kurulduğu dönemki temellerinden kısmen uzaklaşmış olsa da, mücadele eden bütün kamu emekçileri orada örgütlüdür. Dolayısıyla AKP’nin, burjuvazinin 9 yıllık temsilcisinin; bu örgütü itibarsızlaştırmaya, güçsüzleştirmeye, etkisizleştirmeye ihtiyacı vardır. Ki, kamu emekçilerini daha fazla sömürmenin önü açılsın, kimse sesini çıkaramasın.
AKP’yi işçi hareketi dışında korkutan bir büyük güç daha vardır: Kürt hareketi.
İşi işçileri daha rahat sömürmek, farklı mezhep ve ulusları ezmek olan burjuvazinin hükümeti olarak AKP, üzerine düşeni yapıyor ve ikisine de var gücüyle saldırıyor.
Hatta bazen “bir taşla iki kuş” mantığıyla ikisini birden aradan çıkarmaya çalışıyor. Örneğin 13 Ocak Cuma günü KESK hukuk ve TİS uzmanı İsmet Aslan, KCK operasyonunda, sabaha karşı evine yapılan baskın ile gözaltına alındı. Aynı saatlerde, Başbakan Erdoğan’ın daha üç gün önce hedef göstermiş olduğu BDP milletvekili Leyla Zana’nın da evi kapısı kırılarak basıldı ve saatlerce arandı.
Bu operasyon, iki günde bir farklı farklı gerekçelerle yapılan diğer sabah baskınlarından biraz daha farklıydı. Çünkü evi basılanlardan biri seçilmiş ve hâlâ görevde olan bir milletvekili. Diğeri ise devletin çeşitli kurumlarıyla yapılan birçok görüşmede yer almış olan, adresi belli bir sendika çalışanı.
İşin en çarpıcı taraflarından birisi de, İsmet Aslan’ın işyeri olduğu gerekçesiyle KESK Genel Merkezi’nde arama yapılmak istenmesi. Eğer sabahın o saatinde genel merkez binasında bulunan ve TEM polislerinin arama yapmasına engel olmak için mücadele eden merkez yürütme kurulu üyeleri olmasa, polis konfederasyonun bütün belgelerine el koyacak ve AKP’ye karşı mücadeleyi yükselten bu örgütün tüm dosyaları en ince ayrıntısına kadar ellerine geçecekti. Ama hesapları tutmadı. Çünkü yürütme kurulu üyeleri, aramayı sadece İsmet Aslan’ın odası ile sınırlı tutmayı başardı. Yine de AKP yardakçısı medyanın yaşananları çarpıtarak “KESK’e KCK baskını” biçiminde sunması manidardır.
Sonuç olarak AKP’nin; polisiyle, gazıyla, medyasıyla, sahte sendikasıyla KESK’e saldırmasının, onun üyelerini ciddi bir tehlike olarak görmesinden, mücadeleci kamu emekçilerinin büyümesini, güçlenmesini engellemekten başka bir gerekçesi yoktur.
KESK yirmi yılı aşkın muazzam mücadelelerle oluşmuş bir emekçi örgütüdür. Onu AKP hükümetinin saldırılarına terk etmeyeceğiz. Kürt hareketi milyonların desteklediği bir halk hareketidir. Tasfiye edilmesine izin vermeyeceğiz.