MESS muharebesi yaklaşıyor! Kavgaya hazırlan, örgütlü mücadeleye güven!

MESS muharebesi yaklaşıyor! Kavgaya hazırlan, örgütlü mücadeleye güven!

Metal sektöründe 150 bini aşkın işçiyi ilgilendiren MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri Eylül ayında başlıyor. 2023 Eylül ayından itibaren geçerli olan bir önceki sözleşme grev tarihine 2 gün kala imzalanmış, ilk 6 ay için ortalama %98 zam alınmıştı. O sözleşme döneminde işçi sınıfının belini en çok hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon büküyordu. Birleşik Metal-İş sendikası sözleşme sürecinde öncülüğü göğüslemiş, sürecin başından itibaren grev eğitimleriyle işçileri bilinçlendirmiş, günlük iki saate varan iş durdurma ve fazla mesaiye kalmama eylemleriyle üretime dokunarak patronlara gözdağı vermişti. Sürecin sonunda ise Birleşik Metal-İş’e bağlı fabrikalardaki grev iradesinin etkisiyle metal işçileri kazanımlar elde etmiş, patronların kırmızı çizgilerini aşmış, MESS düzenini sarsmış ve ezberleri bozmuştu.

Ekonomi politikaları değişiyor, işçi sınıfına saldırı değişmiyor!

İki sözleşme arasında ekonomik kriz derinleşti, hayat pahalılığı ortadan kalkmadığı gibi işsizlik sorunu tüm ağırlığı ile kendini göstermeye başladı. Geniş tanımlı işsizlik geçtiğimiz yıldan bu yana 1,6 milyon artarak rekor tazeledi: 13,4 milyon! Çalışabilecek her üç kişiden birinin işsiz olduğu bir memlekette enflasyonun dibe çakılmasını beklersiniz. Ancak patronlara omuz veren iktidarın kurumları, gerçekleri yalan rakamlarla perdelemeye devam ediyor. Enflasyon sepetini bile açıklamaya tenezzül etmeyen TÜİK, Temmuz 2025’teki yıllık enflasyon oranını %33,52 olarak açıklarken bağımsız araştırma kuruluşu ENAG’ın açıkladığı yıllık enflasyon %65,15! Yani metal işçileri Eylül’de başlayacak MESS görüşmelerinde masaya gerçek rakamlarla değil de TÜİK rakamlarıyla oturarak adeta maça 1-0 geride başlıyor!

MESS patronları ağlıyor, rakamlar tersini gösteriyor!

İşçi sınıfı tüm bu saldırıların pençesindeyken MESS patronları yine her sözleşme döneminde olduğu gibi ağlamaya başladı. İşlerin ne kadar durgun olduğundan, mecburen işçi çıkarmak zorunda olduklarından ve enflasyon zamlarını bile vermekte zorlanacaklarından bahsediyorlar. Metal işçilerinin en doğal hakkı olan geçinebilecek bir ücret beklentisinin yerine işten atılma korkusu ve “Az olsun, bizim olsun” anlayışının yerleşmesini istiyorlar.

Patronlar ne kadar ağlarsa ağlasın rakamlar tersini söylüyor. Örneğin MESS’e bağlı Ford Otosan 2025 yılının ikinci çeyreğini 6 milyar 110 milyon 784 bin lira net kâr ile tamamladı. Tofaş yine bu yılın ikinci çeyreğinde 1,7 milyar TLlira kâr açıkladı. Bosch Türkiye, 2024 yılında avro bazında toplam net satışlarda yüzde 25, yurtiçi satışlarda ise yüzde 26 büyüme sağlayarak 5,5 milyar avro ciro elde etti. Bu devasa şirketler geçmiş dönemlerinde çok daha yüksek kazançlar elde etmiş olabilirler ancak memleketin çalışan nüfusu kan ağlarken MESS patronları beklentilerin üzerinde kazançlar elde ederek gülmeye devam ediyor.

Çalışma hakkı dokunulmazdır! İşten çıkartmak yasaklansın!

İşsizlik belası ise ekonominin gidişatına bağlı bir doğa olayı değil, patronların krizin faturasını işçiye çıkartmak için yaptıkları bilinçli bir tercihidir. Sanayide durgunluğun olduğu dönemde “istihdam fazlası” diyerek işçi çıkaran patronlar işler düzelmeye başlayınca tekrar işçi alırlar ama daha az işçiyle daha çok iş yaptırmak üzere! Kıdemli ve yüksek ücretlileri işten çıkarıp yerlerine düşük ücretli yeni işçileri alarak krizi fırsata çevirirler. Metal işçileri bunlara yabancı değil. İşçileri bizzat işleri üzerinden yeni-eski ayrımıyla karşı karşıya getirmek de yine patronların bilinçli tercihleridir. Ancak patronların bu saldırılara devam ettiği koşullarda fabrika ölçeğinde mücadeleleri yine ancak örgütlü ve sendikalı işçiler verebiliyor. En ufak bir iş güvencesine sahip olmak için örgütlü olmak şart. İşten çıkartmalarla maliyetlerini düşürmeye ve kârlarını korumaya çalışan patronlara, işten çıkartmayı daha büyük bir maliyete dönüştürecek direnişlerle cevap vermek gerekiyor. Bu direnişler dalga dalga yayılmalı ve işten çıkartmaların yasaklanması talebiyle bir seferberliğe dönüşmeli. Metal işçileri böyle bir seferberliğin de öncüsü olmaya adaydır!  

Çözüm şimdiden kavgaya hazırlanmak, örgütlülüğü perçinlemek!

Ekonomideki tüm bu olumsuzluklar eşliğinde MESS muharebesine doğru yaklaşıyoruz. Ancak enseyi karartmak için sebep yok. Geçmişte kazandık, yine kazanabiliriz! Geçtiğimiz sene küçük MESS grup toplu sözleşmelerinde metal işçileri Cumhurbaşkanı imzasıyla yasaklanan grev kararını tanımadan grevlerine çıktılar. Bıkmadan, usanmadan ve baskılara boyun eğmeden grevlerini cesaretle sürdüren metal işçileri kazanımlarla dolu sözleşmeler imzalayarak zafere ulaşmasını bildiler. Petrol-İş sendikası Ocak 2025’te başlayan toplu iş sözleşmelerini sınıf mücadeleci bir anlayışla ve grev tehdidiyle yürüterek birçok fabrikasından zaferle ayrıldı. Petro-kimya işçileri Ravago, Plascam, Pulver fabrikalarında vergi dilimini sabitleyerek ücretleri nete çevirdiler ve sonraki sözleşmelere kalıcı kazanımlar bıraktılar.

Karamsarlığa yer yok. En zorlu koşullardan zaferle ayrılmanın formülü sınıf mücadeleci bir sendikal anlayıştır. MESS patronları rekor kırdıkları dönemlerden bu yana azalan kârlarının ve işlerin durgunlaşmasının faturasını metal işçilerine ödetmek istiyorlar. Ancak metal işçilerinin ve Birleşik Metal-İş’in tarihi, baskılara ve tehditlere karşı verdikleri mücadeleler ile doludur. Bu büyük kavgaya hazırlıksız ve dağınık yakalanma lüksümüz yok. MESS sözleşmesinde metal işçilerinin karşısına çıkacak zorluklara karşı örgütlülük düzeyi yukarı çekilmeli ve öncü işçiler kollarını şimdiden sıvamalıdır. Fabrikaların MESS’e dar olması için, Kavel ruhuyla zafere uzanabilmek için iş, aş, hürriyet anlayışıyla mücadeleyi yükseltmeli, krizi yaratanların bedeli ödemesi için metal işçileri bir kez daha örgütlü gücüne güvenmelidir!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2025 tarihli 191. sayısında yayınlanmıştır.