Sen kendi bünyeni düzelt!

Batı Kürdistan’da olan biten, Suriye devriminin ilk olumlu meyvesidir. Emperyalist ülkelerin oyununu oynayan Erdoğan, Suriye’deki ayaklanmayı devrimin kanalından çıkarıp bir emperyalist müdahalenin kanalına sokmak için az çaba göstermedi. Muhtelemelen bu çaba başarıya ulaşacak. Ama devrimin bir yan ürünü, nurtopu gibi bütün Ortadoğu’nun kucağına doğdu: Batı Kürdistan’da bir Kürt yönetimi. Üstelik Irak’taki gibi Amerikancı ve evcil değil!

 

“Türkiye'nin patronajında ifadesini paylaşamam. Böyle bir patronaj derdimiz yok, ama Türkiye'nin şu anda kendi bünyesinde sıkıntı oluşturacak bir terör eyleminin eğer bir yeri kaşıyan yapısı bir yerde oluşuyorsa oraya da tabii ki müdahale etmek bizim en tabii, en doğal hakkımızdır. Çünkü sonunda kendi iç bünyemizi, iç huzurumuzu tehdit eden bir adım olur ki böyle bir adıma bizim 'eyvallah' etmemiz mümkün değil”

Tekrar tekrar okuyun. Yukarıdaki bu laf kalabalığından ne anlıyorsunuz? Anladıysanız bravo!

Bu bulanıklıktan ilk çıkarılacak sonuç, bunun sahibinin müthiş bir hitabet yeteneğine sahip olduğunun kanıtlanmış olmasıdır. İkinci sırada, bu açıklamayı yapanın Kasımpaşalı olduğunu anlamak mümkün. Bugüne kadar Türkiye’de “eyvallah etmek” gibi manalı terimleri kullanan ilk politikacının günümüzün başbakanı olduğu konusunda yemin etseniz başınız ağrımaz.

Ama işin mizahi yanlarını bir kenara bırakırsak, Tayyip Erdoğan adına “Sansürsüz” denen, daha doğru biçimde anılacak olsa “Dalkavuklar Geçidi” olarak adlandırılabilecek televizyon programında ne demiş oldu? Batı Kürdistan’da, yani uluslararası hukukun şimdiki terimleriyle söylersek Suriye’nin kuzeyinde Kürtler yönetimi ellerine almış oldukları için Türkiye’nin müdahalesinin “en tabii, en doğal hak” olduğunu söylemiş oldu.

Bu “hakkı” doğal kılan neymiş? Bunun “kendi iç bünyemizi, iç huzurumuzu tehdit eden bir adım” olması imiş. Ulusalararası hukuk ya var, ya yok! Sen başka bir ülkenin içinde olup bitene ne hakla karışıyorsun? Erdoğan’ın Türkiyesi, ABD emperyalizminin dilini benimsemeye başladı. Onlar zaman zaman ortaya atılırlar, şu ya da bu gelişme için “biz bunu ABD’nin ulusal güvenliğine tehdit olarak görüyoruz” derler. Canın cehenneme! İster ulusal güvenliğine tehdit, ister değil, ne hakla karşıyorsun başka ülkelerde, başka coğrafyalarda olan bitene? Erdoğan da öyle: “Bizim” iç huzurumuz, iç bünyemiz! Başka bir ülkede, başka bir coğrafyada yaşayan bir halk topraklarında yönetimi eline almaya girişmiş. Bunun tarihi gelişme içinde en önemli haklardan birinin, ulusların kendi kaderini tayin hakkının gayet anlamlı bir uygulaması olduğu ortada. Şimdi sen çıkmışsın, “bu benim iç bünyeme tehdit” diyorsun! O zaman başka ülkeye müdahale edeceğine, sen kendi bünyeni düzelt! Hastalıklı bünyelere her şey kötü gelir!

Batı Kürdistan’da olan biten, Suriye devriminin ilk olumlu meyvesidir. Emperyalist ülkelerin oyununu oynayan Erdoğan, Suriye’deki ayaklanmayı devrimin kanalından çıkarıp bir emperyalist müdahalenin kanalına sokmak için az çaba göstermedi. Muhtelemelen bu çaba başarıya ulaşacak. Ama devrimin bir yan ürünü, nurtopu gibi bütün Ortadoğu’nun kucağına doğdu: Batı Kürdistan’da bir Kürt yönetimi. Üstelik Irak’taki gibi Amerikancı ve evcil değil!

Biz de diyoruz ki, eyvallah!