Çağın polisi: “Erkek öldürüyor ama hele bir sor niye?”
Anlaşılan kadın cinayetlerine karşı tepki, bazı erkeklere ya da en azından bazı görevlilere fazla geldi. Bir emekli emniyet müdürü, üşenmemiş, oturmuş, canilerin bakış açısını da anlayışla karşılamamız gerektiğini anlatan bir yazı yazmış. Ama olay “münferit” değil! Görevi bu cinayetleri engellemek olan polis teşkilatından emekli olan emniyet müdürlerinin yardımlaşma derneğinin yayın organı Çağın Polisi dergisi de bunu yayınlamış. Bakalım, deneyimli, ak saçlı, bilge, emniyet müdürlerimiz bize ne diyorlar?
Emekli emniyet müdürü Hasan Yağar’ın Çağın Polisi isimli dergide yayınlanan makalesinde, kadın cinayetleriyle ilgili ibretlik sözler yer alıyor. “Cinayetlerin yükü sadece erkeklere yüklenemez” diyen Yağar, “bu hareketlerin mutlak surette haklılık derecesi farklı olan en az iki aktörünün olduğuna tanık olunmuştur” şeklindeki çok bilimsel tezini ortaya atmaktan da geri durmuyor. Kendisine hatırlatmakta fayda var; bu “iki aktör”den birisi, diğerini öldürüyor! Ama Yağar’a göre kadın zaten diliyle ve davranışlarıyla erkeği tahrik ederek ölümü adeta hak ediyor. Hatta erkeğin, işlediği cinayetten dolayı da hayatı ve geleceği murdar oluyor. İnsanın “zavallı kadın katili erkekler” diyesi geliyor. Oysa kadın sus pus otursa, diline hakim olsa, erkeğine kölelik etse, eh arada bir de kocasının dayağına katlansa hal böyle mi olur?Yağar’ın değerli sosyolojik tezleri bitmiyor. Yağar, Avrupa toplumuyla bizim toplum arasındaki örf, adet ve ahlaki farka da yine çok veciz ifadelerle değiniyor. Kendisine göre, bizim erkeklerimiz Avrupalı erkeklere benzemez. “Hans eşini öptürür”, ama bizim erkekler için boşandıkları eski eşleri bile olsa bu mümkün değildir. Ölünceye kadar hayatlarına ve bedenlerine sahip oldukları bu kadınları kimseye “öptürmezler”! Kadını aşağılama ve mülkiyet konusu bir mal olarak görme daha adamın kullandığı dilden başlıyor.
Şiddet mağduru kadınlara yaklaşımına bakılırsa, çağın yeni polisleri de emeklisinden farklı düşünmüyor zaten. Yağar’ın kadın cinayetlerini meşrulaştıran bu anlayışı, şiddet gören kadını kocasına teslim eden kolluk uygulamalarından, kadın cinayetlerine haksız tahrik indirimi veren yargıya; kanuni zorunluluğa rağmen kadın sığınakları açmayan belediyelerden, “kadın cinayetleri münferit vakalardır” diye buyuran ülkenin başbakanına kadar tüm devlet kademelerinde tekrar tekrar örülüyor.