2021 açlık ücreti belli oldu: Asgari ücretten bir çeyrek altın daha gitti!
Asgari ücret ve civarında ücret alan yaklaşık 10 milyon işçiyi ve aileleriyle birlikte nüfusun yarısını doğrudan ilgilendiren açıklama yapıldı. Buna göre 2021 yılında asgari ücret oy çokluğu ile (hükümet ve sermaye temsilcileri) AGİ (asgari geçim indirimi) dahil 2825 lira 90 kuruş olarak belirlendi. Masada işçi tarafını temsil eden Türk-İş asgari ücret 3 bin liranın üzerinde olmalı demişti. DİSK asgari ücret net 3800 lira olsun diyerek bir kampanya yürütmüştü. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş bu süreçte ortak açıklamalarla insanca yaşayacak bir ücret istemiş, özellikle asgari ücretin vergiden muaf olması talebini öne çıkartmıştı. TÜİK ise bekar bir işçi için yaşam maliyetini 2.792 lira olarak açıklamıştı.
Asgari değil açlık ücreti
Hükümetin ve sermaye temsilcilerinin her zaman olduğu gibi birlikte hareket ettiği asgari ücret tespit komisyonunda bu talepler yine dikkate alınmadı. Her yıl olduğu gibi bu sene de asgari ücret açlık sınırında belirlendi. Türk-İş açıklanan asgari ücrete katılmadığını belirtti. Türk-İş en son Kasım ayı için yaptığı hesaplamada açlık sınırının 2.516 lira olduğunu açıklamıştı. TÜİK’in en son yüzde 2,5’luk aylık enflasyon açıkladığını düşünürsek açlık sınırını Aralık ayı için en az 2.574 lira olarak kabul edebiliriz. Bu durumda asgari ücretlinin aylar içinde tekrar açlık sınırının altına düşeceği açıktır. Bir kez daha milyonlarca işçi ve emekçi aileleriyle birlikte açlık ücretine mahkûm edilmiştir. Ayrıca Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un kısa çalışma ve nakdi ücret desteği uygulamalarını sanki işçilere verilen desteklermiş gibi anlatırken, milyonlarca işçinin bu şekilde asgari ücretin de altında yaşamaya mahkûm edileceğinin sinyallerini vermektedir. Özellikle patron temsilcisinin (TİSK) yaptığı açıklamada pandemiyi gerekçe olarak sunması, salgın fırsatçılığının devam edeceği ve hem krizin hem salgının faturasını işçi sınıfına kesmeye devam edeceklerini gösteriyor. Bu açıdan sermaye ve onun hükümeti tam bir anlayış ve eylem birliği içerisinde.
Zam yok yoksullaşma var: Asgari ücretten bir çeyrek altın daha gitti!
“Asgari ücret zammı” ifadesi tam bir aldatmacadır. Zira asgari ücrete her yıl görünürde bir zam yapılsa da gerçekte işçilerin ücretleri hayat pahalılığı karşısında eridikçe eriyor. Örneğin çeyrek altının 5 lira asgari ücretin 57,62 lira olduğu 1999 yılında 11,52 çeyrek altın karşılığı ücret alan asgari ücretli geçtiğimiz yıl asgari ücret belirlendiğinde sadece 4,74 çeyrek altın alabiliyordu. Asgari ücret zammının ardından 2021 yılı Ocak ayı itibariyle asgari ücretin çeyrek altın karşılığı 3,78‘e düştü. Asgari ücretten bir çeyrek altın daha gitti. Bu hesabı her işçi her ay elektrik, su, doğalgaz faturaları geldiğinde, çarşıya pazara çıktığında yapıyor ve her geçen gün yoksullaşmanın acı ve sıkıntısını yaşıyor.
İşçi hakkını bekleyerek değil söke söke alır!
İşçiler haklı bir öfke içerisinde. Türk-İş’in alınan karara şerh düşmesi de bu saatten sonra yapılacak eleştirel açıklamalar da artık bir şey ifade etmiyor. Milyonların açlığa mahkûm olmaması için gidilecek tek bir yol var. O da örgütlenmektir ve patronların sömürüsünü azaltmak için işçilerin üretimden gelen gücünü kullanmasıdır. Sendikalara bu mücadelede görev düşüyor. İşçi sınıfı, oynanan tiyatroda rol alıp, kağıtlara şerh düşüp, basın açıklamalarında konuşup sahada mücadeleden kaçanlara da hesap sormalıdır. Milyonların her yıl yoksullaştığı, emek gücünün değerinin yıldan yıla düştüğü bu düzeni değiştirmek ise sendikal örgütlenmenin ötesine geçmeyi ve işçi sınıfının siyasete de damgasını vurmasını gerektiriyor.