Asistan doktorun ölümünün arkasındaki gerçekler

Asistan doktorun ölümünün arkasındaki gerçekler

Ankara Şehir Hastanesi Kadın Doğum bölümünde asistan doktor olarak çalışan Rümeysa Berin Şen, nöbetinden çıkıp evine dönerken geçirdiği trafik kazası sonrası yaşamını yitirdi. Rümeysa’nın çalışma koşulları incelendiğinde trafik kazasının faili ortaya çıktı. Rümeysa, her biri 36 saate varan, ayda 10 gün nöbet tutarak çalışıyordu. Nöbet çıkışlarında nöbetin yorgunluğu ile evine gidiyor, ertesi gün mesaisine de tam dinlenemeden geliyordu. Bu çalışma şartlarında çalışan tek asistan doktor Rümeysa değildi. Ancak Rümeysa, asistan doktorların çalışma şartlarının geldiği noktayı yaşamını yitirerek bize çok trajik şekilde göstermiş oldu.

Nöbet ertesi izin hakkı kullandırılmıyor

Asistan doktorların nöbet ertesi izin (dinlenme) hakları yasada hastane yöneticilerinin inisiyatifine bırakılmış durumda. Öte yandan bu hak tanınsa bile, maaşlarında kesinti olacağı için pek çok asistan doktor bu hakkı kullanmaktan imtina ediyor. Asistan doktorlar sözleşmeli de olsalar, devlet memurları kanununa tabii oldukları için aylık en fazla tutabilecekleri nöbet saati aslında tanımlanmış durumda. Bu nedenle asistan doktorlar (özellikle ilk yıllarında) bu saatin çok üzerinde nöbet tutmasına rağmen, ek olarak getirdiği yorgunluğun yanında, buna karşılık gelen nöbet ücretinden de mahrum kalmış oluyor.

Sağlık ekip işidir, ekipten tasarruf edilemez

Asistan doktorların hem mesai saatleri içinde yoğun ve yorucu şekilde çalışmasının, hem de aylık nöbet sayılarının fazlalığının (ayda 15 nöbet tutanlar var!) ve tuttukları nöbet saatlerinin uzunluğunun sebebi hükümetin bilerek ve isteyerek uyguladığı personel istihdam politikasıdır. Asistan doktorların iş yükünü arttıran önemli bir faktör, aslında kendi sorumluluğunda olmayan ancak o işi yapacak personelin istihdam edilmemesi nedeniyle yapmak zorunda kaldıkları angaryalardır. Hükümetin “az kişi ile çok iş yaptırma” politikasının bir sonucu olarak, her biri çok önemli olan bu ara kademe işleri yapacak yeterli personel istihdam edilmiyor.

Hak almanın yolu örgütlenmekten geçiyor

Asistan doktorların kötü şartlarda çalışmaya devam etmek zorunda kalmalarının sebebi örgütsüz olmaları. Asistan doktorlar arasında sendikalılık ve meslek (tabip) odasına üyelik oranı çok düşük. Durum böyle olunca asistan doktorların mevcut durumu değiştirecek hamle yapmaları olanaksız hale geliyor. Örgütsüz olmalarının önemli bir sebebi asistan eğitimi sonrası uzman doktor olduklarında çalışma şartlarının rahata kavuşacağını ve elde edecekleri maddi kazançla beraber sınıf atlayacaklarını düşünmeleriydi. Ama artık bu denklem değişti. Uzman doktorlar da hatta doçent/profesörler de gün geçtikçe çok ciddi hak kayıpları yaşıyor. Çok önceden hak kayıpları yaşamaya başlayan doktor olmayan sağlık personeline kıyasla doktorlar mücadele sahnesine henüz yeterli ağırlığını koyabilmiş değil. Başta asistan doktorlar olmak üzere patron ve yönetici kadrosunda olmayan tüm doktorların, doktor olmayan sağlık personeliyle beraber, onların da haklarını sahiplenerek mücadele sahnesine çıkma vakti gelmiştir. Bunun yolu da örgütlenmekten ve dayanışmadan geçmektedir.