Teşhir yetmez öz savunma

Mart ayı 31 gün çekiyor. Mart ayında öldürülen kadın sayısı da 31. Her güne bir kadın! Yılın ilk üç ayında öldürülen kadınların sayısı ise 94. Bunlar yalnızca kayıtlı olan cinayetler, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun takip ve tespit ettiği rakamlar. Platform'un hazırladığı rapora göre kadınların sadece %3'ü tanımadıkları erkekler tarafından öldürülmüş. Yani neredeyse bütün kadınların katili tanıdıkları erkekler!

Kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddetin tek biçimi değil. Taciz ve tecavüz, kadın cinayetlerinden çok daha yaygın. Belki kadınların yaşamlarını elinden almıyor ama bedenlerinde ve ruhlarında çok derin yaralar, izler bırakıyor. Bu izleri taşımak o kadar ağır ki bazen kadınlar bu yükü taşıyamayarak kendileri son veriyor yaşamlarına. Kayseri'de etüt çıkışı öğretmeninin tecavüzüne uğrayan ve bunu söylediğinde, öğretmenin arka çıkılmasının ardından intihar eden Cansel gibi.

Her gün giderek artan ve her yere bu kadar yayılmış taciz, tecavüz, şiddet haberleri bir yandan AKP'nin muhafazakâr politikalarını ve bu tür bir yaşam biçimini dayatmasının, desteklemesinin ürünü ama büyük ihtimalle bir yandan da kadınların ve hatta kız çocuklarının bu şiddete maruz kaldıklarında geçmişe göre daha fazla dile getirebilmelerinin de bir göstergesi. Bir yandan da kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet kadınlar "kaderlerine" geçmişe göre daha az oranda razı geldikleri için de artıyor. Kadınlar ne için öldürülmüş ya da şiddete maruz kalmış diye baktığımızda hep boşanmak/ayrılmak istediği için, bir işte çalışmak istediği için, sokağa yalnız çıkmak istediği için vs. gibi "nedenler" çıkıyor karşımıza. Yani kadınlar kendi yaşamlarına daha fazla sahip çıktıkları için de daha fazla şiddete uğruyor, yaşamlarını yitiriyor.

Ve kadınlar bu şiddeti, cinayetleri engellemek için de yaşamlarına artık daha fazla sahip çıkıyor. Daha lisede okuyan neredeyse çocuk yaştaki kız öğrenciler taciz veya tecavüzle karşıya kaldıklarında bunu ifade ediyor. Üniversite öğrencisi kadınlar, öğrencisinden hocasına tacizcileri teşhir ediyor, okuldan uzaklaştırılmaları, cezalandırılmaları için her türlü eylemi yapıyor. İşyerlerinde, fabrikalarda tacizci patronlara, ustalara, ustabaşlarına karşı daha az sessiz kalıyor. Manisa'da Organize Sanayi Bölgesi'nde Valfsel Armatür fabrikasında genel müdürün tacizin uğradım diyerek 29 Mart'ta nöbete başlayan Zühal Güneş gibi işçi kadınlar çıkıyor karşımıza!

Evet şiddete, tacize, tecavüze maruz kaldığımızda susmayalım. Çünkü hiçbirinin utancı bize ait değil. Kadınları koruyalım, gerçekten tacizcileri teşhir edelim. Kadın dayanışmasını yükseltelim. Ama sadece sonrasında değil öncesinde de. Yani şiddeti engellemek için de bir araya gelelim. Devrimci İşçi Partili Kadınlar, Özgecan’ın vahşice katledilmesinin hemen ardından, 2015 yılında 8 Mart meydanlarına "şiddete karşı öz savunma örgütlenmeleri" şiarı ile çıkmış, somut bir adım olarak bu perspektifi savunmuştu. Bugün de aynı şiarı bir kez daha tekrarlamak gerek. Tacizin, tecavüzün, şiddetin, kadın cinayetlerinin yaşandığı her yerde, yani sadece sokakta değil, evde, işte, okulda kadınları tehdit eden saldırılara müdahale edebilecek örgütlenmeler kuralım. Kadınların yönetimi altında, sendikaların, meslek örgütlerinin, siyasi partilerin ve bu perspektifi benimseyen tüm güçlerin bir araya geldiği örgütlenmelerle yaşamlarımızı savunalım!


Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Nisan 2016 tarihli 78. sayısında yayınlanmıştır.