Mısır: Devrime stepne bile yetti!
Mısır yeni bir döneme giriyor. Cumhurbaşkanlığı seçimini Müslüman Kardeşler’in adayı Muhammed Mursi kazandığında, Gerçek gazetesi bu adayın seçime girmesi yasaklanmış olan asıl adayın yedeği olduğu için halk arasında “stepne” olarak tanındığını yazmıştı. Ne var ki, askeri yönetime bir tokat atmak için bu stepne bile yetti. Devrimin gücüyle devletin doruğuna yükselen Mursi, görevini devralır almaz sabık diktatör Mübarek’in devrilmesinden (11 Şubat 2011) beri ülkeyi yönetmekte olan Yüksek Askeri Şura’ya (YAŞ) karşı sert bir çıkış yaptı. Böylece, devrimin ilk hamlesinde halledemediği bir sorun çözülmüş, Mısır, askeri yönetimi büyük ölçüde geride bırakmış oldu.
Muhammed Mursi, Ağustos ortasında, önce, Sinai Yarımadası’nda köktendinciler olduğu iddia edilen birtakım güçlerin 16 Mısır askerini öldürmesini vesile ederek ülkenin istihbarat örgütünün şefini görevden aldı. Hemen ardından daha da önemli bir adım attı. YAŞ’ın başında olan Savunma Bakanı Mareşal Tantavi’nin de görevine son verdi. Bu, bir dönemin sonu demek. Tantavi, 20 yıldan daha uzun bir süre boyunca Mübarek’in Savunma Bakanlığını yapmış biri. Yani eski rejimin devamlılığının, Mübarek’in feda edilmesi yoluyla askeri bir yönetimin muhafaza edilmesinin en belirgin sembolü idi. Üstelik, Tantavi’nin yanı sıra Genelkurmay Başkanı General Sami Enan ile üç kuvvetin komutanları da görevlerinden alındı. Yani YAŞ’ın prestiji ağır bir darbe aldı.
Yeni cumhurbaşkanı ordunun sadece prestijine değil, yasal gücüne de ciddi bir darbe vurdu, kendi yetkilerini ise genişletti. YAŞ, hemen seçimlerin arefesinde, 17 Haziran’da bir kararname çıkararak yeni seçilecek cumhurbaşkanının çeşitli alanlardaki yetkilerini sınırlıyordu. Mursi bu kararnameyi iptal ederek YAŞ’ın bu alanlardaki tekeline ciddi bir darbe vurdu.
Yaskut, yaskut, hükm-ül asker!
Gerçek okuyucuları, Mübarek’in devrilmesi sonrasında Mısır devriminin ana sloganının “Yaskut, yaskut, hükm-ül asker!” olduğunu hatırlayacaklardır. Yani: “Yıkılsın, yıkılsın, askeri yönetim!” Devrimin 11 Şubat ile cumhurbaşkanlığı seçimleri arasında, kitlelerin her sokağa çıkışındaki bu ana talebi şimdi dolaylı bir yoldan gerçekleşiyor. Friedrich Engels, Avrupa’da 1848 devrimlerinin yenilmesine rağmen, eski rejimin birçok ülkede “devrimin tereke memuru” gibi davrandığını, yani mirasının taşıyıcısı haline geldiğini yazar. Mısır devrimi üstelik henüz yenilmiş bir devrim de değildir. Bu yüzden, devrimin baş talebi şimdi devrimin kararlı bir savunucusu olmayan bir yönetici tarafından yerine getirilmiştir. Mursi’nin bu adımı, kendi iktidarını sağlamlaştırmayı hedeflese de, Müslüman Kardeşler’in, kendisini onlarca yıldır baskı altında tutan ordudan bir intikamı gibi görülebilse de, son tahlilde devrimci kitlelerin iradesinin çarpık bir yoldan gerçekleşmesi olarak kavranmalıdır. Mısır’da politik devrim bir adım daha atmış, Mübarek’ten sonra orduyu da iktidardan indirmiş olmaktadır. Devrimin büyüklüğü, “stepne” olarak anılan yeni cumhurbaşkanının bile bu adımı atmasını olanaklı kılmıştır.
Mısır ordusu elbette koşulları uygun bulduğunda karşı saldırıya geçebilir. Devrim cephesinin uyanık olması, kendi görevini “stepne”ye teslim etmemesi belirleyici olacaktır.
Mısır devrimi ABD’nin başına bela
Mısır politikası konusunda herhangi bir bilgisi olan herkes, ABD’nin bu ülkedeki esas aktarma kayışının ordu olduğunu bilir. Mısır devrimi bu yüzden ABD’nin bu ülkedeki hakimiyetinde önemli bir gedik açmış olmaktadır. Arap devriminin gerçekliğini yadsıyan, bu olayların “ABD’nin Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmesi”nin ürünü olduğunu iddia eden çevreler bir kez daha ayazda kalmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Mısır’a giden ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, hem Mursi’yi, hem Tantavi’yi ziyaret etmişti. Sanki Mısır’ın iki başı varmış gibi! Şimdi başlardan biri düşmüştür. Bu, ABD’nin Mısır’da yepyeni bir strateji ve yepyeni ilişkiler yaratmasını gerektiriyor. Burada Müslüman Kardeşleri evcilleştirmek için Tayyip Erdoğan’a büyük rol düşecektir. Tabii o da ABD’den ödülünü bekleyecektir.
ABD Mısır devrimini dizayn etmemiştir. Mısır devrimi, ABD’yi dış politikasını yeniden dizayn etmeye zorluyor!
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Eylül 2012 tarihli 35. sayısında yayınlanmıştır.