Başyazı: Düzen siyaseti sana karşı birleşiyor! Sen sınıf siyasetinde birleşmelisin!
Aşılama başladı ama vaka sayıları azalacağı yerde artıyor. Halka salgın kısıtlamaları, AKP’ye “lebaleb” kongreler… Merkez Bankası başkanı değişti, Hazine Bakanı Berat Albayrak gitti ama ekonomi kötüye gitmeye devam ediyor. İşçi aş, işsiz iş, esnaf yardım, çiftçi destek bekliyor ama musluklar sadece ama sadece patronlar için açılıyor. Halka nutuk atarken emperyalizme sayıp dökenler, NATO’nun Irak operasyonunun ihalesini alıyorlar.
Hukuk reformu diyorlar adaletsizlik ayyuka çıkıyor. Yeni Anayasa diyorlar mevcut Anayasa’yı her gün çiğniyorlar. İşçi emekçi anayasal haklarını kullanıp sendikalaşınca işten atılıyor, yürüyüş yapınca gazla copla karşılaşıyor. İnsan hakları eylem planı diyorlar, Boğaziçili öğrenciler iktidarın talimatıyla tutuklanıyor, çıplak aramaya isyan eden kadınlar bir de üstüne iktidar sözcülerinin hakaretlerine maruz kalıyor. Emekçi halk hürriyet istiyor karşılığında baskı görüyor. Vatandaşa eleştirmek, muhalefet etmek yasak, iktidara, yandaşa ise küfür, hakaret, iftira serbest.
Dikiş tutmayan bir sömürü düzeninin ve halkı baskı altında tutmaktan başka hiçbir yönetim becerisi olmayan bir istibdad rejiminin tablosu bu! Bu düzen, bu düzensizlik böyle gitmez, gitmeyecek!
Çözümü mevcut baskıcı iktidarın karşısındaki burjuva, Amerikan muhalefetinde aramak ise boşuna bir çaba. İşte AKP’ye karşı umut olarak pazarlanan İstanbul belediyelerinin makyajı, işçiyle karşı karşıya gelince hemen akıverdi. Altından çıkan yüz Erdoğan’a ne kadar da çok benziyor! Hakkını arayan işçiye AKP’ye hizmet ediyorsunuz diye iftira atmak! CHP’li muhtarların işçinin grevine saldırması için polise şikâyette bulunmak, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “AKP militanı” dediği kaymakamları göreve çağırmak! Açlık sınırı civarındaki ücrete hayır dediği için şımarık demek! Nihayet grev kırıcı olarak otopark mafyasını devreye sokarak Erdoğan’ın yanında Bahçeli’ye de selam çakmak!
Konu sınıf çıkarları olduğunda nasıl aynılaşıyorlar. Sadece görüntüde, söylemde de değil, bizzat eylemde nasıl da birleşiyorlar. Sömürü düzenini korumak için nasıl birbirlerine sarılıyorlar. Çözümleri sadece sermaye ve emperyalizm için… İstibdad rejimi bunları sağlayabiliyorsa Erdoğan’la ve ortaklarıyla devam! Sağlayamıyorsa düzenin devamı için lastik değişikliği. Bu düzende emekçi halka çözüm yok! Salgında ölüm, ekonomide acı reçete, hakkını aradığında sopa, emperyalist ve sömürgeci maceralarda yine ölüm var!
İşte bu yüzden çözüm sınıf siyasetindedir diyoruz. İstibdad rejimi ülkeyi çöküşe götürürken, işçi sınıfı ve emekçi halk kendi bağımsız çözümü etrafında birleşmeli ve örgütlenmeli. İşçilerin grevlerinde, direnişlerinde, öğrencilerin isyanında, ekmek ve hürriyet mücadelesinin capcanlı alanlarında tutturulan ortak dil, paylaşılan duygular, birliğin hissettirdiği güç bu düzeni değiştirmek için neye ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Aynılar aynı yere ayrılar ayrı yere!
Daha önce kime oy vermiş, hangi memleketten gelmiş olursa olsun fark etmez! Düzenin bizi bölmek için istismar ettiği ne kadar ayrışma varsa hepsini aşmalıyız! Düzen siyasetinin karşısına sınıf siyaseti ile çıkmalıyız ve örgütlenmeliyiz. Ekmek ve hürriyet mücadelesini birleştirmeli ve yükseltmeliyiz!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2021 tarihli 138. sayısında yayınlanmıştır.