DİP Bildirisi: Barışa ve siyasi çözüme evet! Tasfiyeye, başkanlık sistemine, ekonomik anayasaya, petrol kavgasına hayır! Newroz'da alanlara!

İşçi ve emekçiler, barışı ve siyasi çözümü ne MİT’in, ne AKP hükümetinin ve Erdoğan’ın ne de sermayenin temsilcilerinin iradesine bırakamaz. İşçi sınıfının çıkarlarını yansıtan bir barış Kürtlere özgür bir statü, Türk ve Kürdün tam eşitliğini; Türk ve Kürdün diğer halklara karşı değil Türk, Kürt ve tüm halkların emperyalizme karşı birliği ve kardeşliğini içerir. Tasfiyeye, başkanlık sistemine, ekonomik anayasaya, petrol kavgasına ve yeni savaşlara karşıdır!

<--break->

Kürt sorununun siyasi bir çözüme kavuşturulması ve barışın sağlanması sadece Kürt halkının değil tüm işçi ve emekçilerin de ortak çıkarınadır. Çünkü Kürt sorunu dolayısıyla yaşanan savaşın maddi ve manevi tüm ceremesini işçiler ve emekçiler çekmiştir. Askerde, dağda ölen, savaşın masrafı kuruş kuruş cebinden çalınan tüm işçiler ve emekçilerdir. Kürt halkının esareti, tüm işçilere vurulmuş bir pranga olmuştur. Kirli savaşın yürütücüsü sermaye iktidarları aynı zamanda işçi ve emekçileri taşerona, sigortasız, sendikasız çalışmaya mahkûm etmiştir, işçi sınıfının haklarını tırpanlamış, sendikal ve siyasal mücadelelerini de yine zorla bastırma yoluna gitmiştir.

Savaşın sona ermesi ve barışın sağlanmasının yanı sıra Türk ve Kürt halklarının tam eşitliği de işçi ve emekçilerin ortak çıkarlarını yansıtmaktadır. Kürt coğrafyasının yer altı ve yerüstü kaynaklarını sömüren, Kürtlerin batıya göç etmesinden ucuz işgücü olarak faydalanan, milliyetçiliğin yükselmesiyle iki halkın birbirine düşmanlık beslemesini emekçi halkı bölmek için kullanan işçiler değil sermayenin ta kendisidir.

İşte bu sermaye güçleri, TÜSİAD’ı, MÜSİAD’ı ve TUSKON’uyla, çıkarlarını savunan yargısı, MİT’i ve AKP hükümetiyle barışa fesat karıştırmaktadır. Halkın önemli bir kesiminin yüreğini kaplayan barış ve huzur isteğini kendi çıkarları için istismar etmektedir. Barışı Kürt halkının siyasi örgütlerinin tasfiyesi hedefine bağlamaktadır. Kürt ve Türk halklarının barış özlemini adeta bir şantaj malzemesi olarak kullanarak anayasada sermayenin ayağına bağ olan maddelerin kaldırılmasını hedeflemektedir. Bu hedeflerine taktıkları ad “ekonomik anayasa”dır. Çözümün bedeli olarak sermayenin diktatörlüğünü Erdoğan aracılığıyla sürdüreceği bir başkanlık sistemini öne sürmektedir. Kürt halkının kendi kendini yönetme idealini Avrupa yerel yönetimler şartına bağlayarak sulandırmakta, özgürlük yerine sömürüyü arttıracak bölgesel asgari ücret, yerel hizmetlerin özelleştirilmesi ve taşeronlaştırılmasını dayatmaktadır.

Tüm bunların yanında sermayenin ağzını sulandıran Kürt coğrafyasının büyük bölümü bugünkü Irak sınırları içinde olan zengin petrol ve doğalgaz yataklarına ulaşmaktır. Sermaye ve sermayenin çıkarlarını koruyan AKP hükümeti, bu coğrafyanın yeniden sömürgeleştirilmesini sağlayarak Ortadoğu’daki emperyalist paylaşım kavgasında yer kapma çabasındadır. Bunun anlamı barış adı altında Türkiye’nin bu sefer Kürtlere karşı değil ama Kürtlerle birlikte yeni savaşlara sürüklenmesidir. Irak’ta ve Suriye’de halen yaşananlar düşünüldüğünde sermayenin bu kanlı oyunu, 30 yıldır süren savaşın yarattığı yıkımın, ölümlerin ve acıların çok daha büyüklerini yaşatacaktır.

İşçi ve emekçiler, barışı ve siyasi çözümü ne MİT’in, ne AKP hükümetinin ve Erdoğan’ın ne de sermayenin temsilcilerinin iradesine bırakamaz. İşçi sınıfının çıkarlarını yansıtan bir barış Kürtlere özgür bir statü, Türk ve Kürdün tam eşitliğini; Türk ve Kürdün diğer halklara karşı değil Türk, Kürt ve tüm halkların emperyalizme karşı birliği ve kardeşliğini içerir. Tasfiyeye, başkanlık sistemine, ekonomik anayasaya, petrol kavgasına ve yeni savaşlara karşıdır!

Bu anlayışla Newroz alanları, Kürt halkı ile tüm işçi ve emekçilerinin ortak taleplerinin ve sermayeye, sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı güçlü bir direncin adresi olmalıdır.

Newroz kutlu olsun! Newroz piroz be!

Kürt halkına özgürlük! Bütün işçilere iş, ekmek, sendika!

Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!