Kimyasal katliam kuşkulu, emperyalist provokasyon gerçek
Doğu Guta’da Suriye ordusunun kuşatması altındaki Duma’da kimyasal silahla katliam yapıldığı iddia edildi. 49 ila 70 kişinin kimyasal gazla öldürüldüğü iddiaları Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne ve Suriye’li Amerikan Tıp Topluluğu’na dayandırılıyor. Yine İngiltere tarafından finanse edildiği bilinen “Beyaz Baretliler” grubu da kimyasal gazla ölen sivillere ait çeşitli görüntüler paylaştı. İddiaları yalanlayan Suriye hükümeti, Rusya ve İran, provokasyon iddiasında bulundu.
Emperyalistler yerini yapmıştı
7 Nisan günü gerçekleştiği iddia edilen saldırıya ve bu saldırının kaynağına ilişkin somut kanıtlar sunulabilmiş değil. Tarafların hiçbirine kefil olmak mümkün değil. Diğer yandan gelişmelerin seyrine bakıldığında peşinen Suriye ordusunun katliam yaptığını söylemek hiç doğru olmayacaktır.
Öncelikle Şubat ve Mart aylarında bir kimyasal saldırı olasılığı ABD tarafından gündemde tutulmaktaydı. Önce adı verilmeyen askeri yetkililer Reuters’e demeç verdi, daha sonra Savunma Bakanı Mattis konuştu ve olası bir saldırıda Suriye’yi vurabileceklerini söyledi. Geçtiğimiz yıl aynı gün yani 7 Nisan 2017’de Donald Trump, göreve geldikten sonra Esad’ın İdlib’te kimyasal silah kullandığı gerekçesiyle Şayrak hava üssünü Tomahawk füzeleriyle vurmuştu.
ABD önce bekçi köpeği İsrail’i saldı
Bu yılki kimyasal silah senaryosunda ABD, Suriye’yi kendi füzeleriyle vurmak yerine bekçi köpeği İsrail’i saldı. İsrail’e ait F-15 uçakları Lübnan hava sahasından geçerek Suriye’ye ait T-4 havaüssüne 8 füze attı. Bu füzelerden bazıları Suriye havasavunma sistemlerince önlense de saldırı sonucunda ölü ve yaralılar olduğu bildirildi.
Provokasyon iddiaları
Kimyasal silah saldırısı iddialarının ardından Duma’da Rusya’nın aracılığıyla kentin boşaltılmasına ilişkin silahlı gruplarla bir anlaşma yapıldı ve kente tahliye için otobüsler gönderildi. Duma’da Ceyş-ül İslam adlı mezhepçi çete hâkim konumda. Bu grup ABD emperyalizmine yakınlığıyla ve ABD tarafından omuzdan ateşlenen füzeler ve anti-tank silahlarıyla donatılmasıyla tanınıyor. Bu grubun Duma’dan ayrılmadan önce emperyalist güçlere ve Siyonizme saldırı gerekçesi vermek üzere bir provokasyona girişmiş olması önemli bir olasılık olarak karşımızda duruyor. Zira ABD geçtiğimiz aylarda ABD “kimyasal silah saldırısı olursa vururuz” tehditleri savururken Rusya da ısrarla bölgedeki çetelerin bir provokasyon hazırlığı içinde olduğunu iddia ediyordu. Elbette ki taraflar kendi çıkarlarını gözeterek olaya yaklaşıyor. Tüm iddialar kanıtlanmaya muhtaç. Ancak Suriye’de daha önce yaşananları hatırlarsak sürece daha sağlıklı bakmak mümkün olacaktır.
Önceki katliamın altından mezhepçi Amerikancı çeteler çıkmıştı
Bilindiği gibi ilk önemli kimyasal silah katliamı yine Doğu Guta’da21 Ağustos 2013’te gerçekleşmişti. Bu saldırıdan önce de yine kimyasal silah iddiaları ayyuka çıkmıştı. İddiaların kaynağı ise İsrail’di. İsrail bu silahların Hizbullah’ın eline geçebileceği uyarısında bulunuyor ve emperyalist güçleri Suriye’yi saldırmaya ikna etmeye çalışıyordu. Doğu Guta’ya atılan kimyasal silah başlıklı füzeler yüzlerce insanı katletti. Süreç ABD’nin ve Rusya’nın anlaşmasıyla Suriye’nin elindeki kimyasal silahları kısa bir süre içinde Birleşmiş Milletler gözetiminde tasfiye etmesiyle sonuçlandı. Ancak bu olayda Suriye ordusunun kimyasal silah kullandığı hiçbir zaman kanıtlanmadı. Tam aksine BM denetçileri füzelerin Suriye ordusunun denetiminde olmayan bölgelerden fırlatıldığını tespit etti. Füzelerin atıldığı yer El Nusra’nın müttefiki Suudi destekli Liva El İslam’ın kontrolünde bulunmaktaydı. Katliamdan 8 ay sonra ise ABD’li Pulitzer ödüllü yazar SeymourHersh yayınladığı bir makalede saldırının El Nusra ve müttefikleri tarafından yapıldığını yazdı.
Emperyalist Siyonist provokasyon ve tehditlere prim verilmemeli
Her ne kadar saldırıların failleri hakkında net bir bilgiye sahip olmasak da hem geçmişte yaşananlar hem de bugün olup bitenler hesaba katılmalı ve asla ABD emperyalizminin ve müttefiklerinin tehditlerine prim verilmemelidir. İsrail ilk saldırıyı yaparak perdeyi açmıştır. ABD emperyalizmi silahlarını Suriye’ye doğrultmuş durumdadır. Fransa emperyalist kampanyaya katılmaya hazırdır. Türkiye ise daha Tomahawk füzelerini alkışladığı gibi erkenden tezahürata başlamıştır. Bu tutumların hangi taraftan olursa olsun Suriye halkının menfaatleriyle ilgisi yoktur.