Anayasa yok! YSK yok! Seçim yok! O halde boykot!
Devrimci İşçi Partisi olarak Aralık ayının başında “Düzen partilerinden kop! Ekmek ve Hürriyet kavgasında birleş!” şiarı ile yerel seçimlerde boykot çağrısı yapmıştık. Gelişmeler boykot tavrının istibdada karşı ekmek ve hürriyet mücadelesinde tek geçerli tutum olduğunu kanıtlamaktadır. Çağrımız öncelikle hakim sınıfların yerel parsa kapma kavgasında asla yeri olmayan sosyalistleredir. Boykotta birleşmekten başka yol yoktur. Halkı uyarma ve seferber etme görevi herkesten önce sosyalistlerin omuzlarındadır. Bir kez daha “atı alıp Üsküdar’a geçenleri” seyretme lüksümüz yoktur.
İstibdad kaldığı yerden devam etmektedir
Erdoğan, anayasanın açık hükmünü hiçe sayarak ve ayaklarının altında çiğneyerek Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na aday gösterdi. OHAL koşullarında yapılan, pek çok şaibe ile anılan referandum ve genel seçimlerin ardından, muhalefet hiçbir şey olmamış gibi 31 Mart seçimlerine hazırlanmaya başlayınca, haliyle Erdoğan ve AKP de kaldığı yerden devam ediyor.
Anayasanın 94. maddesinin son paragrafı açıkça meclis başkanının partisinin meclis içindeki ve dışındaki siyasi faaliyetlerine katılmasını yasaklıyor. Yani Binali Yıldırım’ın aday olmak bir yana AKP’nin, adaylarını açıkladığı toplantıya katılması bile anayasaya aykırıdır. Erdoğan konuşmalarında Binali Yıldırım’ı meclis başkanı sıfatıyla ve bu anlamda güçlü bir aday olarak seçtiklerini açıkça ifade etmiş durumda.
Normal koşullar altında YSK’nın bu adaylığı reddetmesi gerekir. Ancak seçimlerin güvenli ve adil biçimde gerçekleşmesinden sorumlu bu kurul da bağlanmış durumda. AKP iktidarı, Yıldırım’ın adaylığı ile gerçekleştirdiği açık anayasa ihlaline, 2019 başında görev süresi dolan YSK üyelerinin görev süresinin torba yasa ile uzatılmasıyla bir yenisi ekledi. Seçim kanunlarında yapılacak değişiklikler anayasanın 67/son maddesi gereği bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamaz. Buna göre görev süresi uzatılan YSK üyelerinin 31 Mart seçimlerini yürütmesi anayasaya aykırı ve YSK’nın tüm kararları geçersiz olacaktır.
Geriye Anayasa Mahkemesi (AYM) kalmaktadır. Anayasa Mahkemesi'nin OHAL döneminde kendi içtihatlarını da çiğneyerek KHK’larla bir istibdad rejimi kurulmasına nasıl izin verdiğini hep birlikte gördük. Anayasa maddesi ne kadar açık olursa olsun yargıyı yürütmenin sultası altına sokmuş bu istibdad rejiminde Anayasa Mahkemesi’nin ne yapacağı meçhuldür.
Düzen muhalefeti istibdadın suç ortağıdır
CHP’nin AYM ve YSK’ya başvuru koşullarını araştırdığı söylenmektedir. Bu durum aleyhinde yapılacak her türlü hukuki girişim meşru ve haklıdır. Ne var ki CHP’nin bu yöndeki olası tutumu siyaseten geçersizdir. Zira mesele sadece Binali Yıldırım’ın adaylığının teknik olarak anayasaya uygun olup olmaması değildir. Mesele, istibdadın kendisini hiçbir hukuk kural ve kaidesi ile sınırlamaksızın seçimlerin propaganda, oylama ve sayım aşamalarını kendi çıkarları doğrultusunda düzenlemesidir.
Buna karşı hukuki değil siyasi bir karşı koyuş şarttır. Binali Yıldırım’a karşı çıkarttıkları müteahhit İmamoğlu, AKP’li eski belediye başkanlarını gezerken ve saray kapısında randevu kovalarken böyle bir siyasi karşı koyuş mümkün değildir. Muharrem İnce’nin 24 Haziran gecesi “adam kazandı” diyerek yaptığını, CHP bu sefer seçim öncesinden başlayarak yapmaktadır.
Siyasi hedefi MHP’nin yerini almak olan İyi Parti ve burjuva muhalefetinin diğer unsurları da CHP ile aynı pozisyondadır. Ankara’da Melih Gökçek dönemini eleştirmekten imtina eden üslubuyla AKP’den takdir toplayan faşist CHP adayı Mansur Yavaş bu gerici ortaklık zeminin bir sembolü halindedir.
Düzen muhalefetinin durumu bu iken HDP de kendi belediyeleri kayyımlarla zapt edildiği ve gelecekte de aynısının yapılacağı açık açık ilân edildiği hâlde, hâlâ AKP’yi sandıkta geriletmekten bahsetmekte ve bunun için CHP ve Millet İttifakı unsurları ile işbirliği arayışlarını sürdürmektedir.
Anayasa, hak, hukuk tanımazlığa boykotla cevap verilmelidir
İstibdad rejimi sadece bir aday göstermiyor, 31 Mart seçimlerini hiçbir kural ve kaide tanımadan kendi çıkarlarına uygun şekilde yapıp sonuçlandıracağını ilân ediyor. Buna verilecek tek geçerli ve anlamlı cevap boykottur! Ancak kitlesel bir boykotla, istibdadın anayasa, hak, hukuk tanımayan pervasızlığı püskürtülebilir.
Kaldı ki bugün Binali Yıldırım’ın anayasaya aykırı adaylığının iptali ya da meclis başkanlığından istifası mutlak bir gerekliliktir ama yeterli değildir. Anayasa Mahkemesi’nin anayasaya uygun karar vermesi bile artık bir kitle seferberliğini gerektirmektedir. Hürriyeti kazanacak güç, emekçi halkın sandıklarda kimin parsayı toplayacağının kavgasına oy atmasıyla değil kendi kaderini eline almasıyla ortaya çıkabilir.
Mecliste figüran rolünü sineye çeken hiç kimsenin kendine muhalefet yakıştırması yapamayacağı bir noktaya gelinmiştir. Sine-i millet dışında milletin hakkının hukukunun korunamayacağı bir aşamadayız.
AKP ve müttefiklerinin karşısına aynı onlar gibi müteahhitlerden, tüccarlardan, tefeci ve toprak ağalarından dizilmiş listeleriyle çıkanlar, elbette kendi ikballeri için hürriyeti ilk feda edecek olanlardır.
Boykotta birleş! Birleşik İşçi Cephesi’ni inşa et! Ekmek ve hürriyet için zincirsiz Kurucu Meclis!
Bir kez daha sorumluluk Türkiye’nin sosyalistlerindedir. Hürriyetin kalbine hançer saplanırken birkaç yerel yönetime odaklanan bir siyasetle yerel mevziler kazanmaktan ve AKP’yi sandıkta geriletmekten bahsetmek, ölümcül bir hata ve sorumsuzluktur. Böyle bir durumda yerel yönetimlere baş koymak, başını kuma gömmekle eşdeğerdir.
Sosyalistler hep birlikte istibdada karşı hürriyet için yerel seçimleri boykot etmek üzere birleşmelidir! Daha önce hangi partiye oy vermiş olursa olsun, istibdadın açlığa ve sefalete mahkûm ettiği milyonları ekmek ve hürriyet kavgasında, bir birleşik işçi cephesinde birleştirmek için kolları sıvamalıyız!
İstibdadı, yozlaşmış düzen siyasetinin ve kapitalizmin yıkıntılarının altında bırakalım! Bu harabelerin üzerinden işçi ve emekçilerin nasırlı elleriyle, zincirsiz bir Kurucu Meclis’le Türkiye’yi yeniden kuralım!
Devrimci İşçi Partisi
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ocak 2019 tarihli 112. sayısında yayınlanmıştır.