Siyonizmi yenmeliyiz! Savaşsa da, ateşkes yapsa da!
Siyonist İsrail halen Gazze’de Filistinlileri katletmeye devam ediyor. Batı Şeria’daki operasyonlarını sürdürüyor. Suriye’yi vuruyor. İran’a haksız, gayrimeşru saldırılar düzenliyor. Lübnan’a yönelik saldırıları ise son dönemde açık bir işgal ve katliama dönüşmüş durumda. İsrail, cebine parayı koyan emperyalistlerin savaşın maliyetine dair sızlanmaları ve Direniş Ekseni’nin elindeki olanaklarla verdiği karşılık dışında bir engelle karşılaşmadan, belirli bir tempoda katliamlarını sürdürüyor. Buna karşı Arap ülkelerinin tamamına yakını hiçbir şey yapmadan duruyor, ya da daha da kötüsü İsrail’e yardımcı oluyor. Emekçi halkımızın başının belası istibdad rejiminin İsrail “karşısında” hiçbir derde çare olmayan, rezil pozisyonunda bir değişiklik yok. On iki aydır istibdadın sahte Filistin dostluğunu, Filistin için hiçbir şey yapmadığı gibi, Kürecik ve İncirlik’i kapatmayarak, İsrail ile ticareti sürdürerek, petrol sevkiyatını engellemeyerek İsrail’in yanında durduğunu yazmaktan, söylemekten yorulduk, ama onlar zerre kadar olsun utanmadılar, mahcup olmadılar. Söylemeye devam edeceğiz, istibdad Filistin halkının haklı davasına karşı pratikte İsrail’in yanındadır.
İsrail, Gazze’deki etnik arındırma ve katliamlarını sürdürüp, mümkün olduğunca fazla Filistinliyi katletmek, buradaki bazı alanların kontrolünü kalıcı olarak kendi eline almak istiyor. Lübnan’da Hizbullah’a darbe indirip 48 topraklarının kuzeyinde El Aksa Tufanı’nın başından bu yana yaşadığı aşağılanmayı ortadan kaldırmak istiyor. Netanyahu hükümetinin planı bunlarla sınırlı değil. İsrail, Batı Asya’da kendisine karşı savaşan en güçlü unsur olan İran’ın işini bitirmek de istiyor.
Siyonistler için işler iyi gitmiyor
Buna karşın, sahadaki gelişmeler İsrail ve destekçisi emperyalistler açısından işlerin tam da istediği gibi gitmediğini gösterir nitelikte. İsrail'in bölgenin emekçi halklarına karşı savaşında şu an odak Lübnan. Siyonistler burada Lübnan ile 48 topraklarını (İsrail) ayıran sınırdan kuzeye, Litani Nehri'ne kadar olan bir alanı işgale girişmiş durumdalar. Bunu başarıp Filistin'in kuzeyindeki Siyonist işgali güvenceye almayı ve bir vadede Lübnan'ın bir parçasını kalıcı olarak topraklarına katmayı amaçlıyorlar. Ama bölgenin silahlı direniş örgütü Hizbullah’ın lideri Hasan Nasrallah'ı katlederek örgüte büyük bir darbe vuracağını hesaplayan Siyonistler, sahada karşılaştıkları direniş karşısında şaşkına dönmüş durumdalar. Son verilere göre en az 80 asker yitirdiler ve Hizbullah güçleri hiç de liderlerini kaybedip dağılmış bir görüntü sergilemiyor. Aksine Golani Tugayı'na yönelik saldırının da gösterdiği gibi, halen İsrail'e etkili yanıtlar verebiliyorlar.
Siyonistlerin Gazze'de Hamas'ı bitirme hayalleri de gerçekleşebilmiş değil. İsrail'in çekildiği yerler derhâl direniş örgütlerinin savaşçıları ile doluyor. Filistin direniş örgütleri halen tünel sisteminin hâkimi ve bu sayede düşmana kayıp verdirmeyi sürdürüyor. Siyonistlerin halen kurtaramadıkları rehineler var. Gazze'de Hamas lideri Sinvar'ı katletmeyi şans eseri başardılar, ama onu da ellerine yüzlerine bulaştırarak, Sinvar’ın, yaşamını son ana dek savaşarak yitiren bir kahraman olarak dünyanın hafızasına kazınmasını sağladılar.
Yemen’in defalarca bombalanmış olması anlaşılan Ensarullah için henüz büyük bir sorun yaratmıyor. Yemen SİHA’ları Tel Aviv’e dahi ulaşmayı başarıyor. Kızıldeniz’de halen deniz trafiği 7 Ekim 2023 öncesi durumun çok uzağında ve bu durumun dünya kapitalizmine ciddi bir maliyeti de var.
İran ise tüm tehdit, ambargo ve saldırılara karşı yılmamış durumda. Kendi müttefiklerinden Rusya ve Çin’den işe yarar pek bir destek gördüğü söylenemez, buna rağmen bölgede kendisi ile ittifak halinde savaşan güçleri stratejik silahlarla güçlendirmeye devam ediyor. Halen Lübnan, Suriye ve Irak'ta öyle ya da böyle etkili durumda. İsrail'in saldırı ve suikastlerine verdiği yanıtlar, askerî olarak İsrail'e ileride ağır kayıplar verdirebileceğini de gösteriyor.
Bundan sonra ne olacak?
Bu şartlar altında İsrail'in bundan sonra ne yapacağını belirleyecek pek çok faktör var. Ancak İsrail politikasındaki temel ikilik, Siyonist projenin bölgesel bir savaş çıkararak sürmesi ile bir ateşkesle, aslında az maliyetle çok avantajlı bir pozisyonda olduğu 7 Ekim öncesine dönerek sürmesi yaklaşımları arasında.
İsrail'in bir bölgesel savaş çıkarması, Filistin ve Lübnan'daki Siyonist mezalimin bölgeye yayılması anlamına gelir. İsrail'in topraklarını genişletme ve Filistin'i kalıcı olarak işgal projesine, emperyalistlerin bölgede rakipsiz hakimiyet planlarına karşı çıkan herkesin başının ezilmesi söz konusu olur. Buna sonuna kadar karşı çıkmalıyız. Siyonist soykırım bir ateşkes ile geçici olarak sonlansa da Siyonizm ve emperyalizme karşı mücadeleyi sürdürmemiz elzem. Aynı 7 Ekim 2023 öncesinde olduğu gibi. Zira El Aksa Tufanı başladığında Siyonistler yıllar süren yerleşimci sömürgeciliklerinin, etnik arındırma ve Apartheid uygulamalarının sonucunda Batı Asya’yı kendilerinin, emperyalist ortaklarının ve bölgedeki gerici müttefiklerinin lehine, Batı Asya’nın tüm emekçi halklarının ve ezilenlerinin ise aleyhine olacak biçimde yeniden tasarlama projesinde yeni ve nihaî bir aşamaya geçmek üzereydi. El Aksa Tufanı buna bir yanıttı. İsrail, Filistin ve Lübnan’da bir barışa razı olsa da biz Siyonist projeye karşı mücadelemizi sürdürmeliyiz.
İki durumda da Devrimci İşçi Partisi ve onun bir girişimi olan Emperyalizme ve Siyonizme Karşı Filistin Dostları bunu yapacak, enternasyonalist bir görev olarak, emekçi halkımızın ve daha genel olarak da dünya proletaryasının maslahatı gereği Siyonizm ve emperyalizm yenilene kadar da durmayacak.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2024 tarihli 182. sayısında yayınlanmıştır.