İstibdadSA
İstibdadın sopası bu sefer de banka ve sigorta işçilerinin başına indi. Sabancı Holding'in bankası Akbank ile Banksis arasındaki 17. Dönem toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanmasının ardından sendikanın ilan ettiği grev Bakanlar Kurulu tarafından yasaklandı. Resmi gazetede yayınlanan yasak kararının başında yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzası bulunuyor. Gerekçe ise grevin finansal istikrarı zedeleyici nitelikte olması. Bu gerekçe yasaya istibdadın 678 sayılı KHK'sı ile eklenmişti. Bu KHK, hükümete, bankacılık sektöründe yapılacak grevlerin ertelenebilmesi yetkisi veriyor. Ancak bu maddenin daha önce de yasaya eklenmek istendiğini ve Anayasa mahkemesi tarafından iptal edildiğini ekleyelim. Yani Akbank grevi Anayasa'ya aykırılığı tescilli ama OHAL fırsatçılığı ile arka kapıdan yasaya iliştirilmiş gayri meşru bir maddeye dayanarak yasaklanmış durumda.
Rekor kâr eden Sabancı işçilerin taleplerine sırt çeviriyor
Görünürdeki gerekçe ile gerçekler arasında yine büyük bir açı farkı var. Erdoğan ve AKP açısından finansal istikrar denen şey Türkiye'nin en büyük patronlarından Sabancı'nın bankası olan Akbank'ın kârlarının istikrarından ibaret. 2016 yılında 4 milyar 528 milyon 712 lira rekor kâr açıklayan Akbank, işçilerin insanca çalışma koşulları ve geçinebilecek ücret taleplerini görmezden geldi. Yetmedi bankada örgütlü Banksis sendikasından kurtulmak için türlü hilelere başvurdu. 2008 krizinde yine kârda olduğu halde 1700'e yakın işçi çıkartarak gündeme gelen Akbank, işçi düşmanı politikalarını yıllar içinde istikrarlı şekilde sürdürdü. Toplu çıkarmaların yarattığı tepki yüzünden adı kötüye çıkan Akbank son yıllarda peyderpey yapılan işçi çıkartmalara 2000'e yakın personelinin işine son verdi. Bu işten çıkartmalara çalışanların Banksis'ten istifa etmesine yönelik baskılar da eşlik etti. Akbank'ın istifa baskısında en büyük kozu ise işten çıkartma tehdidi oldu.
Akbank'ın tescilli işçi ve sendika düşmanlığı
İş mahkemelerine yansıyan çok sayıda davada Akbank sendikalaşmayı kırmak amacıyla haksız fesih yaptığı için sendikal tazminata hükmedildi. Bu davalar Akbank'ın sendika düşmanlığını tescillemiş oldu. Ancak Akbank durmadı. Tazminatları ödeyip işten çıkarmaları ve tehditlerini sürdürdü. Son olarak da Banksis'in üye sayısının yetersiz olduğu gerekçesiyle yetkisizlik davası açtı. Mahkeme bu davada da Banksis'in yetkili olduğuna hükmetti ve sendika işçiler adına toplu sözleşme masasına oturdu.
Banka ve sigorta işçileri kendilerinin emeği üzerinden elde edilen rekor kârlar ortada iken elbette haklarını almak için üretimden gelen güçlerini kullanma yoluna gideceklerdi. Ancak Sabancı, haksızlığı ve hukuksuzluğu tescil edilmiş uygulamalarından geri adım atmak yerine emekçilere saldırmaya devam etti. Bu saldırısında Erdoğan ve AKP'nin istibdadını yanında göreceğini biliyordu. Sabancı, işçilerin üretimden gelen gücünü, istibdadın sopasıyla kırabileceğini biliyordu ve öyle de oldu.
İstibdadın sopası Sabancı'nın sopası
Şimdi 60 gün süreyle erteleme adı altında fiilen yasaklanan grev 60 günün sonunda anlaşma olmazsa yüksek hakem tarafından bağıtlanacak. Akbank vatandaşı modern tefecilikle soymaya, işçilerini sömürmeye ve kâr rekorları kırmaya devam edecek. Ne de olsa AKP ve Erdoğan'ın istibdadının sopası aynı zamanda Sabancı'nın sopası. İşte bu yüzden istibdadın sopasını kırmanın, işçi çıkartmalara, sendikasızlaştırmaya, grev yasaklarına hep birlikte HAYIR demenin zamanıdır.