Ukrayna’da emperyalizm son kozlarını oynuyor
Emperyalist terörün hükümranlığı altında, dünyanın dört bir yanı sıcak çatışmalarla sarsılıyor. Filistin’de Siyonist soykırım sürüyor, Lübnan’da ne kadar kalıcı olacağı belirsiz bir ateşkes imzalanmışken şimdi de Suriye iç savaşı, emperyalist-Siyonist kışkırtmanın yardımıyla bir daha canlanıyor. Bu savaşların en büyüklerinden biri ise Ukrayna topraklarında 2022’den bu yana NATO emperyalizmi ile Rusya arasında yaşanıyor.
Bu savaş çeşitli aşamalardan geçti. İlk başta, Ukrayna hükümetinin hemen devrilmesi beklentisiyle yanlış bir hesap yapan Rusya birlikleri oldukça başarısız sonuçlarla başkent Kiev’e yönelmiş ve utanç verici biçimde geri çekilmek zorunda kalmıştı. Daha sonra Donbas hattında cephe bir istikrar kazanmış, bunu Ukrayna’nın emperyalizmin silahlarıyla 2023 yılında hızla başarı sağlayan bir taarruzu izlemişti. O dönüm noktasından bu yana, hem cephedeki şartlara ordusunu daha büyük başarıyla adapte eden, hem ekonomisini bir savaş ekonomisi haline getirmekte daha hızlı davranan, üstüne de İran’ın dronları ve Kuzey Kore’nin konvansiyonel topçu mermileri ile lojistik bir avantaj sağlayan Rusya, cephede avantajı boylu boyunca eline geçirmiş durumda. 2022’den bu yana ilk kez, cephe hattı istikrarlı olarak hareket ediyor, aylardır Rusya neredeyse her gün, özellikle Donbas bölgesinde kasaba kasaba ilerliyor.
Bu durumun hem Ukrayna’nın hem de onun hamisi olan Batı emperyalizminin saflarında bir panik havası yarattığı aşikâr. Ukrayna tarafı, Batı’nın gitgide azalan desteğini yeniden canlandırmak ve kendi saflarında bir umut yaratmak için büyük bir kumar oynayarak yeni bir cephe açmış ve Rusya’nın Kursk eyaletine bir saldırı başlatarak, cepheyi Rusya’nın içine taşımıştı. Bu kumarın, Ukrayna için büyük bir felaket olduğu kısa sürede ortaya çıktı. Daha fazla askere sahip olan Rusya, panikleyip Donbas’taki birliklerini Kursk’a kaydırmak yerine, Ukrayna’nın yeni bir cephe açarak, zaten Rusya’ya göre az olan askerî birliklerini daha da dağıtmasını avantaja çevirdi, Kursk’ta bir savunma hattı oluşturup ağırlığını Donbas’a verdi. Şimdi Ukrayna’nın hem Donbas cephesi çökmenin eşiğine gelmiş gözüküyor, hem de büyük bir tantanayla Kursk’ta ele geçirdikleri toprakların yarısından fazlasını geri kaybettiler bile.
Bu tabloya bir de ABD seçimlerini Rusya ile savaş konusunda daha az istekli olan Donald Trump’ın kazanması eklendi. Hem Ukrayna tarafında hem de Rusya’yı dize getirmek isteyen NATO şahinlerinde, Trump’ın Ukrayna’yı masaya oturmaya zorlaması kaygısı belirdi. Bütün bu unsurların birleşmesiyle, Ocak ayında koltuğunu Trump’a bırakacak olan ve son aylarında Rusya’ya darbe vurmak isteyen mevcut ABD Başkanı Joseph Biden, Ukrayna’da el yükseltmeye başladı. ABD’nin Ukrayna’ya verdiği uzun menzilli silahların, Rusya içindeki hedefleri de vurmak için kullanılmasına onay veren Biden, dünyayı nükleer bir savaşa bir adım daha yaklaştırmış oldu.
Ne var ki, bütün bunların nafile çabalar olduğu yönündeki emareler gitgide artıyor. Biden’ın el yükseltmesi henüz cephedeki dengeyi değiştirmedi. Dahası bu hamleye misilleme olarak Rusya’nın, esas olarak nükleer savaş için tasarlanmış olan kıtalararası füzelerle Ukrayna içindeki hedeflere saldırmaya başlaması, Biden’ın hamlesinin karşılıksız kalmayacağını gösteriyor. Bu durumun artık Ukrayna’yı ve hamilerini masaya oturup, yenilgiyi kabullenmeye ve muhtemelen Rusya’ya toprak vermeye zorlaması artık çok olası. Nitekim savaşın başından beri Nuh deyip peygamber demeyen Zelenskiy de artık Ukrayna’ya NATO üyeliği verilirse, Kırım dahil kaybedilen toprakların geri alınmasını şart koşmayacağını söylemeye başladı.
Savaşın nasıl sonuçlanacağını kesin olarak kestirmek mümkün değil. Cephede hâlâ beklenmedik değişiklikler olabilir. Ukrayna’da da, Suriye’de de, Filistin’de de Batı emperyalistlerinin ve işbirlikçilerinin yaşayacağı her yenilgi, tüm dünya emekçileri için bir müjde olur. Ama bu mücadelelerde Putin’e ya da diğer gerici önderliklere bel bağlayamayız. Bugün NATO’ya bir yenilgi tattırsalar da, daha on yıl öncesine kadar olduğu gibi, Irak savaşında olduğu gibi tekrar NATO’ya yardım eli uzatmayacaklarının bir garantisi yok. NATO’nun her yenilgisi emekçiye düğün bayramdır, ama NATO’yu yenip, NATO’yu dağıtarak dünya halklarını bu terör örgütünden kurtarma görevini ancak dünya çapında örgütlenmiş işçi sınıfının siyasi güçleri yapabilir.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2024 tarihli 183. sayısında yayınlanmıştır.