Barış Atay’a saldıranlar bulunsun! Kollanan tecavüzcü tekrar tutuklansın! Süleyman Soylu istifa!
Süleyman Soylu’nun twitter üzerinden “dikkat et yakalanma” diyerek tehdit edip hedef gösterdiği TİP Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Barış Atay beş kişilik bir grubun saldırısına uğrayıp darp edildi. Saldırganların kimliği belirsiz olsa da azmettirici belli. Barış Atay, Batman’da genç bir kıza 15 gün boyunca tecavüz eden ve intihar etmesine sebep olan uzman çavuş Musa Orhan’ın serbest bırakılmasıyla ilgili bir tweet atarak: “Sen bir tecavüzcüyü kolladın Süleyman Soylu hayatın boyunca her fırsatta yüzüne vurulması, asla unutmaman için uğraşacağız” demişti.
Gerçekten de Süleyman Soylu Musa Orhan’ın tutuklanmasını isteyenler için “bu olayın bazı çevreler tarafından sürekli gündeme getirilmesinin temel nedeni HDP milletvekilinin ve diğer PKK’lıların yaptıklarının üstünü örtmektir” demiş, Soylu’nun açıklamasının ardından “nitelikli cinsel saldırı” suçlamasıyla tutuklanan uzman çavuş “kaçma şüphesi olmadığı” gerekçesi ile serbest bırakılmıştı. Musa Orhan’ın işlediği suçla ilgili çok açık deliller ortada iken, Musa Orhan’ın bir arkadaşıyla tecavüzle ilgili yaptığı iğrenç mesajlaşmalar kamuoyundaki infiali hat safhaya çıkarmışken, bu askerin serbest bırakılmasının Süleyman Soylu’nun açıklamalarından bağımsız olmadığı ortadadır. Kaldı ki ODA TV yazarı Müyesser Yıldız’ın tutuklanması da, yine son günlerde CHP Avcılar Gençlik Kolları başkanının evinin basılarak gözaltına alınması da Soylu’nun sosyal medya üzerinden bu insanları hedef göstermesinden hemen sonra gerçekleşmişti.
Tecavüz ettiği genç kıza “istediğin yere şikayet et bana bir şey olmaz” diyen tecavüzcü bugün elini kolunu sallayarak dolaşmaktadır. Tecavüzcüye gerçekten de bir şey olmamış ama bu olayın hesabını soran milletvekili Barış Atay saldırıya uğramıştır. Kadınları tehdit altında bırakan ve tecavüzcüleri cesaretlendiren bir durumdur bu.
Ayrıca bu olayda polisin ve yargının etki altında kalmasının dışında sokak çetelerinin devreye sokulması söz konusudur. Bu saldırganların kimliğinin tespit edilmesi ve gerekli cezayı görmesinde en ufak bir ihmal ve atalet Süleyman Soylu’nun sorumluluğunun tescili niteliğinde olacaktır. Bu durum ayrıca faşist paramiliter yapıları cesaretlendirecektir. Bir milletvekilinin bu şekilde saldırıya uğradığı koşullarda hiçbir kadının ve hiçbir vatandaşın güven içinde hissetmesi söz konusu olamaz. Dolayısıyla da Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturmaya devam etmesi kabul edilemez.
Diğer yandan saldırıya uğrayanın Barış Atay’ın şahsında tüm TBMM olduğunu da belirtmek gerekir. Cumhurbaşkanlığı sisteminde bakanlar meclisten ve meclis denetiminden azade kılınmıştır. Bunu “kuvvetler ayrılığı” adı altında halka yutturmaya çalışanların ülkeyi getirdiği yer bir bakanın hedef göstermesiyle saldırıya uğrayan milletvekilidir. Yetkilerinden yoksun bırakılan ve zincire vurulan yasama organı TBMM, artık yürütmeden açık açık dayak yer hale gelmiştir. TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un normalde derhal tepkisini göstermesi, hadi diyelim Süleyman Soylu’yu eleştirmedi, hiç değilse yapılan saldırıyı kınaması gerekirdi. Ancak Anadolu Ajansı muhabiri kendisine bu meseleyi soruncaya kadar gıkını çıkarmadı. Sonra da yarım ağızla kınadı. O kadar yarım ağız bir kınama ki Mustafa Şentop’un şahsi sosyal medya hesabında Malezya’nın milli bayramını kutlama mesajı var ama kınamaya dair bir belirti yok. Sonuçta o da bir meclis başkanı olmaktan çok iktidarın meclis komiseri konumundadır. Suskunluğu, tavırsızlığı, kerhen yaptığı kınamayı görünmez kılmaya çalışması suç ortaklığının kanıtıdır. Meclis başkanlığı koltuğunda oturduğu sürece meclisin zaten yerlerde olan itibarı tamamen yok olacaktır.
Barış Atay, bir grup kendini bilmezin değil bir bütün olarak istibdad rejiminin saldırısına uğramıştır. Halkın, Barış Atay’a sahip çıkan tutumu ise saldırganlara ve azmettiricilere verilen bir cevap ve keyfi yönetime karşı bir tepkidir. Bu haklı tepkinin ekmek ve hürriyet için mücadele eden örgütlü bir güce dönüşmesi, tacizlere, tecavüzlere karşı kadınların, sokak çetelerine karşı tüm halkın tek güvencesi olacaktır.