Murat Belge: Erdoğan’ı eleştirirken Erdoğan’dan bile gerici olmak

Bugünlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirirken bile ondan daha gerici olmak ancak liberallerimizin başarabileceği bir şey. Murat Belge, Taraf’ta bir yazı yazıyor; Tayyip Erdoğan’ın son dönemdeki yönelişini popülist mutlakiyetçilik diye uydurma bir kavrama dayandırıyor. Bahsettiği konular her gün her gazetede Erdoğan’ın burjuva demokrasisinin teamüllerini çiğneyen davranışları. Bir liberal olarak Murat Belge şüphesiz ki Erdoğan’ın politikasını sınıfsal bir zeminde analiz etmiyor. Onun yerine top çevirip vakit kazanan Erdoğan’ın dünya görüşünde ve siyaset anlayışında futbol kültürünün önemli bir yeri olduğuna dair müthiş saptamalarda bulunduktan sonra, Erdoğan’ın tüm politikalarının sorumluluğu Ortadoğu’ya özgü Müslüman siyaset kültürüne havale ediliyor. Neymiş, Popülizm ve mutlakiyetçilik bu zemine oturuyormuş.

Bir kere siyaset bilimi açısından popülizmin kökenlerine baktığınızda Roma’dan, Reform dönemine, Alman köylü savaşlarından Fransız devrimine pek çok referansla açıklama yapıldığını görürsünüz. Ancak popülizmin Ortadoğu’ya özgü olduğunu ilk defa Murat Belge’den duyuyoruz. Mutlakiyetçiliğe gelince, Britanya’dan İsveç’e, İspanya’dan Danimarka’ya, Hollanda’dan Belçika’ya önde gelen Avrupa devletleri sembolik de olsa hala mutlakiyetçi formları korurken, at üstünde kralların, prenslerin boy gösterdiği ulusal zenginliğin saraylarda çarçur edildiği bu ülkeleri göz ardı edip mutlakiyetçiliği Ortadoğu’dan ibaret bir olgu olarak lanse etmek de komik.

Bunlardan da önemlisi, Murat Belge’nin Ortadoğu kaynaklı popülizm ve mutlakiyetçiliğin, otoriter rejimlerin temelini oluşturduğunu iddia etmesi ki artık bu komik bile değil. Liberaller! Faşizmin, demokrasi cenneti diye pazarladığınız Avrupa’dan serpilip geliştiğini, temelinde tam tamına finans kapitalin çıkarlarına dayalı popülist demogoji ve mutlakiyetçiliğin en vahşi yorumları olduğu gerçeğini gizlemenize izin vermeyeceğiz. Bu bir akademik tartışma değil, bu bir entelektüel fikir ayrılığı da değil. Bu mesele güncel politik bir sorun. Ucunda, insanların canlarının ve geleceklerinin bulunduğu bir sorun.

Liberaller! Bugün DAİŞ çeteleri Ortadoğu’da kafa keserken, Avrupa ve Amerikan demokrasilerinin askeri, mali ve politik desteğiyle Nazilerin Ukrayna’da insanları diri diri yaktığını gizleyemeyeceksiniz. Bir değerler sistemi diye halka yutturmaya çalıştığınız Avrupa’nın bağrında Yunanistan’dan Finlandiya’ya, İsveç’ten Fransa’ya, faşist, proto-faşist ve ırkçı hareketlerin nasıl yükselmekte olduğunun üstünü örtemeyeceksiniz. Erdoğan’ın gericiliğini Ortadoğu'lu, Müslüman vb. olmaya bağlayıp, bu politikaların arkasındaki sermaye çıkarlarını, bu politikaların emperyalizmle örtüşen boyutlarını saklayamayacaksınız.

Biz Müslüman çoğunluğun yaşadığı bir coğrafyanın, Ortadoğu’nun sosyalistleri olarak, sizin gericiliğinizin kaynağının sermayeye hizmet olduğunu biliyoruz ve bunu her fırsatta deşifre etmeye devam edeceğiz. Erdoğan’ın iktidara yürüyüşünde liberallerin militan desteğinin ve özel olarak Murat Belge’nin “yargıyı Alevi dedeleri yönetiyor” diyerek yaptığı tetikçiliğin unutulmasına da izin vermeyeceğiz.

Murat Belge’nin, popülizm ve mutlakiyetçiliğin kökenlerinin Ortadoğu’da ve Müslümanlık’ta yattığına dair iddiasının hiçbir kanıtı yok. Ama biz onun utandırıcı biçimlerde hizmet etmiş olduğu mezhepçiliğin bile Batı uygarlığında sağlam kökleri olduğunu söyleyebiliriz rahatlıkla. Mezhep savaşlarıyla dolu Avrupa tarihini bir kenara bıraksak bile, mesela laikliğin vatanı Fransa’nın, sömürgeleştirdiği Suriye’de, ülkeyi nasıl mezhep temelli bölgelere ayırmış olduğunu inceleyerek işe başlanabilir. Bu, Murat Belge ve liberallerin Avrupa’dan ithal etmeye çalıştığı ilericiliğin nasıl bir şey olduğunu görmek için yararlı bir başlangıç olabilir.