Asgari ücret sarmalından kurtulmak için: Sendikalaşma önündeki engelleri kaldırmak için mücadeleye!
Asgari ücret görüşmeleri sürerken işçi ve patron temsilcileriyle ortak basın toplantısı yapan Çalışma Bakanı Vedat Bilgin, ücretlerin asgari ücrette birikmesinin sebebinin sendikalaşma oranının düşüklüğü olduğunu söyledi. Sendikalaşmanın önünün açılması gerektiğini de söyledi. Eski bir Hak-İş’li sendikacı olan Vedat Bilgin’in bu sözleri önemli. Ama samimiyetten yoksun açıklamalardır. Çünkü Vedat Bilgin’in bakanı olduğu hükümet sendikalaşma çabalarının kırılmasında, grevlerin yasaklanmasında sermayenin yanında işçinin karşısındadır. Bırakın sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldıracak yasal düzenlemeler yapmayı, hükümet işçinin lehine olan yürürlükteki yasaları dahi uygulamıyor.
Örneğin sendikal yetki davalarının ivedilikle görülmesi zorunlu iken, bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi kararları ortada iken, sendikal yetki davaları yıllarca süründürülüyor. Aynı şekilde sendikal sebepten işten atılan işçilerin davaları da yıllarca sürebiliyor. Patronlar kanunları çiğnediğinde devlet sus pus! Mahkemeler dosyaları sümen altı ediyor, devletin polisi jandarması hakkını arayan işçinin karşısına dikiliyor. Hükümet bırakın işçinin fiili eylem hakkına saygı duymayı (ILO sözleşmeleri, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararları işçilere fiilen grev, iş yavaşlatma, fabrika işgali ve benzeri eylemler yapma hakkı tanıdığı halde!) işçilerin kanuni grev hakkını dahi grev yasaklarıyla gasbediyor. Vedat Bilgin bu sözleri en başta “biz OHAL’i ve grev yasaklarını sermayenin önünü açmak için kullandık” diyen Erdoğan’a söylemeli.
Vedat Bilgin’in sözlerindeki tek doğru taraf işçilerin asgari ücret cenderesinden kurtulmak için örgütlenmesinin bir zorunluluk olduğudur. Ancak işçi sınıfı icazetle değil mücadeleyle örgütlenir. İşgal, grev, direniş yöntemimizdir. İşçiler fabrika fabrika bu şekilde örgütlenmeye devam ederken, sendikal hürriyet taleplerini de elbette ki yükseltecektir. Sendikalaşma hakkından bahsedebilmek için acil taleplerimiz şunlardır:
Sendikal yetki tespiti Çalışma Bakanlığından gelir gelmez geçerli olmalı! Yetki itirazı davaları sonuçlanıncaya kadar sendikal yetki geçerliliğini sürdürmelidir!
İşe iade davalarında isteyen işçinin işe başlatılması zorunlu olmalıdır. Patronların tazminat vererek öncü işçileri kıyıma uğratma kozu ellerinden alınmalıdır!
İşçilere karşı sendikal baskı uygulamanın sonucu olarak yasada var olan hapis cezası ertelenemez ve paraya çevrilemez şekilde yeniden düzenlenmelidir!
İşkolu ve işyerinde sendikal barajlara son!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2022 tarihli 154. sayısında yayınlanmıştır.