YSK’nın gerekçesiz kararı

YSK'nın gerekçesiz kararı

YSK, İstanbul seçimlerinin iptaline ilişkin 200 sayfadan fazla uzunluktaki gerekçeli kararını açıkladı. “Çok para haramsız, çok laf yalansız olmaz” diye bir söz vardır. Nitekim gerekçeli karara bakıldığında gerekçeler çok olduğu için değil ortada bir gerekçe olmadığı için sayfa kalabalığı yaratıldığı görülüyor. YSK çoğunluğunun iptal gerekçesi, sandık kurulu başkan ve üyelerinin usulüne uygun şekilde belirlenmemesine, bazı sandık tutanaklarının hazırlanmamış ya da imzasız olmasına ve kısıtlı seçmenlerin oy kullanmış olmasına dayanıyor. Tüm bunların seçim sonuçlarını etkilediği iddia ediliyor.

YSK, kendisi bu unsurların tek başına seçim iptaline gerekçe olamayacağını itiraf ediyor. Ancak diyor YSK, “biz tüm bunları sandık kurulu üyelerinin usulsüz belirlenmiş olması ile birlikte düşündük.” İnsan karşısındakinin muteber ve güvenilir bir kurul olduğunu varsayarsa şu sonuca ulaşmalıdır: Demek ki usulsüz seçilen sandık kurulu üyeleri, bazı tutanakları imzasız olanlarla değiştirdi ya da doğrudan yok etti; kısıtlı seçmenlerin oy kullanmasına göz yumdu; tüm bunları AKP aleyhine ve CHP lehine olacak şekilde yapıp seçim sonuçlarına etki etti…

200 sayfada her şey var, gerekçe yok!

Boşuna aramayın, 200 sayfalık kararda böyle bir şey yok! Tam tersine özellikle YSK Başkanı Sadi Güven dâhil olmak üzere muhalefet şerhi koyanların yazdıklarından anlıyoruz ki tam tersine imzasız tutanakların olduğu ya da tutanakların bulunmadığı sandıklardan çıkan oylarda herhangi bir oynama, değişiklik ya da halkın diliyle herhangi bir hırsızlık emaresi yok! Oy kullanan kısıtlı seçmen sayısı ise sadece 700 kişiden ibaret! YSK’nın karar gerekçesi AKP’li Ali İhsan Yavuz’un alay konusu olan “hiçbir şey olmasa bile mutlaka bir şey oldu” sözünden zerre farklı değil.

Herkesin merak ettiği, sandığa atılan pusulalardan neden sadece Büyükşehir’in şaibeli olduğu sorusunun da tatmin edici bir cevabı yok. Ona itiraz edilmedi o yüzden bakmadık deniyor ve geçiliyor. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği 24 Haziran seçimlerinde de aynı sandık kurulu üyelerinin var olmasına da aynı cevap veriliyor: “Mesele şimdi önümüze geldi…” YSK’nın daha önce sandık kurullarının belirlenmesindeki usulsüzlüğü iptal gerekçesi saymayan emsal kararları ile ilgili olarak ise tanıdık bir yanıt var: “Dün dündür bugün bugündür!”  Oysa muhalefet şerhleri gayet açık bir şekilde belirtiyor: “Dünkü usulsüzlük iptal gerekçesi değilse bugünkü de değildir!”

6 Mayıs’tan önce 27 Aralık var

Bugün açıklanan ve karşımızda olan YSK’nın gerekçesiz kararıdır. Ancak yine de karar verilmiştir ve 23 Haziran’da seçimler yenilenecektir. Bu kararın gerçek gerekçesini arayan boşuna 200 sayfa içinde debelenmesin. 27 Aralık 2018 tarihine gitsin. Bu tarihte görev süreleri biten 6 YSK üyesinin görevlerinin 31 Mart’ı kapsayacak şekilde uzatılması için bir yasa çıkarıldı. Anayasa’da seçim kanununda yapılan değişikliklerin 1 yıl içerisinde yapılacak seçimlerde uygulanmayacağına dair açık hüküm olduğu halde görev süresi uzatılan YSK üyeleri ile seçimlere gittik. Ve tabii ki yanılmıyorsunuz! Söz konusu 6 üyeden 5’i İstanbul seçimlerinin yenilenmesi için oy kullandı.

YSK üyelerinin görev süresinin neden uzatıldığı şimdi belli oldu

Şimdi de YSK’nın usulsüz bir şekilde görev süresinin uzatılma gerekçesine bakalım. AKP, YSK üyelerinin görev sürelerini uzatırken mevcut üyelerin bilgi ve tecrübe edindikleri, eğer değiştirilirse seçimlerin düzen içinde yapılmasında sorun yaşanabileceği söylüyordu. Şimdi ortada izahı zor bir paradoks var. Sözde seçimler düzen içinde yapılsın diye görev süresi uzatılan YSK üyeleri, almış oldukları kararla kendi sorumlulukları altındaki seçimin, toplam seçmen sayısının 5’te 1’inin bulunduğu İstanbul’da düzen içinde yapılamadığını söylüyorlar! Devam edelim… Peki, Anayasa Mahkemesi YSK üyelerinin görev süresinin uzatılması için ne demişti? AYM, bu üyelerin görev süresinin uzatılmasına yapılan itirazı reddederken düzenlemenin “YSK üyelerinin yürütme erkinin etkisinde kalmasına ve tarafsız karar almamasına neden olmayacağı gibi seçimlerin dürüstlüğü ve yargı bağımsızlığı ilkelerine aykırı olmadığını” iddia etmişti.

Biri tutmuş, biri yolmuş, biri pişirmiş, sonunda İstanbul seçimleri iptal edilmiş… Oy veren vatandaş da hani benim oyum diyor!

Unutmayın!

Ama unutmayın! Her şey gözlerin önünde oldu. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belliydi. Bu yüzden 6 Mayıs gecesi halkın vicdanı ve aklı boykot diyordu. Ama CHP, bu YSK ile, bu rejim ile devam dedi.  Aynı CHP, daha sonra itiraz etse de YSK üyelerinin görev sürelerinin uzatılması ile ilgili meclisteki yasa teklifinin tümüne “evet” oyu vermişti. Bu YSK’ya, evet bu YSK’ya “sonuna kadar güveniyorum” diyen İmamoğlu’nun kendisiydi… Halk gasp edilen iradesini geri istiyor… Kılıçdaroğlu, Erdoğan’la ve Bahçeli’yle poz veriyor! Aynı gemideyiz diyor! Bu yüzden 31 Mart öncesinde olduğu gibi, 6 Mayıs gecesi olduğu gibi bugün de hem akıl hem vicdan boykot diyor!