Vampirlik Fonu’nun Türkiye Petrolleri'ndeki icraatına karşı işçi denetimi gerek!
Eskiden TPAO diye bilinen Türkiye Petrolleri’nin işçileri, Petrol-İş sendikasının öncülüğünde şirketin Ankara’daki Genel Müdürlük binasını işgal etti. Bu eyleme yol açan, özelleştirme ve taşeronlaştırma yolunda izlenen politika. Türk Petrolleri, birçok başka güçlü kamu şirketiyle birlikte, Ağustos 2106’da kurulan Vampirlik Fonu’na (resmi adıyla Türkiye Varlık Fonu) devredilmişti. Şubat ayında Türkiye’nin birtakım dev kamu şirketi bu fona devredilince, Gerçek sitesinde Levent Dölek yoldaşımız fona Vampirlik Fonu adını vermiş, yapılanın “gizli özelleştirme” olduğunu ileri sürmüştü (http://gercekgazetesi.net/ekonomi/vampirlik-fonu). İşte şimdi dün “gizli” olan bugün “açık” hale geliyor.
Özelleştirme ve taşeronlaştırma burada Türkiye Petrolleri’nin saha hizmetlerinin (Adıyaman, Batman, Trakya ve Ankara genel Müdürlük) “Turkish Petroleum International Company (TPIC)” adı altında 1988’de kurulmuş olan bir şirkete devredilmesi biçimini alıyor. “Kırk yıllık Kâni olmaz Yani” derler ama, 1954 yılında kurulan ve Türkiye’nin esaslı kamu kuruluşlarından biri olan TPAO’nun yerini adım adım bu İngilizce adlı, tabii “yerli ve milli” (!) şirket alıyor! Bu sayede, Türkiye Petrolleri’nde çalışan işçiler bölünmüş olacak. Sendikal örgütlenme zayıflayacak, koşullar uygun olduğunda da yok edilecek!
İşte işçinin tepki göstermesine yol açan bu. Proje bir yıldır konuşuluyor. Projenin sahibi damat Berat Bey’in başında olduğu Enerji Bakanlığı. Petrol-İş projeye karşı çıkıyor. Ama sendika başkanı Ali Ufuk Yaşar’ın söylediğine göre başbakanla bile görüşüyorlar ama enerji bakanıyla görüşmek olanaklı olmuyor! Şimdi tasarı Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılınca sendika ve işçiler seslerini duyurmak için çareyi Türkiye Petrolleri’nin genel müdürlük binasını işgalde buluyorlar.
İşçilerin binayı işgali sırasında güvenlikle epeyce gergin anlar yaşanıyor. Ama yüzlerce işçi kararlılıkla davranınca güvenlik geri basmak zorunda kalıyor. İşçiler TP yönetimini istifaya çağırmanın dışında “İş ekmek yoksa barış da yok!” sloganıyla binayı çınlatıyor. İşgal bir süre sürdükten sonra Enerji Bakanlığı sendika yönetimiyle görüşmeyi nihayet (!) kabul edince işgal kaldırılıyor.
Tabii esas işgalcinin Türkiye Petrolleri’nin paket paket küçültülmesine, böylece özelleştirilmesinin temelinin atılmasına, işçi kolektifinin gücünün kırılmasına izin veren TP genel müdürlüğü olduğu kuşku götürmez. Madem yok etmek istiyorsunuz, kamu malının yağmalanmasına göz yumacaksınız, başında ne diye oturuyorsunuz?
İşçilerin kurumu kamu malı olarak korumak amacıyla işgali, aslında çözümün ne olduğunu da ortaya koymuş oluyor. Türkiye Petrolleri’nin “Törkiş Petroleum” haline gelmesini, kırk yıllık Kâni’nin Yani olmasını, sonunda uluslararası petrol piyasasının köpekbalıklarına yem olmasını engelleyecek olan işçi denetimidir.