Narin için “Adalet” tüm çocuklar için adalettir
Diyarbakır’da kaybolan ve cansız bedeni 19 gün sonra bulunan Narin’in davası birçok soru cevaplanmadan karara bağlandı. Asıl failin kim olduğu ve cinayetin hangi sebeple işlendiği tespit edilemedi.
8 yaşındaki Narin Güran Diyarbakır’ın Tavşantepe Köyü’nde 21 Ağustos Çarşamba günü, “Kur’an kursuna gidiyorum” diye evden çıkmış kendisinden bir daha haber alınamamıştı. Ailesinin üç gün sonra kayıp ihbarında bulunduğu Narin’in cansız bedeni, 19 gün sonra evinin yakınındaki Eğertutmaz Deresi kenarında bulunmuştu. Narin Güran cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında açılan davanın üçüncü duruşmasında karar çıktı. Narin’in ölümünde doğrudan ya da dolaylı olarak katkısı bulunan anne Yüksel Güran, amca Salim Güran ve ağabeyi Enes Güran hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Tutuklandıktan bir süre sonra ifadesini değiştirerek, Narin’in cansız bedeni dereye gömdüğünü itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar’a ise delil karartma suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Yargılama süreci şeffaf yürütülmedi
Anne, amca ve abiye verilen ağırlaştırılmış müebbet kararı “Adalet sağlandı” izlenimi verse de yargılama süreci birçok soru cevaplanmadan tamamlandı. En başta Narin’den önce köyde yaşanan çocuk ölümleri iddianamede yer almadı. Hakkında ağırlaştırılmış müebbet kararı verilen amca Salim Güran’ın HÜDA PAR ve AKP ile bağlantısı tespit edilmişti ancak bu konu mahkeme dosyalarına hiç giremedi. Aynı şekilde Narin’i asıl faillerinin bulunması konusunda çalışmaları engellediği Diyarbakır Barosu tarafından tespit edilen ve haklarında suç duyurusunda bulunulan kamu görevlileri hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Palas pandıras yapılan yargılamada cinayete ilişkin bilgi sahibi olduğu bilinen sanıklar ve tanıkların çelişkili ifadeleri yeterince araştırılmadı. Narin Güran cinayetine ilişkin soruşturma ilk günden bu yana yayın yasakları ve gündem değiştirmek için ara ara servis edilen yanıltıcı haberlerle kamuoyundan adeta gizli saklı şekilde, en nihayetinde asıl failin kim olduğu ve cinayetin hangi sebeple işlendiği bile tespit edilmeden karara bağlandı.
Yargı mekanizması işlemiyor
Verilen cezaların kamuoyunun baskısıyla ve başka gerçekleri gizlemek için hızla verildiği ortadadır. 8 yaşında bir çocuğun ailesi tarafından katledildiği, aynı köyde daha önce de benzer çocuk ölümleri yaşandığı ve tüm köyün bu gerçeği bildiği halde sustuğu bir davanın bu denli şeffaflıktan uzak yürütülmesi kabul edilemez. Narin’in katledilişi münferit bir olay değildir, haliyle yürütülen soruşturma ve yargılama süreci emsal teşkil edecektir. Narin için sağlanamayan “adalet” tüm çocukların geleceğini tehlikeye atmaktadır.
Tüm yargı mekanizmalarının işlemez hale geldiği bu istibdad rejimi çocukları korumak şöyle dursun, çocukların geleceğini karartıyor. Bu rejimde çocukları korumak ve Narin gibi hayattan koparılan çocuklar için adalet sağlamak mümkün değildir. Çocuklar için güvenli bir hayat ve adalet sağlamak için istibdada karşı topyekûn mücadele vermek gerekir.