Mahallede molotof, devlette zehir
Arap devriminin ilk dalgasını başlatan Tunus devrimi geçtiğimiz 14 Ocak tarihinde 10. yıldönümünü kutlayacaktı. Ama hükümetin aklına Koronavirüsle mücadele, ne tesadüf, tam o tarihe denk düşecek şekilde geldi. 14-18 Ocak arasında sokağa çıkma yasağı uygulandı. Sen misin halkı böyle aldatmaya çalışan, Tunus’un yoksul kentlerinin ve mahallelerinin yaşları çoğunlukla 12-18 arasındaki gençleri ayaklandılar. Her gece yasağa rağmen sokağa çıktılar, lastik ve çöp yaktılar, taş ve molotof kokteyli attılar, büyük mağazaları yağmaladılar, devlet dairelerini bastılar, öfkelerini kustular. Tunus’un burjuvaları şaşkın kalakaldı. Yoksa ikinci devrim mi başlıyordu?
Eylemler 10 gün boyunca durmak bilmeyince, Tunus’u sarsan bir gelişme daha oldu. Tayyip Erdoğan’ın Tunus’taki müttefiki olan Ennahda adlı partinin temsilcileri “partimizin gençleri polise yardım ederse, olayları durdurabiliriz” dedi. Böylece Ennahda’nın olayları bir sokak gücü, bir milis kurmak için kullanmayı düşündüğü anlaşıldı.
Tunus patronlar sınıfı 2011 devriminden beri ikiye bölünmüş durumda. Müslüman Kardeşler (İhvan) adlı uluslararası siyasi hareketin Tunus’taki temsilcisi olan Ennahda, burjuvazinin İslamcı bir ideoloji etrafında toplanan kanadını temsil ediyor. Partinin önderi Raşid Ğannuşi yasama meclisinin başkanı. 2019 sonunda bağımsız aday olarak seçilen Cumhurbaşkanı Kais Said ise burjuvazinin, Tunus’un bağımsızlığının tarihi önderi Habib Burgiba geleneğine bağlı laik ve Avrupa taraftarı kanadına daha yakın. Her ne kadar kendini “muhafazakâr” olarak sunsa bile. Said ile Ğannuşi, Tunus’un komşusu Libya iç savaşı dolayısıyla birbirleriyle neredeyse kavgalı.
İşte bu mücadele dolayısıyladır ki “milis bir kuruldu mu, arkasından ne gelir?” telaşı burjuvazinin laik kanadını sarmış bulunuyor. Ğannuşi bir yandan da hükümeti kendi yanına çekme operasyonuyla gücünü arttırıyor. Şimdi Cumhurbaşkanı’nın karşı çıktığı birtakım bakanlar Ennahda ve müttefiklerinin oylarıyla meclisten güvenoyu aldı. Cumhurbaşkanı’nın bu bakanları reddetmesi halinde sadece Ennahda ile değil meclisle karşı karşıya geleceği bir çatlak doğdu devletin zirvesinde. Tam oylama yapılırken Cumhurbaşkanı’na yollandığı iddia edilen bir boş zarfın içinde zehir olduğuna dair cumhurbaşkanlığı açıklaması siyaseti iyice gerdi.
Tunus’ta parti sistemi paramparça. Ülkede 220 siyasi oluşum sayılabiliyor. Tabii bunlar yasal oluşumlar. El Kaide ve DAİŞ de zaman zaman sert eylemlere kalkışıyor. Tunus giderek bir iç savaş atmosferine giriyor. Libyalaşma tehlikesi artık sahici görünüyor.
Bu vahim gidişatı durdurabilecek tek güç işçi sınıfı, emekçiler ve yoksullarda. Bir kere yaptılar, bir daha yapabilirler. İlk devrimin esin kaynağı, Muhammed Buazizi, protesto için kendini yakarak bütün Arap dünyasında devrim ateşini de parlattı. Sosyalist önder Şükrü Belaid, burjuvazinin devrimi geriletme çabalarına karşı verdiği mücadele dolayısıyla 2013’te öldürüldü. Marksistler onların yolundan yürümeli ve devrimi yeniden ayağa kaldırmalı. Ülkenin en güçlü kurumlarından biri olan sendikalar konfederasyonu UGTT’yi yeniden devrimci mücadelenin mecrası haline getirmeli. Yoksul bölgelerin ve mahallelerin gençlerinin enerjisini işçi sınıfının örgütlülüğü ile birleştirerek devrimi örgütlemeli. Bu yoldaki çaba, mevcut bütün durumu olumlu yönde değiştirecektir.
Sonuç olarak Amerika’da olduğu gibi Tunus’ta da politikayı sokağa taşımaya girişen gerici güçlere hak ettikleri cevap ancak sokakta verilecektir.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2021 tarihli 137. sayısında yayınlanmıştır.