Tecavüzden evlilik çıkar mı?
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca (HSYK) organize edilen ‘yargının hızlandırılması ve sorunların tespit edilmesi’ amacıyla yapılan toplantılarda hâkim ve savcılar cenahından dillendirilen enteresan fikirler dikkat çekti. Tavsiyelerden biri, tecavüze uğrayan kadının tecavüzcüsüyle evlenmesi halinde davanın düşürülüp işgücünün azaltılması!
Bazı parlak fikirler ise şöyle: “Adli Tıp’tan cinsel suçlarla ilgili daha hızlı rapor alabilmek için ‘beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığı’ araştırması yerine sadece ‘beden sağlığının bozulup bozulmadığı’ araştırılmalı. 15 yaşından küçüklere karşı rızaen cinsel ilişki suçlarının ceza miktarları düşürülmeli, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 434. maddesindeki uygulama yeniden hayata geçirilmeli.”(Yürürlükten kaldırılan bu madde kaçırılan veya alıkonulan kadının evlenmesi halinde koca hakkındaki cezanın 5 yıl ertelenmesini öngörüyor. Ayrıca söz konusu madde mağdurun tecavüzcüsüyle evlenme maddesi olarak yoğun şekilde tartışılmıştı.)
Söz konusu değişiklik TCK madde 102.’ye ilişkin. Yani cinsel saldırı suçlarında mağdur ile evlenen failin ceza almamasını öngörüyor. Bu madde 2004 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş ve yeni yasaya da alınmamıştı. Şimdi görülen o ki HSYK bu düzenlemeyi yeniden yasaya koymak “yeni Fatmagüller” yaratmak istiyor.
Yalnız Yasalar Yetmez
Tecavüz sorununu evlilikle çözmeye çalışan zihniyetin şok ediciliği şüphesiz ortadadır. HSYK iş yükünü azaltmak adına Adli Tıp Kurumu’nun tecavüz mağdurlarının ruh durumunu araştırmamasını savunacak kadar geri bir noktadayken, tecavüze uğrayan kadını tecavüzcüsüyle evlendirerek işkence etmenin bu suçu önleyeceğini iddia etmenin de kadını meta olarak görmekten başka bir şey olmadığı apaçıktır. Erkek egemen kapitalist düzen kadınların aynı zamanda psikolojik bir varlık olduğunu yadsırken, kazanılmış haklarını da yine “hukuk” yolu ile geri almaya çalışıyor. Bu noktada uzun mücadeleler sonucu elde edilen haklarına sahip çıkacak olan emekçi kadınların örgütlü-politik mücadelesi şüphesiz çok büyük önem taşıyor. Çünkü kapitalist sistemin yeniden üretilmesi anlamına gelen bu yasal değişikliklerden en fazla onlar etkilenecek.