Mücadeleye devam! Ayrı gayrı yok mezarda emekliliğe son!

Mücadeleye devam! Ayrı gayrı yok mezarda emekliliğe son!

EYT’lilerin yıllar süren mücadelesi nihayet belirli bir sonuç verdi. Erdoğan’ın yaptığı açıklama sonrasında, yaş sınırı olmaksızın 8 Eylül 1999 öncesinde sigortalı olanlar, 5.000 gün prim ve kadınlar için 20 erkekler için 25 hizmet yılı koşullarını sağlamak kaydıyla emekli olabilecek. EYT’liler başından itibaren emeklilik haklarını isterken bunun bir lütuf değil hak olduğunu söyledi. Yıllarca emek vermiş, prim ödemiş milyonlar kazanılmış haklarını istiyordu. Erdoğan, çift dikiş istiyorlar diye iftira ettiği EYT’liler karşısında sözlerini yuttu, “seçim kaybetsem bile imzalamam” dediği yasayı imzaladı. Hak verilmedi alındı. Elbette ki Erdoğan, EYT’yi bir seçim yatırımı olarak görüyor. Seçmen tabanındaki erimeyi bu kararla bir nebze olsun durdurmak istiyor. Ancak bu durum EYT’lilerin verdiği mücadeleyi değersizleştirmez. Tam tersine mücadelede ısrar etmenin, haklı bir talebin peşini bırakmamanın ve birlikte hareket etmenin önemini kanıtlar.

Emekli olmak, ya sefalete mahkûm olmak ya da ucuz işgücü olmak demek

Yeni EYT düzenlemesiyle yaklaşık 2,5 milyon kişinin emeklilik hakkı kazanması bekleniyor. Ancak bu durum emeklilikte adaletsizliğin ortadan kalkması anlamına gelmiyor. En başta emeklilik maaşlarının düşüklüğü sorunu devam ediyor. Emeklilik hakkı kazanmak güzel ama emekli olmak, çalışmaya devam etme olanağı yoksa sefalete mahkûm olmak demek. Emekli aylıkları yıllar içinde asgari ücretin gerisine düştü ve giderek de makas açılmaya devam ediyor. Örneğin 2002’de net asgari ücret 182 lira iken en düşük emekli aylığı 252 liraydı. 2016 yılında en düşük emekli aylığı asgari ücretin altına düştü ve makas giderek açıldı. Şimdi EYT yasası ile emekli olacaklar sefalete mahkûm olmamak için yeniden işgücü piyasasına dönecekler ve sermaye için nitelikli, tecrübeli ve ucuz emek olarak sömürülmeye devam edecekler.

Mağduriyet sürüyor: Erdoğan’ın seçim hesabında adalet yok!

Mağduriyet ve haksızlık sürüyor. En az 400 bin çalışanın staj sigortasının sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi talebi orta yerde duruyor. Pek çok işçi ve emekçi sigortasız çalıştırıldıkları yıllar dolayısıyla ya emeklilik hakkı kazanamıyor ya da ciddi hak kayıplarına uğramaya devam ediyor. En önemlisi de 9 Eylül 1999 sigorta girişli bir çalışanın bir gün önce sigortalı olandan 20 yıl daha fazla bekleyecek olması gibi derin bir adaletsizlik ortaya çıkmış durumda. Çünkü sadece 2,5 milyon kişi için bir pansuman yapıldı. Amaç adaletsizliği ortadan kaldırmak ve mezarda emekliliğe son vermek değildi. Tam tersine 1999 sonrasında kademe kademe artan, genç kuşak için emekliliği hayal haline getiren sistem korunuyor. Erdoğan’ın seçim hesaplarında adalet yok!

Ekonomiyi emeklinin hakkı değil sermayenin kâr hırsı batırır!

Emeklilerin yıllarca verdikleri emeklerin karşılığı hak ettiği maaşı ve hakları, onlara zoraki verilen ve heba edilmiş olarak gören, çalışanlarla emeklileri karşı karşıya getirmeye çalışan anlayış haksızdır, vefasızdır ve en önemlisi de gerçeği çarpıtmaktadır. EYT çıkmış olsa da bu anlayış ve politika devam etmektedir. Bugün EYT yasasını geçirenler yarın, “EYT’liler SGK’ya yük oldu, SGK açık veriyor” diyerek yeni saldırı paketleri getirecektir. 1999 sonrası çalışan kuşağın taleplerine kulak tıkamayı sürdürecektir. Oysa biz diyoruz ki heba edilen kaynaklar yerli ve yabancı parababalarına ödenen faizler, ucuz emek sömürüsüyle kârına kâr katan patronlara verilen teşvikler, vergi indirimleri, yap-işlet-devret modeliyle oligarklara aktarılan milyarlar, istibdad rejiminin medya ayağını finanse etmek için Demirören’e Ziraat Bankası’ndan peşkeş çekilen 750 milyon dolar ve daha niceleridir.

“Sosyal” sigorta kâr amacı gütmez!  Emeklilik haktır!

SGK adı üstünde “sosyal” sigortadır. Özel sigorta değildir. Kâr etmesi gerekmez. Çalışana, emekliye harcanan her kuruş haktır! SGK bütçesinin ve işsizlik sigortası fonunun sermayeye destek, teşvik adı altında aktarılması ise yağmadır! Yağmayı durdurmak, sermayeye akan muslukları kesmek, emeklilik hakkını ayrı gayrı olmadan tüm işçilere ve emekçilere sağlamak için mücadeleye devam edilmelidir.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ocak 2023 tarihli 160. sayısında yayınlanmıştır.