İnsanlık can derdinde kapitalizm kâr derdinde

İnsanlık can derdinde kapitalizm kâr derdinde

13 Haziran’da Siyonist terör devleti İsrail, İran’a saldırarak başlattığı savaş ile dünyayı bir nükleer savaş tehlikesine yaklaştırırken ABD kendisine yakışır şekilde insanlık tarihinde ilk kez bir nükleer santrali bombalayarak milyonlarca insanın canını ve sağlığını riske atan bir hamle yaptı. Bir yanda milyonlar canının derdine düşmüşken diğer yanda televizyonlarda, sosyal medya platformlarında “savaş piyasası” adı altında “savaş çıktı altın yükselir” şeklinde yatırım tavsiyeleri verildi. Nitekim savaşın yükselmesiyle altın fiyatları önce 3 bin 450 dolar sınırına kadar geldi. Ateşkes ile birlikte ise 3 bin 316 dolara kadar geriledi. Kimileri büyük kârlar elde etti, kimileri de büyük hayal kırıklıkları yaşadı. Şimdi yine simsarlar, Ukrayna’da da ateşkes olursa bu sefer sıcak paranın borsaya akmaya başlayabileceğinden ve büyük kâr fırsatlarından bahsediyor. İnsanların canı ve dünya üzerinde oluk oluk akan insan kanı kapitalistler için bir piyasa verisinden ibaret.

Barbarlık insanın değil kapitalizmin doğasında var!

İnsanlar can derdindeyken cebindeki parayı düşünmek en hafif tabirle insanlığa sığmaz. Fakat kapitalizmde insanlık namına bir şey bulmak mümkün mü? Her şeyin kâr etmek için yapıldığı, deyim yerindeyse dini imanı kâr olan bu sömürü düzeninde insan canının hiçbir değeri yok. Fabrikalarda söz konusu kârları olunca bir makine parçasına milyonlarca lirayı gözünü kırpmadan harcayan patronlar konu işçi sağlığı ve iş güvenliğine gelince bir kuruş bile harcamaktan imtina ederler. Deprem olur, canlarımız enkaz altındayken çimento şirketlerinin patronları şirketlerinin artan hisse değerlerine bakarak avuçlarını ovuştururlar. Fabrikada, depremde insan canını hiçe sayan bu sistemden savaşta da farklı bir şey beklenmez. Fabrikalarda işçilerin mecazi anlamda kanını emerek zengin olan patronlar savaşlarda da gerçek anlamda insan kanından para kazanırlar. Nerede bir savaş çıksa patronlar ve onların siyasetçileri hemen savaşta yıkılan yerlerin yeniden inşasını konuşmaya başlarlar. Müteahhitler savaşta yıkılan şehirlerin yeniden inşasından, enerji şirketi patronları altyapı kurulumlarından kâr etmek için birbirleriyle yarışırlar. Onlar Gazze’de de Suriye’de de dökülen insan kanını değil kârlarını düşünürler. Bugün olan da budur. İnsanlık üçüncü dünya savaşı tehlikesiyle burun burunayken kapitalizm yatırım tavsiyesi verir. Patronların ekonomisinin yani kapitalizmin doğası budur.

İnsanlık namına sosyalizm!

İşte bu yüzden bu sömürü düzeninden hiçbir çıkarı olmayan işçi sınıfı bu kalpsiz dünyanın kalbidir. Çünkü işçi sınıfının iktidarında yani sosyalizmde üretim kâr için değil toplumun ihtiyaçlarını gidermek için yapılır. Toplumun en öncelikli ihtiyacı ise can güvenliğidir. Bu yüzden sosyalizmde kâr değil insan canı önceliklidir. Savaştan bile kâr eden bu çürümüş sömürü düzenine karşı insanlığın kurtuluşu işçi sınıfının iktidarındadır.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2025 tarihli 190. sayısında yayınlanmıştır.