16 Mart Beyazıt katliamını unutmayacağız!
16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi Beyazıt kampüsünde devrimci öğrenciler, faşistler tarafından katledildi. Tarihe 16 Mart Beyazıt katliamı olarak geçen bu olay, 12 Eylül askeri darbesine giden süreçte işçi sınıfına ve devrimcilere yönelik yapılan katliamlar dizisinin önemli bir parçasıydı.
60’lı yıllar Türkiye işçi sınıfı mücadelesi tarihinde artan bir sendikal ve siyasal örgütlülük yıllarıydı. 70’li yıllara gelindiğinde mücadele daha da gelişmiş, olgunlaşmış bir hâl aldı. O yıllarda gençlik içerisinde de devrimci fikirler ve devrimci mücadele geniş kitlelere yayılıyordu. Sınıf mücadelesinin bu artan ivmesi elbette burjuvaziyi ve onun eli kanlı çetelerini rahatsız etmişti. Önce 1977 yılının 1 Mayıs’ında kontrgerilla tarafından gerçekleştirilen bir saldırı sonucunda onlarca emekçi katledildi. 16 Mart 1978’de ise Beyazıt katliamıyla faşistlerin namlusu gençliğe yöneltildi.
Sorumluları biliyoruz, hesap soracağız
16 Mart’da dersten çıkan devrimci öğrenciler, toplu halde okuldan çıkış yaptığı sırada Eczacılık Fakültesi’nin önünde bombalı ve silahlı saldırıya uğradı. Saldırının ardından 7 öğrenci yaşamını yitirirken, 50’den fazlası yaralandı. Bu katliamın zemini aylar öncesinden oluşturulmuştu. Faşist çetelerin, devrimci öğrencileri “Yakında görürsünüz” diyerek tehdit ettiği, katliamdan dokuz gün önce “Sol gruplara mensup öğrencilerin fakülteye devam etmeleri halinde 8-10 gün içinde bu grup üzerine dinamit atılacağı” notu emniyete iletildiği halde öğrencileri korumak için kılını bile kıpırdatmayanlar bu katliamın sorumlularıdır.
Kaldı ki 16 Mart günü, polis timinin başındaki isim olan Reşat Altay hem öğrencilerin meydana doğru gitmelerini sağlayarak hem de saldırganlara doğru yönelen diğer polislere “dur” emri vererek katliamın zeminini hazırlamıştır. Faşist çetelerin, katliam günü üniversiteye polis araçlarıyla getirildiği de bilinmektedir. Katliamda kullanılan bombanın kontrgerilla yüzbaşı Mehmet Ali Çeviker'in deposundaki Amerikan modeli TNT kalıplarından yapıldığı ortaya çıkmıştır. Katliamın sorumluları, hazırlayanları, koruyucuları bellidir. Devlet, yalnızca katliama zemin hazırlamakla kalmamış, olayın ertesinde hiç kimsenin ceza almamasını sağlayarak ve dosyayı kapatarak da katliamı savunduğunu göstermiştir.
Bu dosya bizim için kapanmadı
16 Mart katliamı, faşizmin zehrinin göstergelerinden yalnızca biridir. Burjuva yargısı için dosya kapanmış, dava bitmiştir. Bizim içinse faşizmi yeryüzünden silene kadar, yalnızca 16 Mart değil, faşizmin elinin değdiği her katliamın hesabını sorana kadar bu dava kapanmamış sayılacaktır!
Mücadele devam etmektedir. Sermayenin sömürüsüne karşı ekmek ve hürriyet mücadelesi, emperyalizme karşı anti-emperyalist mücadele sürmektedir. Faşizmin tehdidine boyun eğmeyen devrimci gençlerin cüreti bugün gençliğin devrimci mücadelesine yol göstermektedir. 16 Mart’ı unutmayacağız, hesabını soracağız!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2019 tarihli 114. sayısında yayınlanmıştır.